23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 03.03.2023 04:39 | Son Güncelleme: 06.03.2023 10:57

Rönesans Rezidans vakası çürümüşlüğün simgesi

Financial Times geniş bir ekiple, uluslararası kurum ve uzmanların da görüşlerini alarak 249 haneli Rönesans Rezidans’ın depremde yıkılışının röntgenini çekti: Büyük hedeflerin simgesi olarak sunulan “Rönesans” Türkiye inşaat sektöründeki çürümüşlüğün simgesi oldu
Rönesans Rezidans vakası çürümüşlüğün simgesi

Ayla Jean Yackley - Adam Samson - Sam JoIner - Dan Clark - Irene de la Torre Arenas - Ian Bott JustIne Williams Max Harlow / Financial Times

2011 yazının o sıcak gününde kentin önde gelenleri “cennetten bir köşenin” temel atma töreni için bir araya geldi. Eski zeytinliğin yerinde modern, lüks bir rezidans yükselecek, eski Antakya’nın banliyösünü parıltılı bir metropole çevirecekti.

Kutlamaya gelenler arasında dönemin adalet bakanı, Hatay valisi, belediye başkanı ve emniyet müdürü de vardı. Proje müteahhitlerinden biri “farklı bir şey” yapma vizyonuyla övünüyordu. Yeni site Türkiye’nin güneyindeki lüks yaşam ve kaliteli inşaat için bir referans olacaktı.
 Ama 249 hanesi ve yüzme havuzuyla dev bir iPhone’a benzeyen Rönesans Rezidans 12 yıl sonra yerle bir oldu.

6 Şubat sabahı Türkiye’nin güneyini ve Suriye’nin kuzeyini sarsan güçlü deprem sonrası binanın kırılmış masif iskeleti bir felaket anıtına döndü. Yüzlerce kişi enkaz altında kaldı. Büyük hedeflerin simgesi olarak sunulan “Rönesans” Türkiye inşaat sektöründeki çürümüşlüğün simgesi oldu.

12 katlı yapının yan yatarak yıkılmasına yol açan zaafın tespiti ayrıntılı adli soruşturma sonrası ortaya konacak. Ancak Financial Times’ın topladığı mimari planlar, inşaat fotoğrafları ve yıkım görüntüleri gibi verileri inceleyen dört inşaat mühendisi ve deprem bilimci temel tasarıma ve yapıya dair olası sorunları dile getirdi.


Türkiye’de binlerce insan 20 yılı doldurmamış binaların altında kaldı. Sözde bu yapılar Türkiye’de yüzyılın en büyük depreminden sonra bile ayakta kalmalarını sağlayacak yönetmeliklere göre inşa edilmişti.

Christian Atsu da bu binada öldü

Rönesans sitesi birbirine bağlı üç bloktan oluşuyordu. Ortalarında bir yüzme havuzu, mağazalar, spor salonu ve 5 yıldızlı otel konforunda ortak alanlar vardı. “En kaliteli yaşam tarzını” isteyenlere satılmıştı.
Christian Atsu da o sakinlerden biriydi. 31 yaşındaki Ganalı futbolcu özellikle Premier League kulübü Newcastle United ile adını duyurmuş, eylül ayında ise Hatayspor’a transfer olmuştu. Hayatını kaybedenler arasında bir milli hentbolcu, bir bankacı, bir psikiyatrist, bir avukat, bir polis memuru, bir diş hekimi ve düzinelerce çocuk var.

Rönesans, 2013 yılında tamamlandı. FT'nin incelediği uydu fotoğrafları Mart 2011'de binanın arazisinin çevresindeki zeytinlikleri gösteriyor. İnşaatın ilk izlerine Temmuz 2011'de rastlanıyor. İnşaat ilerledikçe binanın çevresindeki zeytinliklerin de başka yapılarla kaplandığı ve zamanla bugünkü halini aldığı görülüyor. Yeni çekilen bazı fotoğraflarda ise Rönesans'ın çevresindeki bazı binaların yıkılmadığı görüldü.


