28 Mart 2024, Perşembe
Haber Giriş: 16.04.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Yeşil fırsat kaçmasın

AB sürdürülebilir bir gelecek için “Yeşil Tahvil” mekanizmasını hayata geçiriyor. Paris Anlaşması’na karşı duruşumuz bu finansmana ulaşmamızın önündeki en büyük engel
Yeşil fırsat kaçmasın
Güldem Atabay
Türkiye ekonomisinde gündem faiz, TL, Merkez Bankası rezervlerinin kime, ne fiyattan satıldığı gibi önemli ancak kısır bir döngü içine sıkışmış durumda. Bariz olan duruma hükümet kanadından inkâr geldikçe de içine sıkıştığımız bu gündemde geleceğin yolu çizilemiyor.  Hâlbuki Türkiye’nin ağır bir dış finansman sorunu var. Küresel ısınmadan en ağır etkilenecek ülkelerden biriyiz.  Suya, gıdaya ulaşmak ,önümüzdeki 15 yıl içinde her ailenin sorunu olacak.  Covid ile başlayan sağlık ve ekonomik krizle mücadele, küresel ısınmayı da kapsamayı hedefleyerek kendi çözümlerini yaratıyor. Türkiye ise bu geleceği çok fena bir şekilde ıskalıyor.      IMF’nin karantina sürecinin ardından sağlık krizinden çıkarken, kaynakları “Yeşil İyileşme” çerçevesinde kullanma önerisi Avrupa’da yankı yapmış görünüyor. AB hem koronavirüs salgınından çıkışı finanse etmek için hem de sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için 5 yıl içinde 1 trilyon dolarlık borçlanma planını açıklamaya hazırlanıyor.  “NextGenerationEU” teşvikleri kapsamında ilk ihraç Haziran 2021’de yapılacak. Toplamı 1 trilyon dolar olacak paketin en az üçte biri yaz başında açıklanacak kurallar çerçevesinde “yeşil tahvil” cinsinden olacak. Plana göre tahvillerin vadesi üç yıldan 30 yıla kadar değişecek. 

Türkiye çok geride

 “Yeşil tahviller”, doğal yaşama, çevreye ve iklime zarar vermeyip fayda sağlayarak ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğine katkıda bulunan projeler için kaynak yaratan finansal araçlar. Bu tahviller yoluyla sağlanan kaynak; enerji verimliliği, kirliliği önleme ve kontrol, doğal kaynakların sürdürülebilirliği, biyoçeşitliliğin korunması, çevre dostu temiz ulaşım ve sürdürülebilir su gibi yatırımlara dönüşüyor. Dünya genelinde en büyük yeşil tahvil piyasasını AB oluşturuyor. Mevcut büyüklüğü geçen yıl sonu yaklaşık 1.5 trilyon dolara ulaştı ve hızla büyüyor.     Türkiye’de 2017 yılından bu yana birkaç banka liderliğinde gerçekleşen yeşil tahvil ihracı 800 milyon dolarla çok düşük seviyede. Henüz kamunun yaptığı ihraç ise yok.    En büyük engel ise, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı imzalamayan, yeşil dönüşüm, emisyon sınırlamalarını taahhüt etmeyen yedi ülkeden bir oluşu. Önümüzdeki beş yılda yeşil tahvil ihraçları patlama yaşarken, küresel likiditenin her sene artan bir oranı bu tür altyapı yatırımlarına yönelirken, Türkiye, bu alanda başarısız olacak.  İyice elle tutulur hale gelen iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek, pandemi sonrası büyümeyi iç kaynakları zorlamadan ve ekonomide dengesizlikler yaratmadan sürdürmek için çok ihtiyaç duyulan yatırımları çekemeyecek.  AB öncülüğünde yaratılacak “yeşil tahviller” ile yapılacak yatırımları kaçıracağı gibi, Paris Anlaşması’nı onaylamazsa, Türkiye BM’nin 2030 ve 2050 hedefleri çerçevesinde iklim değişikliğini tersine çevirmek için harcayacağı milyarlarca dolardan adil bir pay da alamayacak.  Türkiye’nin yeşil tahvil piyasasını genişletmek için Paris Anlaşması’nı imzalaması ve buna uyumlu sürdürülebilir kalkınma politikalarını genel ülke politikalarına dâhil etmek için yasal bir çerçeveye yaratması gerekiyor.