Jan Dalley / Financial Times
Sanat silah değil köprü vazifesi görmeli.” Bu sözler Bavyera merkezli BR Klassik Radyosu’ndan Maximilian Maier’e ait. Sebebi ise Münih Filarmoni Orkestrası’nın ünlü şefi ve Putin’in yüksek profilli destekçilerinden Valeri Gergiev’in görevinden alındığı açıklaması. Olayın hemen ardından Gergiev’in Avrupa’daki başka birçok prestijli görevine de son verildi; ayrıca Rus müzisyenlere, icracılara ve sanatçılara yönelik bir kültürel yaptırım dalgası başladı.
Batı sanat camiasında Rusya’nın Ukrayna işgali aleyhine kayda değer bir fikir birliği var. Sovyet doğumlu şef Semyon Biçkov yaptığımız görüşmede şunları söyledi: “Berlin Duvarı yıkıldığından beri herhangi bir olaya dair bu denli ortak bir algıya sahip olmamıştık.”
Elinde başka bir güç olmayan sanat dünyası, içindeki Ruslara yönelerek hoşnutsuzluğunu ifade etmek adına elinden geleni yapıyor. Önde gelen birçok isim ya istifa etti ya görevden alındı ve performansları, sergileri veya film gösterimleri iptal edildi. Bolşoy’un Londra Kraliyet Opera Evi’ne ziyareti gibi uzun süre önceden planlanmış etkinlikler durduruldu; her ülkeden öncü isimler sesini yükseltti.
Rusya içinde de kayda değer bir istifa zinciri görülüyor. Moskova’da devlete ait Meyerhold Merkezi’nin tiyatro direktörü Elena Kovalskaya görevden ayrıldığını alışılmadık bir cesaret içeren ifadeleriyle Facebook’tan duyurdu: “Bir katil için çalışıp parasıyla geçinemezsiniz.” Belki de en çok dikkat çekeni ise geçen hafta Bolşoy müzik direktörü Tugan Sokhiev’in istifası oldu. Fransa’da Orchestre National du Capitole de Toulouse’da da aynı pozisyonda görev yapan Sokhiev, Fransız kurumun kendisinden Ukrayna işgaline dair tutumunu açıkça belirtmesini istemesi üzerine “çıkmaza” sürüklendiğini belirtti. Putin’in eylemlerini kınamak yerine iki görevini de bıraktı; Bolşoy Rusya’nın kültürel saygınlığının merkezinde yer aldığı için Sokhiev’in istifası çok önemli.
Rus ayrımcılığı olumsuz tavır
“Köprü” olarak sanat idealinin sonu gelmiş gibi. Aslında sanat her zaman belli bir yönde silah olarak kullanıldı. Peki Kremlin yönetiminin uluslararası itibar kaybına tamamen kayıtsız davrandığı bir ortamda Rus sanatçıları boykot etmek veya onları savaşı kınamaya zorlamak gerçekten etkili olabilir mi? Rus piyanist Aleksandr Melnikov iyimser değil. “Ülkemde işlerin nasıl yürüdüğünü bilirim” diyor. “Ruslar köşeye sıkışınca yönetimin arkasında safları daha da sıklaştırır.” Sanat camiasında Ruslara uygulanan ayrımcılığı “olumlu değil, hatta son derece olumsuz” bir tavır olarak tanımlıyor. Bu hareketlerin Rusya’da Batı karşıtı bir “Gördünüz mü?” haykırışıyla karşılandığını ve Batı karşıtı söylemi körüklediğini belirtiyor. Gergiev’in memleketine dönüşünde yetkililer tarafından vatansever ve kahraman olarak mazhar olduğu övgüleri hatırlatıyor.
Sanat dünyasındaki mevcut tepkilerin değerini sorgulayan iki isim daha var. Uluslararası alanda tanınan Ukraynalı ressamlar Ilya ve Emilya Kabakov. Uzun süredir New York’ta yaşayan ikili, siyasetçilerin başarısız olduğu anlarda kültürel bağların gücüne inandıkları için kültürel yaptırımlara “inanmadığını” söylüyor.
