Adam Samson, Ayla Jean Yackley / Financial Times
Güneşli bir İstanbul günü saat 11.30 sularında onlarca kişi, logosunda bir kâse içinde kalp görünen lokantanın önünde kuyrukta.
Bir tahtada tebeşirle menü yazılmış: Domates çorbası, taze fasulye, tas kebabı ve yanında bir hamur tatlısı. Belediyenin sübvanse ettiği Kent Lokantası saat 12.00’de kapılarını açar açmaz tıka basa doluyor.
Her gün burada yediğini söyleyen 53 yaşındaki kurye Hasan “Burası sadece işsizler, garibanlar için değil. Başka yerde 200 lira verdiğim yemeği burada 40 liraya yiyorum” diyor.
67 yaşındaki emekli Hüseyin de Kent Lokantası olmasa işinin zor olduğunu söylüyor: “Taze meyveye, ete param yetmiyor. Markete her gittiğimde fiyatlar değişmiş oluyor.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Erdal Celal Aksoy şehirdeki 14 Kent Lokantası’nın her gün biner kişiye 40 liradan yemek çıkardığını söylüyor. Maliyetin üçte ikisinin belediye tarafından karşılandığını anlatıyor. Bu tesisler 2022’de, süregelen enflasyon krizinin zirve yaparak fiyat artışlarının yüzde 85’i aştığı günlerde hizmete girmişti. Ancak aradan iki yıl geçti ve talep hâlâ çok yüksek. Öyle ki belediye yirmi kadar yeni şube açmayı planlıyor.
Kredi kartı yükü
Kent Lokantası’nın popülerliği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki hükümetin bir yıl önce başlattığı kapsamlı ekonomik revizyona rağmen aşırı enflasyonu dizginlemekte ne kadar zorlandığının göstergesi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek öncülüğünde geçen haziran ayında başlatılan ekonomik revizyondan bu yana Türkiye Merkez Bankası faiz oranını yüzde 8.5’ten yüzde 50’ye çıkardı. Nakit sıkıntısı çeken tüketicilerin en çok rağbet ettiği borçlanma araçlarından olan kredi kartlarına uygulanan maksimum aylık faiz oranı ise geçen hazirandan beri üç katına çıkarak yüzde 4.25’i buldu.
Halk henüz programın faydasını görmedi
Hükümet ayrıca vergileri artırdı ve ocak ayındaki yüzde 49’luk zammın ardından asgari ücreti bu yıl bir daha artırmayacağı işaretini verdi. Geçen hafta kamu görevlilerinin kullandığı ithal makam araçlarından yeni kamu binalarının inşasına kadar birçok alandaki kamu harcamasını azaltma taahhüdünde bulunuldu.
Hükümetin programı yatırımcılardan övgü aldı. Ancak yüzde 70’e yaklaşan enflasyon, artan borçlanma maliyetleri ve geçmiş yıllarda fiyat artışlarının etkisini azaltan önlemlerde azalma ile karşı karşıya olan halk henüz yeni programın faydasını görmüş değil.
İstanbul’daki Koç Üniversitesi’nde görev yapan eski FED ekonomisti Selva Demiralp “Bu acı reçete. Enflasyonla mücadelede en büyük bedeli emekliler ve düşük gelirliler ödeyecek” diyor.
Yardımların sonu mu?
Şimşek’in hedefi Erdoğan’ın eski politikalarının yol açtığı süregelen enflasyon krizinin önünü almak. Erdoğan düşük faizlerin yüksek enflasyona yol açmayacağını, aksine enflasyonu düşüreceğini iddia etmiş ve haksız çıkmıştı.
Cumhurbaşkanı bu ay başında yeni plandan “geri dönüş olmayacaktır” diyerek hükümetin geçmişteki gibi “geçici yardımlar” sunmayacağına işaret etti. Mayıs 2023’te yeniden seçilmeden önce çok büyük yardımlar yapılmıştı.