Türkiye’de kayıpların yarattığı öfke bunca insana mezar olan evleri diken müteahhitlere, mimarlara ve mühendislere yöneldi. Ülkede 180’den fazla kişi tutuklanırken yüzlerce kişi de aranıyor. Devlet medyasına göre bir müteahhit tekneyle kaçarken yakalandı, en az üçüyse havalimanlarında tutuklandı.

O isimlerden biri de Rönesans sitesini yapan Antis Yapı şirketinin kurucusu Mehmet Yaşar Coşkun. Depremden günler sonra İstanbul Havalimanı’nda Karadağ uçağına binmek üzereyken yakalandı. Aile şirketinin Karadağ’da da ofisleri var.

Coşkun emniyete verdiği ifadede Rönesans’ın çöküş nedenini bilmediğini, binanın yapı yönetmeliklerine uygun olduğunu söyledi. Coşkun’un avukatı Kübra Kalkan Çolakoğlu ise emniyetteki ifadenin sadece bir kısmının devlet medyası tarafından kamuoyuyla paylaşıldığını söyledi. Avukat müvekkili hakkındaki suçlama netleşene kadar yorum yapmayacağını söyledi.

Aslında deprem öncesinde de bina tasarımına dair endişeler vardı. Kardeşi Şahin ve yeğeni Uğur’u Rönesans’ta kaybeden Ferit Şahin 2016’da ailesinin Antis Yapı’ya dava açtığını anlatıyor. Gerekçe güvenlik ihlalleri, ayrıca deprem sığınağı ve acil durum araçları için erişim imkanı olmamasıydı.

Coşkun’un şirketi iddiaları yalanladı, dava uzadıkça uzadı. Sitenin yapıldığı arsanın sahibi Şahin ailesiydi. Ferit Şahin’e göre Coşkun’un mahkemede ifadeye çağırdığı bir dizi uzman Rönesans’ta ciddi bir sorun olmadığı yönünde ifade vermişti.

Şahin ailesi binanın güvenliğini sorgulasa da bu kadar dayanıksız olacağı onların bile aklına gelmemişti. Ferit ve Şahin’in kardeşi Gökhan Şahin “Sabah deprem haberini görünce Şahin için endişelenmedim. Rönesans’ta olduğu için en sağlam yerde diye düşündüm. Antakya’daki en prestijli binaydı. Aklımızın ucundan geçmezdi” diyor.

Kendi ailesinden kimse oturmadı

Şahin ailesi anneden miras zeytinliğin bir bölümüne ev yaptırmaya karar verince müteahhit Coşkun’u bulmuştu. Antakya Mimarlar Odası başkanlığı yapmış olan Coşkun güvenilir bir isimdi. Aile arsa karşılığında 249 daireden 90’ını aldı ve çoğunu zaman içinde elden çıkardı. Sadece 55 yaşındaki Şahin Şahin Rönesans’ta oturmaya devam etti.

Gökhan Şahin “Proje için ideal kişileri bulduğumuzu sandık… Profesyonel yaklaşımlarından etkilendim. Güvendim. Görememişim” diyor. Ama şimdi küçük detaylara bile farklı gözle bakıyor: “Coşkun ailesinden kimse Rönesans’ta oturmadı. Buna epey şaşırmıştım.”

İnşaat mühendisleri ve deprem uzmanlarına göre Rönesans’ın çöküş sebebinin kesin tespiti için henüz erken. Ama bir konuda hemfikirler: Böyle modern bloklar 7.8 büyüklüğündeki bir depremde yıkılmamalı. İstanbul Teknik Üniversitesi yapı ve deprem mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik’e göre “Binalarımız bu sismik kuvvetlere dayanabilmeli.” Yani ciddi hasar olabilir ama binanın yıkılması kabul edilemez.

