Gazeteci ve siyasetçi Yunus Nadi’nin eşi Nazime Hanım’a yazdığı mektuplar bir kitapta toplandı: “Düşmanı Yendik Nazime! Yunus Nadi’den Eşine Mektuplar (1914-1934)”. Mektuplarda yalnızca dönemin politik iklimini değil aynı zamanda Nadi’nin günlük hayatını, gazetecilik faaliyetlerini ve yurtdışına yaptığı seyahatlerden izlenimleri de okuyoruz
Döneminin en önemli aydınlarından, gazeteci ve siyasetçi Yunus Nadi, 1914-1934 yılları arasında eşi Nazime Hanım’a gönderdiği mektuplarda Birinci Dünya Savaşı’nın zorlu günlerinden başlayarak, Milli Mücadele sırasında Büyük Millet Meclisi’nde mebus olarak geçirdiği dönemi, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile yakın ilişkisini, Cumhuriyet’in kuruluş sürecine tanıklığını ve ilk on yılda yaşananlar hakkındaki yorumlarını aktarıyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yayımlanan “Düşmanı Yendik Nazime! Yunus Nadi’den Eşine Mektuplar (1914-1934)” adlı çalışmayı torunu gazeteci Emine Uşaklıgil yayıma hazırladı. Mektuplarda yalnızca dönemin politik iklimine dair ipuçları edinmiyoruz; aynı zamanda Nadi’nin eşi ve çocuklarına olan sevgi ve özlemini, günlük hayatını, gazetecilik faaliyetlerini ve yurtdışına yaptığı seyahatlerden izlenimleri de okuyoruz. Kitabı Emine Uşaklıgil ile konuştuk.
Kitabın fikri nasıl doğdu, mektupların ortaya çıkışını ve değerlendirilme sürecini anlatır mısınız?
Annemin vefatından sonra kitapları bana gelmişti. Onları yerleştirirken kocaman bir zarfla karşılaştım. İçinden Osmanlıca mektuplar çıkınca anladım ki dedem Yunus Nadi’nin eşi Nazime’ye yazdığı mektuplardı. O dönem ilk kitabım “Benim Cumhuriyetim”i yazıyordum ve kitabımda bir iki mektubunu kullanmıştım. İlerleyen zamanda Everest Yayınları’ndaki editörüm ve dostum Emre Taylan söz konusu mektupların transkripsiyonunu yaptı. Uzunca bir süreden sonra, 150 kadar mektup söz konusuydu, mektupların ne kadar değerli olduklarını anladık. Onları bir kitaba dönüştürmek, açıklamaları ve arka planları anlatmak, bir kronoloji de vermek gerekliydi. Sıkı bir ekip kuruldu. Emre Taylan, Adalet Çavdar, Hasan Hayyam Meriç ve ben. Dikkatini ve titizliğini esirgemeyen Kansu Şarman’ın katkıları ile çalışma tamamlandı. Çalışmamız sırasında ilginç bir Yunus Nadi ile karşılaştık. Karısına çok aşık çok da sevecen bir baba. Fakat aynı zamanda kendisinden, yaptıklarından pek söz etmeyen, kendini öne çıkarmaya sevmeyen biri.
“Yunus Nadi her şeyden önce gazeteciydi”
Şükrü Kaya’nın “Mustafa Kemal’in Yeni Gün’ü okumadan yatmadığını ve bazı kere de Yunus Nadi’nin makalelerini basılmadan evvel, telefonla dinlediğini bileni çoktur," anısı ilginç. Yunus Nadi neden ve hangi yönleriyle yakın tarihimiz için önemli?
Yunus Nadi, Mustafa Kemal’in yanında Cumhuriyet kuruluşuna katkıda bulunanlar arasında yer aldı. Millî Mücadeleye katıldı, siyasetçi olarak ama hep ve her şeyden önce gazeteci. Selanik’te Rumeli gazetesinin başındayken Mustafa Kemal ile tanıştı. Mustafa Kemal Sofya’da ataşemiliter iken mektuplaştı, ömür boyu sürecek olan dostluğun temelleri böylece atıldı. Yunus Nadi Çanakkale Savaşı’nı izlerken, 29 Ekim 1915 Mustafa Kemal’in basında çıkan ilk fotoğrafını Tasfir-i Efkar gazetesinde yayınlar ve Enver Paşa’yı kızdırır. Millî Mücadele dönemi olsun, Cumhuriyet’in kuruluş dönemi ve sonrası olsun, kalemiyle Cumhuriyet’in ilkelerini ve yeniliklerini hep destekledi. Aslında 1914-1934 arası dönem, baş döndürücü ilerleyen bir dönem. Osmanlı İmparatorluğu parçalanıyor, yok oluyor, savaşlar durmadığı gibi, Birinci Dünya Savaşı daha da büyük yıkımlara yol açıyor, çok zor koşullar altında yeni bir devlet, bir Cumhuriyet kuruluyor. O dönemi kapsayan mektuplar dönemin ruhunu yansıtıyor bir bakıma.