Bazıları ise bu gibi durumlarda sanatın gücünden o kadar emin değil. Gelecek Venedik Bienali’ndeki Rus pavyonundan çekilen ressam Kirill Savçenkov ve Aleksandra Sukhareva Instagram’dan bir açıklama yaptı: “Füzeler sivilleri öldürürken sanata yer yoktur.” Geçmişte Putin’e desteğini ifade etmiş ünlü soprano Anna Netrebko da önümüzdeki günlerdeki konserlerini, “Bana göre müzik yapmak için doğru bir zaman değil” gerekçesiyle iptal etti. Melnikov ve Biçkov ayrıca her savaşta olduğu gibi bunda da karşılıklı zarar bulunduğuna işaret ediyor.
Bugünlerde opera sessizdir
Bireylerin işlerini kaybetme tehdidi karşısında taraf seçmelerini talep etmekte McCarthyciliği hatırlatan rahatsız edici bir tını var; masum sanatçıları rastgele hedef almak kaygıları giderek derinleştiriyor. Mesela geçen hafta sırf uyruğu yüzünden Kanada’daki ilk performansı iptal edilen 20 yaşındaki piyanist Aleksandr Malofeev. Bugün 69 yaşında olan Biçkov 1975 yılında Sovyetler Birliği’nden ayrılmıştı ve iyi niyetle bile ciddi hatalar yapılabileceğini güzel bir şekilde dile getiriyor: “Biz [Batılı sanat dünyası] yapabileceğimiz her şeyi yapıyoruz; yapmamız gereken bazı şeyleri de yapıyoruz.” Biçkov geçen günlerde Polonya Ulusal Operası’nın iptal ettiği Mussorgski’nin Boris Godunov’unu örnek gösteriyor. Operanın gerekçesi, “Böyle zamanlarda opera sessizdir” olmuştu. Karar Biçkov’un “tüylerini diken diken etmiş”. Eserin temasının otokrasi ve diktatörlüğün tehlikeleri olduğuna işaret ediyor ve oyunun zirveye ulaştığı andaki haykırışı ekliyor: “Halk sessizdir.” Bu operayı iptal etmek yerine “günde on defa göstermeleri gerekir!” diyor. “Halk sessizdir” cümlesi son derece anlamlı.
Tepkiye Rusya'da ağır ceza var
Rusya’da tepkisini gösterenlere uygulanan korkunç cezalar bolca gündeme getiriliyor; Biçkov da bu isimlerin olağanüstü cesaretini takdir edenlerden. İçlerinden biri de St. Petersburg Maly Drama Tiyatrosu’ndan dünyanın en büyük dramaturglarından olan 77 yaşındaki Lev Dodin. Dodin Putin’e yazdığı etkileyici açık mektubu, “Size yalvarıyorum” sözleriyle bitiriyor. Maalesef Toronto ve Varşova’dakine benzer iptaller günbegün yayılıyor. Ama birçok önde gelen kurum daha dengeli bir yaklaşım içinde. Londra Kraliyet Opera Evi Başkanı Alex Beard, kendi kurumunda bireylerin hiçbir zaman sırf uyrukları yüzünden hedef alınmadığını söylüyor. “Orkestrada yan yana oturan Rus ve Ukraynalı icracılar var” diyor ve ekliyor: “Rus uyruklulara kesinlikle ayrımcılık yapmayacağız.”
Ancak Rus hükümetiyle ilişki içindeki resmi bir görevde bulunanların durumu farklı. Beard, Bolşoy’un yapacağı ziyaretin iptali konusunda “Resmi bir kurumu ağırlamak – pratikte yapılabilse dahi – ahlaken mümkün değil” diyor. Aynı şey Putin’in eylemlerini desteklediği belgelenmiş bireysel sanatçılar için de geçerli. “Tüm orkestralar aynı tutum içinde” diye ekliyor. “Ruslarla değil Putin’in politikalarıyla derdimiz olduğunu vurgulamak önemli.”
