Damla Karakuş
Bugünlerde okuduklarım
İki Satır, İki Satırdır - Alev Ebüzziya’ya Mektuplar 1962-1976 / Edip Cansever / Yapı Kredi Yayınları
Evet, yıllar ötesinden sert esiyor rüzgâr, sürüklüyor her şeyi. Birden izler kayboluyor, silinmeyi göze alıyor yazılar, bekleyişler.
Ve Edip Cansever’den,
“Aklım akıl değil bugün.
Postacı uğramaz oldu.
Şişman postacı.
Eski mektuplarından birini mi okusam...
Gidiyorum Meyhaneye...
Masaya iki kadeh koyacağım.
Tamam mı?”
İncir Tarihi / Faruk Duman / Yapı Kredi Yayınları
Faruk Duman’ı önce müthiş bulduğum hikâyeleriyle tanımıştım. İncir Tarihi de satır satır inceliklerle dolu tarih/masal anlatıları içinde büyülü bir yolculuk. Belirsiz sanılan atmosferleri süsleyen, tasvirleri şaşırtıcı bir yapıt…
Gülendam Nenem-Rumi Annem ve Ben: Mesneviden Masal-Fabl ve Öyküler / Yalvaç Ural / Yapı Kredi Yayınları
Herkeste sevinç yaratabilecek bir eser. Bu kez Mesnevi hikâyeleriyle baş başayız. Annelerimizin dualarıyla örülmüş kazaklar içinde, Ural’ın nefis anlatımıyla büyük bir yolculuğa çıkıyoruz.
İsyan / Joseph Roth / Çeviren: Anıl Alacaoğlu / Can Yayınları
Walter Benjamin ve Stefan Zweig gibi trajik, talihsiz ve kötü dönemlerin yazarlarından, Joseph Roth. Birinci savaşa katılmış, sonra da 1933’te Nazilerin iktidara gelmesiyle Paris’te bir sürgün hayatına başlamış. Zor koşullarda sürdürdüğü yaşamı 1939’da noktalanır. İsyan’da savaşta tek ayağını kaybetmiş bir adamın portresini çizer Roth.
Mandelştam’ın Son Günleri / Venus Khoury-Ghata / Çeviren: Ayşenaz Cengiz / Yapı Kredi Yayınları
“Nasıl dehşet verici bir şey yaşamak zorunda olmak
Bir ağaç yaprağı gibi havalanmak
Ya da isimsiz bir taş gibi suya batmak”
Rusya’daki büyük terör yıllarının Anna Ahmatova, Mandelştam gibi büyük şairler üzerinden anlatımı. Şiirler için basılan evler, cinayetler, sürgünler, ihbarlar ve ölümler. Karısı Nadejda’nın ezberlediği için yıllar sonra ortaya çıkan Mandelştam şiirleri... Bir dönemin çarpıcı yüzü…
Okunmasını önerdiklerim
Kızıl Darı Tarlaları / Mo Yan / Çeviren: Erdem Kurtuldu / Can Yayınları
Mo Yan, Çince “Sakın Konuşma” anlamına geliyor. Bir dönemi simgeliyor tabii, yasaklanmaları anlatıyor, hatta o kadar çok şeyi kapsıyor ki anlattıkları, adı gibi bazılarına inandırıcı gelmemiş de olabilir. Ama bir umudun yazarı Mo Yan, ne kadar karanlık ne kadar baskı olsa da bir yerlere ulaşan ışığı buluyor, çıkarıyor, yansıtıyor ve nefis bir dille yazıyor.
Yazmak Üzerine Notlar / Jules Renard / Çeviren: Orçun Türkay / Sel Yayıncılık
“Söz konusu olan birinci değil, biricik olmaktır.”
“İnsan konuştuğu gibi yazmalı, iyi konuşabiliyorsa tabii.”
“Yaşam ne uzun, ne kısa. Yavaş geçen yerleri var.”
Ayak İzlerinde Adımlar / Julio Cortazar / Çeviren: Süleyman Doğru / Can Yayınları
Defalarca okuduğum hikâyelerinden kopamam hiç Cortazar’ın. Hele İkinci Kez adlı öykü, Arjantin’in dikta dönemi üzerine yazılmış belki de en incelikli hikâyedir. Bir kaybolma, bir bekleyiş ya da yok edilmenin dramı, ancak böyle anlatılabilir.
Hayatımın Filmleri / François Truffaut / Çeviren: Ayşe Meral / Alfa Yayıncılık
Bazı yönetmenlerin birkaç projeyi aynı anda düşünmesi çok rastlanılan bir şey değildir ama Truffaut bunlardan biridir. Aynı zamanda filmlere ve yönetmenlere duyduğu hayranlığı da her zaman yazılarında sürdürmüştür. İşte bu kitap da sinema meraklıları için bir kaynak, başlı başına bir hazinedir.
Gizliliğin ve Gizli Toplumların Sosyolojisi / Georg Simmel / Çeviren: İdil Dündar / Pinhan Yayıncılık
Gelmiş geçmiş en büyük sosyologlardan olan Georg Simmel’in bu yapıtı birçok yeni düşüncenin, fikrin, sallantıda oluşumun ilk adımlarına önayak olmuştur.
“Eksiksiz bilgiye sahip olmak güven ihtiyacını ortadan kaldırır, bilgiden tamamen yoksun olmaksa güveni imkânsız hale getirir.”