Türkiye’nin yeni programı uluslararası fon yöneticilerinin güvenini yavaş yavaş kazanmaya başladı. Merkez Bankası verilerine göre fon yöneticileri son bir yılda Türk hisse senetlerine ve lira cinsinden hükümet borcuna yaklaşık 10 milyar dolar döktü. Kredi derecelendirme kuruluşları S&P Global Ratings ve Fitch Ratings de bu yıl Türkiye’nin puanını yükseltti. Yüksek faizler ise borçlardaki büyümeyi yatıştırdı.
Ne var ki ilerlemeler henüz marketlere ve AVM’lere yansımıyor. İstanbul’un Fatih ilçesindeki bir kasapta kıymanın kilosu 640 lira, yani geçen yılki fiyatın yaklaşık iki katı. Dükkanın sahibi Ekrem “Müşterilerimiz miktarı giderek düşürdü. Eskiden bir kilo alanlar şimdi yarım kilo veya 250 gram alıyor. O da çocukların boğazına protein girsin diye” diyor.
Foggo: Yoksulluk sarmalı
Derin Yoksulluk Ağı adlı araştırma grubunun kurucusu Hacer Foggo, sendikaların ölçümlerine göre dört kişilik aile için açlık sınırının nisan ayında 17 bin 725 liraya yükselerek 17 bin lira olan asgari ücreti geride bırakmasıyla Türkiye’nin “yoksulluk sarmalı” riskine girdiğini söylüyor. Foggo, “Yoksul emekçiler beslenme, barınma, sağlık ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor” diyor.
Birçok tüketici yeni ekonomik tedbirlerin başarı şansına şüpheyle bakıyor çünkü Merkez Bankası 2011’den beri hiçbir yılda enflasyon hedefini tutturamadı. Seçmenler mart ayında yapılan yerel seçimlerde süregelen enflasyon krizine tepkisini gösterdi. Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi yirmi yıllık tarihinin en büyük yenilgisini aldı.
Enflasyon beklentisi düşmüyor
Bilkent Üniversitesi’nden iktisat profesörü Hakan Kara daha önce Türkiye Merkez Bankası baş ekonomistliği yapmış bir isim. “Son yıllarda inandırıcılığın erozyona uğraması sebebiyle enflasyon beklentileri düşmüyor. Finans piyasaları enflasyonun düşeceği söylemine kısmen inanmış görünse de hanelerin ve küçük işletmelerin bu beklentiye girmesi zor” diyor.
Merkez Bankası bu ay başında mayısta yüzde 75’le zirveyi gören yıllık enflasyonun yıl sonu itibarıyla yüzde 38’e düşmesini beklediğini açıkladı. Ancak Merkez Bankası’nın yaptığı bir çalışma, tüketicilerin bir yıl sonra yüzde 80’lik bir enflasyon öngördüğünü ortaya koyuyor. Koç Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği ankette ise katılımcıların yüzde 90’dan fazlası, kalıcı ürünlere yatırım yapmak için iyi bir dönemde olduğunu düşünüyor. Bu da fiyatların artacağı inancının göstergesi.
İktisatçılara göre bu beklentiler fiyat artışını dizginlemek isteyen Merkez Bankası’nın önündeki temel engellerden biri. Çünkü beklenti sebebiyle talep artıyor. Bu da yeni bir sarmal yaratıp fiyatları daha da yükseltiyor.
Yetkililer siyasi sonuçlara sabır gösterecek mi?
Selva Demiralp Merkez Bankası’nın hedefine ulaşması için “şu anki sıkılaştırma seviyesinin hem para hem de maliye politikası açısından yetersiz” olduğunu söylüyor. Mayıs başındaki Merkez Bankası tahminlerine göre yıl sonundaki ekonomik büyüme oranı yüzde 2.1 olacak. Şubat ayındaki tahminde bu rakama ulaşmanın çok daha uzun süreceği düşünülüyordu.
Prof. Dr. Hakan Kara “Enflasyonun istenen rotaya girmesi için büyümenin çok daha yavaşlaması lazım. Yetkililer bu sert dengeleme sürecinin siyasi sonuçlarına katlanacak sabrı gösterecek mi? Esas mesele bu” diyor.
© The Financial Times Limited 2024