15 Mayıs 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
Haber Giriş: 04.04.2023 13:11 | Son Güncelleme: 04.04.2023 13:39

Gürültüler, kabuslar, sırlar

Fransız yazar Édouard Louis yeni romanı Şiddetin Tarihi’nde samimi ve gerçekçi anlatımıyla okuru iç sesler eşliğinde sorular ve cevapların peşine düşürüyor
Kahraman Çayırlı
Kahraman Çayırlı
Gürültüler, kabuslar, sırlar

1992 doğumlu, Fransız edebiyatının genç yıldızı Édouard Louis’nin dilimizdeki yeni kitabı Şiddetin Tarihi çok güçlü bir otobiyografik roman. Sizi anında yakalıyor ve hikâyesinin tamamını anlatana dek bir daha bırakmıyor. Can Yayınları etiketi ve Ayberk Erkay çevirisiyle yayımlanan romanda Édouard, Noel yemeğinin ardından eve dönerken yolda tanıştığı bir adamın ısrarıyla onu kendi evine davet ediyor. Davetine icabet eden Reda ona çocukluğunu ve babasını anlatıyor. Gece ilerledikçe işler hakikaten karışıyor. Reda bir şiddet faili, Édouard bir kurban artık.

Romanın gücü esasen nereden geliyor? Édouard Louis’nin sade ama gerçekçi, çarpıcı bir üslubu var. Lafı dolandırmıyor, sözünü esirgemiyor hiç. Süsleyip bükmüyor da. Sadeliğiyle Annie Ernaux’yu hatırlattı bana. Geçmiş, ön yargılar, bazı değişmeyen fikirler romanda ilmek ilmek örülmeye devam ederken kolektif yalanlar, Reda’nın babasının kaldığı mülteci yurduna dair detaylar, gürültüler, kabuslar, sırlar da çoğalıyor ve çeşitleniyor.

Eril şiddetin inşasına dair tespitler

Eril şiddetin, erkekliğin inşasına dair çok başarılı tespitler var romanda. Tekrarlar, tekrar konuşmalar, konuşmaların, iç seslerin tekrarlarında Édouard çok yoruluyor. Mukayeseler, muhtelif travma sonrası hissiyatları (örneğin daha sonra otobüste veya metroda siyah, Arap veya Kabiliyeli bir erkeğe rastladığında hissettikleri), sürpriz İstanbul ziyareti Şiddetin Tarihi’nin katmanlarını artırıyor.

Türkçede yine Can Yayınları etiketi ve Ayberk Erkay çevirisiyle yayımlanan, 1990’lı yılların sonunda Kuzey Fransa’da yoksul bir kasabada erkeklik dikenleriyle sarılı, zor bir büyüme hikayesini, Eddy Bellegueule’ün hikayesini anlatan Eddy’nin Sonu ve kendi içerisindeki mücadelelerin ardından çocukluğunun kentine, babasının yanına giden bir yazarın erkekliğe ve siyasete dair güçlü irdelemelerini anlatan Babamı Kim Öldürdü romanlarıyla da ülkemizdeki okurların ilgisini çeken genç yazarın kitapları hakkında yabancı basında yayımlanan değerlendirmeler de Louis’nin kaleminin birçok olumlu özelliğine işaret ediyor. The Guardian’dan Edmund White “Louis’nin bir yazar olarak en güçlü yanı, olguları kimi zaman takıntı noktasına varacak kadar tutkulu bir şekilde hissetmesi ve hislerini nötrlemek yerine onları araştırmaya açık, felsefi bir zihinle analiz etmesidir,” derken The New York Times’ta “Eddy’nin Sonu sadece dikkate değer bir etnografi değil, aynı zamanda farklılık ve ergenlik hakkında, birçoğundan çok daha gerçekçi olan büyüleyici bir hikâye,” değerlendirmesi dikkat çekiyor. Şiddetin Tarihi için ise, dünyaca ünlü Çizgili Pijamalı Çocuk romanının ve aynı zamanda The Irish Times’ın yazarı olan John Boyne “Yürek burkan bir roman... Édouard Louis’nin kitaplarına ve işlenmemiş, o saf dürüstlüğüne hayranım,” yorumunu yapıyor.

Azınlık olmanın hiç bitmeyen hudutları

Yolu çok uzun, belli. Şiddetin Tarihi’nde azınlık olmanın bitmeyen, hiç bitmeyen hudutları da var, göçmenliğe dair köprü hisler de. Roman bazen kendi üstüne çöken bir pasta dilimi gibi ilerliyor ancak acının bütün merhalelerini geçmeyi de biliyor. Aradaki ince iplikler, onlar ne olacak peki? Kasaba ahlakı, “onlar ne der”ler, herkesin kendine yonttuğu etiklerden yaşamaya, gerçek duygulara yer var mı, kalır mı? Belki. Ardışık virgüllerin arasında uzun cümlelerde savruluyoruz, iç seslerde nefes alıyoruz yer yer ama “bu roman nasıl bu denli akıcı” diye düşünürken buluyorum kendimi sık sık.

Şiddetin Tarihi ayrıca taşra kimliği ve şehirli olmaya dair yorumlar da fısıldıyor satır aralarında.

Şiddetin Tarihi / Édouard Louis / Çeviren: Ayberk Erkay / Can Yayınları / Roman / 184 Sayfa