Profesör Çelik, Rönesans gibi büyük ve yeni bir binanın bu şekilde devrilmesinin ender görülen bir durum olduğunu söyleyerek mimari, yapı mühendisliği veya inşaat sürecinde kusurlar olabileceğine işaret ediyor.

Blokları birleştirdiler

Antis Yapı’nın kurucusu Mehmet Yaşar’ın kardeşi olan ve aynı şirkette çalışan inşaat mühendisi Yalçın Coşkun 2013 yılındaki açıklamasında güney cepheli daire sayısını maksimuma çıkarmak için tasarımda üç bloku bir araya getirdiğini anlatmıştı.

Ancak binanın ince ve dikdörtgen şekli risk taşıyordu. İngiltere’de yaşayan ve engineersHRW’ye danışmanlık yapan yapı mühendisi Jane Wernick 134 metre cepheli binanın 17 metre derinliğinde olduğunu, bunun da 1:8’lik bir en/boy oranına denk geldiğini söyledi.

Wernick’e göre böyle bir oran tercih edilmeden önce yerinde incelemeler yapılması gerekiyor: “Deprem bölgelerine uygun olduğunu düşündüğümüz oranın ötesine geçmiş olabilir”

Bilkent Üniversitesi Yapı İşleri Teknik Daire Başkanı Mevlüt Kahraman ise depreme uygun tasarımda kare şeklindeki binaların daha dayanıklı olabileceğine vurgu yapıyor. Karakteristik çöküş için de bir tahmini var: Geniş bina depremin “devirme” kuvvetlerine karşı daha kırılgan olabilir. Rönesans sitesindeki küçük kule yıkılmadı.

“40 saniye ayakta kaldı”

Bir diğer faktör ise Rönesans’ın yapıldığı zemin. Deprem dalgalarını büyütebilen yumuşak zemin Hatay ilinde oldukça yaygın.

Bir güvenlik görevlisi rezidansın çöküşüne tanık olmuş ve gördüklerini depremzede ailelere anlatmış. İfadesine göre toplam 65 saniye süren depremin ilk 40 saniyesi boyunca bina ayaktaymış.
Londra merkezli AKT II inşaat mühendisliği firması teknik müdürü Alessandro Margnelli sorunun temel kazıklarında olabileceği görüşünde. Yapıların temeli binanın strüktürel sağlamlığını artırmak adına 15 ila 20 metre derine çakılmış.

Yaklaşık 134 metre cepheli binanın derinliği 17 metre. Bu 1:8’lik bir oran deprem bölgelerine uygun bir tasarım değil. Uzmanlar binanın "zayıf kat" dedikleri etki nedeniyle de yıkılmış olabileceğini söylüyor.


Malzeme de hayati olabiliyor. Büyük binalarda kullanılan betonda genellikle çelik donatı çubukları yer alıyor. Kahraman’a göre deprem bölgelerinde “donatı” özellikle önemli çünkü binalar sarsıntı sonucunda temelleri üzerinde salınabiliyor.

Beton, aşağıya itildiğinde ortaya çıkan sıkıştırma kuvvetine karşı oldukça başarılı bir malzeme. Fakat çekme ve germe kuvvetlerine o kadar dayanıklı değil. Donatı bina sallanırken ortaya çıkan çekme kuvvetlerinin bütün bina tarafından sönümlenmesini sağlıyor.

Yine aynı sebeple temel ile binanın ana kısmının bir araya geldiği bölgeler de yakından inceleniyor. Depremde binanın üst kısmının esnemeyen tabanın aksine hareket edip kopması büyük bir risk.
Depremde yakınını kaybeden biri binanın yana doğru çökmeden önce neredeyse koptuğunu anlatıyor: “Devasa bir moloz yığını ve üzerinde dev binanın iskeleti kaldı. Kurtarma çalışmaları bu yüzden çok zorlaştı.”

Wernick “Fotoğraflara bakınca duvarlar temelleri koparmış. Muhtemelen çok yüksek çekme kuvveti yüzünden” diyor.

