Netflix yapımı Güney Kore dizisi My Name, hayli şiddetli ve heyecanlı bir intikam hikayesi anlatıyor
Burak Göral
Uzak Doğu sinemasının sevdiği kalıplardan biridir: Sevdiğini kaybeden genç bir kadın bütün mafyaya karşı intikam savaşı başlatır. Kadın aksiyon kahramanlarının erkeklerin dünyasında tek kişilik ordu gibi mücadele vermesi, ‘dişi John Wick’ filmlerinin yaygınlaşmasına da yol açmıştı. Hatta John Wick’in serisinin üçüncüsündeki motorsikletli dövüş sahnesi, Güney Kore yapımı kadın intikamcı filmi The Villainess’ın bir sahnesini neredeyse kopyalamıştı.
Dans gibi kavgalar
Netflix’in yeni Güney Kore dizisi My Name de, babasının intikamını almaya çalışan genç bir kadının şiddet dolu hikayesini anlatırken işin içine bol sürprizli bir polisiye damar da katmayı amaçlamış. Büyük bir uyuşturucu çetesinin liderinin en yakın adamı olan Soon, mafya dünyasından uzak tutmaya çalıştığı, lise öğrencisi olan Jiwoo adlı kızıyla iletişimini biraz zayıf da olsa yürütmeye çalışmaktadır. Jiwoo’nun etrafındaki herkes, babasının mafya olduğu söylentisini duymuştur. Polis zaten hep onu gözetlemektedir. Annesini de kaybetmiş olan Jiwoo hem babasızlıkla hem de sosyal hayatındaki bu zorbalıklarla baş etmeye çalışan agresif bir genç kızdır. Doğum gününde onu gizlice arayan babasına kızgınlıkla sitem eder. Bunun üzerine Soon dayanamaz ve o gece kızının dairesine gider. Maalesef bu onun sonu olacaktır. Jiwoo babasının ölümünden dolayı kendisini sorumlu tutacak ve bu duygu onu hayli kanlı ve sürprizlerle dolu bir maceraya götürecektir. Güney Kore’nin intikamcı kahraman yapımlarının benzer kalıplarını içinde barındıran MyName’de kesici silahlarla birbirine dalan kalabalık grupların kan kırmızı sahneleri, Jiwoo’nun güzel koreografiler eşliğinde tek başına giriştiği kavgalar bu tip yapımların meraklıları tarafından ilgiyle izlenecek. Jiwoo rolünde izlediğimiz Han So-hee biraz soğuk ama karizmatik bir genç oyuncu. Dizinin bölüm süreleri 50-60 dakika arasında ve hayli sinematografik bir anlayışla çekilmiş. Toplamda sekiz bölüm uzun bir sinema filmi gibi hissettirmeyi başarıyor. Hikaye özellikle üçüncü bölümden itibaren hız kazanıyor ve ilginç gelişmelerle ilgiyi sürekli ayakta tutarak gerilimi tırmandırıyor.