20 Nisan 2024, Cumartesi
Haber Giriş: 08.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Bu acılı 104 sayfa tam 12 yılda yazılmış

Uluslararası Booker, Ulusal Kitap Ödülü gibi prestijli ödüllere aday gösterilen Küçük Bir Ayrıntı; savaş, şiddet ve bellek üzerine tüyler ürpertici bir roman
Bu acılı 104 sayfa tam 12 yılda yazılmış
Birazdan Filistinli yazar Adania Shibli ile hakkında yaptığımız röportajı okuyacağınız Küçük Bir Ayrıntı (Can Yayınları) adlı roman, 2020 National Book Award for Translated Literature ve Booker International ödüllerinin kısa listesine girmiş ve J. M. Coetzee başta olmak üzere birçok edebiyat otoritesinin muazzam övgüleriyle karşılanmış. Shibli çok dil konuşuyor ama -ana dili olan- Arapça yazıyor. Arap Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi ve çevirmen Mehmet Hakkı Suçin’in çevirdiği romanı yaklaşık bir saatte okudum, bitince bir süre oturduğum yerde kaldım. Bu kadar kısa bir romanı bu kadar güçlü kılan nedir, diye düşündüm. Sonradan öğrendim ki bu kısa roman aslında tam 12 senede yazılmış. 

İkili anlatımın merkezinde acılı bir tarih

Mülksüzleştirme, işgal altındaki yaşam, savaş, şiddet ve hafıza üzerine kurulan roman, İsrail’in Filistin’i işgalinin kanlı tarihini iki bölüm ve iki anlatımla merkezine almış. İlk bölümde Nakba’dan (Nekbe, Filistin’in ‘Büyük Felaket’ olarak adlandırdığı gün) bir yıl sonra, 13 Ağustos 1949’da bir bedevi kadının işgalci askerler tarafından yakalanarak toplu tecavüze uğraması ve öldürülmesini okuyoruz. Anlatıcımız isimsiz, zaten romanda kimsenin ismi yok. İlk bölümde işgalci komutanı izliyoruz ama biraz sıkılarak. Böcekti, kovaydı, hortumdu, havluydu derken bir süre sonra tüm bu sıkıntı veren şeylerin -ayrıntıların- boşa olmadığını görüyoruz.  İkinci bölümde ise yıllar sonra, Ramallah’ta başka bir genç kadın, doğmadan 25 yıl önce meydana gelen ve günümüzde “küçük” suç olarak adlandırılan bu iğrenç eylemi çevreleyen olayları keşfetmeye koyuluyor. İşgalciler tarafından toplu tecavüze uğrayarak öldürülen kadının hikâyesiyle, kendi hikâyesinin “küçük ayrıntı”sının peşinden gidiyor. Sonra? Bundan sonrasına devam etmeyeyim, tarihin çok fazla değişmediğini hepimiz biliyoruz ama ne mutlu ki edebiyat bize bunu tüm imkânlarını sunarak bambaşka şekillerde anlatıyor. Adania Shibli ile tüm bunları konuştuk. Kısa ve ağır bir roman Küçük Bir Ayrıntı. Bu kısalıkta ve bu ağırlıkta bir romanı ne kadar zamanda yazdığınızı/üzerinde ne kadar çalıştığınızı merak ediyorum.  Bu romanı yazmak sadece yazmayı değil, silmeyi, duraklatmayı, durdurmayı, karakterlerin perspektiflerini sadece bir santimetre de olsa hareket ettirmeyi gerektiriyordu, bu da bütün bir bölümün yeniden yazılmasına neden oldu. Bu romanda her kelime büyük bir özen de istiyordu. Yazılmayan, saklı tutulan her kelime, neden yazılmaması gerektiğinin sebebini bilmelidir diye düşünüyorum. Bu sebepten, bu roman üstünde 12 yıl çalıştım. Romanın iki bölümü var. İlk bölümde hiç de küçük olmayan ayrıntılar var. Ürkütücü bir anlatım... Komutanı izliyoruz. Onunla nasıl bir ilişkiniz vardı yazar olarak? Benim ilişkim normalde karakterlerle değil, bu karakterleri yaratan ve bu şekilde yazılmış karakterlerin de kendileri adına talep ettiği kelimelerle. Ben dilin bizi kişisel düzeyde karşılaşamayacağımız kelimelerle karşılaşmaya davet etmesine, olasılık ve şeffaflığına âşık biriyim. Bu nedenle karakterle olan kişisel ilişkim, siz olmasaydınız böyle bir kelimeyle hiç karşılaşır mıydım, diye sormaktan ibaret. Bu anlamda her karaktere minnettarım. Ve bu karakterlerin hayatta olma ihtimali, kelimelerin hayatta olma ihtimalinden daha fazla değildir. 

Kelimelerin ve dilin iki yüzü

Peki ikinci bölümdeki kadın? Onun bu olayla ilgili meselesini, tarihe bakışını, bir kadın olarak peşine düştüğü şeyi nasıl açıklarsınız? Kadın anlatıcınızla nasıl bir birlikteliğiniz/ ortaklığınız var? Muhtemelen kadının diğer kadınla bir sorunu olmasındansa olayın kadınla sorunu vardır. Suça dair ulaşabildiğimiz tek şey o suç hakkında yazılanlar ise, o zaman bu sözler kendilerine fazla yaklaşıldığında yalan söylemeye başlar ve bir tuzağa dönüşür. “Ölüm”, “tecavüz”, “kayıtsızlık”, “köpek uluması”... Bu kelimeler ilk bölümde belli bir hayata sahipmiş gibi görünür, ancak ikinci bölümde bu kelimeler, bu karakterle kendilerine bir yer buldukları için tamamen farklı bir hayata sahiptir. Bu romanda temel çıkış noktanız neydi? Temel çıkış noktam her zaman dil bilimi ve dilin, güçlülerin ve güçsüzlerin dünyasında nasıl ortaya çıktığıdır. Her bölümde tekrarlanan belirli kelimelerin iki yüzü gibi, dilin de iki yüzü hakkındadır. Bu kelimelerin her durumda nasıl bir hayatı var, söz nasıl acı verebilir ve aynı zamanda acıyı nasıl saptırabilir, bu romanı yazarken sorularım bunlar oldu. Filistinli kadınların kendilerini silinmiş ve güçsüz hissettiklerini düşünüyor musunuz? Her Filistinli kendini silinmiş ve güçsüz hissediyor. İsrail işgali ve sömürgeciliği sadece kadınlara karşı değil, herkese, bitkiler dahil her şeye karşıdır. Küçük Bir Ayrıntı / Adania Shibli / Çeviren: Mehmet Hakkı Suçin / Can Yayınları / Roman / 104 Sayfa