Rönesans’ın lobisi diğer katlardan daha yüksek. Kahraman bu dengesizliğin “zayıf kat” olarak bilinen soruna yol açmış olabileceğini söylüyor.

Esas sorumluların peşindeler

Kurbanların ailelerinin avukatı Cesim Parlak’a göre Antis Yapı’nın kurucusu Coşkun’un Rönesans’ın yapımında uygun malzeme kullanıldığı iddiası kapsamlı testler gerektiriyor. Böyle bir araştırma gelecekteki kamu davaları için de bilgi sağlayabilir. Avukat Parlak yapı malzemelerinin uygun olduğuna kanaat getirilmesi halinde bölge için uygun olmayan proje tasarımına imar izni ve yapı ruhsatı veren yerel makamların “esas sorumlular” olacağını söylüyor.

Türkiye’de 6.7 milyon meskenin modern standartlara uygun şekilde güçlendirilmesi veya yeniden inşası gerekiyor. Dünya Bankası’nın 2021’de verdiği rakama göre bu işlemin maliyeti tam 465 milyar dolar. Binaların sadece yüzde 4’ünde gerekli işlemler yapılmış.

İktidardaki yirmi yılı boyunca inşaat hamlesine öncülük eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yapı yönetmeliklerinin gereğince uygulanmamasından dolayı tepkilerle karşı karşıya. 2018’de çıkarılan ve milyonlarca binanın kusurlarını affeden imar affı özellikle eleştiriliyor.

Ana muhalefet CHP ise yerel yönetimlerin bina yönetmeliklerine uyup uymadığının tespiti için Antakya da dahil olmak üzere deprem bölgesindeki kendi belediyelerinde iç soruşturma başlatacağını açıkladı. 2011 yılında Rönesans’ın temel atma törenine katılan Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş depremden bu yana Coşkun’u savunuyor. Show TV’ye konuşan Savaş, Coşkun’un “binaları çok büyük ihtimalle doğru inşa eden bir idealist” olduğunu söyledi. Sonrasında Rönesans ruhsatlandırma işleminin kendisinin değil ilçe belediyesinin sorumluluğunda olduğunu anlattı.

Financial Times’a da konuşan Savaş “Konuyu sadece Rönesans’a bağlamak hata olur” dedi.

ODTÜ’nün bağımsız araştırmasına göre hasarlı binaların çoğu 2000 yılından önce inşa edilmiş eski yapılardı. 1999 yılında Türkiye’nin kuzeybatısını vurarak en az 17 bin kişinin ölümüne yol açan depremin de etkisiyle 1998-2001 arasında ülkede bir dizi sert yönetmelik ve denetim şartı yürürlüğe konmuştu. Ancak sıkı kurallara rağmen 6 Şubat depremi sonucu Türkiye’de 2000 yılından sonra yapılmış ve aralarında Rönesans’ın da bulunduğu binden fazla bina yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Uzmanlara göre “Bu, binaların tasarım ve inşaatına dair daha fazla araştırma gerektiğini gösteriyor.”

Yaslı aileler hala Rönesans’ın enkazında sekseni aşkın kişinin cenazesini arıyordu. Birçoğu DNA örneği verdi. Bir kişi sonuç beklediklerini söylüyor.

Sonuç bekleyenlerden Suphi “Bu evleri ‘Cennetten Bir Köşe’ sloganıyla sattılar ama ailemin sonu oldu” diyor. Enkazın başından günlerce ayrılmamış. Depremden sekiz gün sonra ailesinden üç kişinin bedenine ulaşılmış.

Annesi, ağabeyi ve sekiz yaşındaki yeğeninin Rönesans’a taşınma sebebi çocuğun yüzme havuzu, bisiklet yolları ve oyun alanı gibi imkanlardan faydalanmasıymış. Soyadını vermek istemeyen Suphi “Güzel bir yerde büyüsün istediler. Ama kaçamadılar” diyor.

© The Financial Times Limited