Önemli sanat kurumlarının çoğu Rusların
Görsel sanatlar camiası da benzer bir dürtünün etkisinde. Ancak burada bir fark var: Çok sayıda uluslararası sanat kurumu, ilk bakışta anlaşılmasa da Ruslara ait. Bunların çoğu rejimin eylemlerini fiilen kınamadan dikkatle seçilmiş sözcüklerden oluşan beyanlarda bulundu. Cosmoscow Sanat Fuarı “mevcut insani ve siyasi trajedinin herkesi kaygılandırdığını” belirterek bariz bir eleştiri içermeyen göstermelik ifadeler kullandı. Ne de olsa Ruslar herhangi bir anlama gelmeyen şeyler söyleme konusunda bir geleneğe sahip. Tek istisna Ruslara ait Phillips Müzayede Evi oldu. Ukrayna Kızılhaç’ına 5.8 milyon pound bağışlayan kurum, Putin rejimini “tartışmasız kınayan” güçlü bir beyanda bulundu.
Kültürel barikatlarda çarpışan başka Ukraynalılar da var. Uluslararası üne sahip DJ Olga Korolova, Çernihiv’de yıkılan evinden ayrılmak zorunda kaldı, ancak yaşananlar hakkındaki gerçekleri Rus hayranlarına aktarmak için sosyal medyayı kullanmayı sürdürüyor. Korolova BBC’den Mark Savage’a şöyle konuştu: “Rus halkının hakikati görmemesi beni hayrete düşürüyor. Rusya’dan birçok hayranım bana, ‘Bu doğru değil’ diye mesajlar gönderiyor. Gerçeği görmek istemiyorlar.”
Peki güçlü şekilde hissedilen bu tepki savaşın gidişatına veya sonucuna etki edebilir mi? Semyon Biçkov’un şairane bir cevabı var: “Suya taş atınca yüzeydeki halkalar bir süre sonra kaybolur ama titreşimler karşı kıyıya ulaşır. Siz göremeseniz de ulaşır.” Alex Beard ise kanaatini şu sözlerle açıklıyor: “Dayanışma ve rejime yönelik yaptırım eylemleri sistematik nitelikte ve giderek çoğalıyor. Esas olan bir arada durmak. Hiçbir eylem tek başına fark yaratmayacak, ama etkisi zaman içinde hissedilecek.”
Peki ya Ukraynalılar Venedik Bienali’ne gidebilecekler mi?
Savaş Avrupa’da Rus oligarkların sanat dünyasına ne denli nüfuz ettiğini de ortaya çıkardı. Üstelik sadece koleksiyoner ve müşteri olarak değil bağışçı, hami rollerde de varlar. Uluslararası takvimin bir sonraki önemli etkinliği Venedik Bienali ise uzun süredir oligarkların arka bahçesi durumunda ve kimlerin geleceği sanat dünyası tarafından yakından izlenecek. Roman Abramoviç’e ait dev yatın her zamanki rıhtıma demir atması beklenmiyor. Bienal Ruslarla resmi ilişkilerini sonlandırdı, sanatçıların ve küratörün istifasının ardından Rus pavyonu iptal edildi. Ukrayna pavyonunun organizatörü küratörler Boris Filonenko, Lisaveta German ve Maria Lanko için hayat trajik devam ediyor. Son haberlere göre, dokuz aylık hamile German Kiev’deki dairesinde bebeğinin doğumunu bekliyor; Lanko ise aynı pavyondan Pavlo Makov’a ait “Tükenmişlik Çeşmesi. Acqua Alta” adlı hareketli heykelin parçaları 72 bronz boruyla başkentten Batı Ukrayna’ya gitmeyi zor da olsa başardı. Makov birkaç gün öncesine kadar Harkiv’den ayrılmamıştı, ancak Rus bombardımanı dayanılmaz seviyeye ulaştı.
© The Financial Times, 2022