Mektuplarda Yunus Nadi'nin eşine duyduğu müthiş aşkı okuyoruz. Nasıl bir ilişkileri olmuş Nazime Hanım'la, zorluklara karşı birlikte nasıl bir sınav verdiler sizce?
Anneannem Nazime Hanım ilginç bir kişiydi. Gençliğinde belli ki çok güzelmiş. Bembeyaz saçlar, kocaman mavi gözler, her zaman sade, ama güzel giyinirdi. Sorunlar karşısında yılmayan güçlü bir karakterdi. Soğukkanlı olduğu da tartışmasız, zira örneğin Fethiye’nin Kayaköyü’nde iken Abdülhamid muhalifi Yunus Nadi’yi arayan jandarmaların geleceğini anlayınca, kocasını bir sandığa yerleştirdi, hamile haliyle sandığın üstünde oturdu ve jandarmalara buyurun evi arayın dedi. Bu tür olaylar şu da bu şekilde sıkça tekrarlandı ve Nazime Hanım onları hep benzer bir şekilde karşıladı. Uzun lafın kısası, çok yakın bir ilişki söz konusu ve anneannem hep eşinin yanında yer aldı.
“Mektuplarda siyasi ve gazeteci kimliğinden çok değişik bir dede çıktı karşıma”
Mektuplar dedenizle ilgili size bilmediğiniz neler söyledi, bu mektuplarda nasıl bir Yunus Nadi ile tanışıyoruz?
Siyasi ve gazeteci kimliğinden çok değişik bir dede çıktı karşıma. Mektuplarında anneannem Nazime’ye çok aşık bir Yunus Nadi ile tanıştım. Ailesine çok düşkün, eğitim ya da sağlık olsun, uzaktan çocuklarının neredeyse her adımını izleyen, bu konuda önerilerde bulunan sevecen bir baba. Aşkına gelince, hele ilk dönem mektuplarında, her şekilde sık sık ifade ediliyor. Üstelik mektupların üslubu, akıcılığı ve kullandığı dil açısından da çok hoş. Ez cümle hayat dolu ve iyimser bir kişi olduğu anlaşılıyor. Gazeteci Zekeriya Sertel hatıralarında dedemi şöyle betimler: “Yunus Nadi’nin düzgün ve mütevazı bir hayatı vardı. İttihatçılar arasında mevki ve nüfuzu büyüktü. O vakit istese her türlü imtiyazdan faydalanabilir, en yüksek mevkilere kadar çıkabilirdi. Fakat o gazeteci kalmayı tercih etmiş, servet ve mevki gözünü kamaştırmaya yetmemişti.”
İmparatorluğun parçalandığı, yıllarca kesintisiz devam eden savaşlar sonucunda yeni bir devletin Cumhuriyet’in kurulduğu günlerde yazılan bu mektuplarda okur neler bulacak, zamanın politik iklimine dair neler öğrenecek?
Mektuplar 1914 ile 1934 arasındaki dönemi kapsıyor. Millî Mücadele’den Cumhuriyet’e giden yol, halkın yaşam koşulları, karşılaşılan sorunlar, her yönleri ile bir döneme ışık tutuyor mektuplar. Gerçi 1914 ve 1915 yıllarında yazılmış mektuplar genel durumdan pek söz etmez. Oysa İmparatorluk son günlerini yaşamakta, Balkan Savaşları’nda yenik düşmüş, Rumeli topraklarını büyük ölçüde kaybetmiş, muhacir akını zaten kötü durumda olan ekonomiyi iyice zorlamış. Gerçi 1914 seçimlerinde Aydın mebusu seçilmiş Yunus Nadi’nin o yılın son mektubunda patlamak üzere olan Birinci Dünya Savaşı konusunda endişeli olduğu anlaşılıyor. 28 Temmuz 1914’te başlar savaş. 2 Ağustos 1914 Osmanlı ve Alman İmparatorluklar arasında gizli anlaşma imzalanır, 10 Ağustos 1914 Çanakkale Boğazı’nı geçerek Osmanlı’ya sığınır Goeben ve Breslau. Artık günler çok zor geçecektir. Mahşer kopmuş artık. Mektuplardan Yunus Nadi’nin çeşitli diplomatik misyonları üstlendiği de anlaşılıyor. Aslında mektuplar, Osmanlı’nın ve sonra geçen Cumhuriyet’in dış ilişkilerini de izlemek olanağını veriyor. Keza 1918’den itibaren, İttihat ve Terakki’nin sonu, İmparatorluğun çöküşü, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı. 10 yıl neredeyse kesintisiz devam etmiş savaşlardan sonra yeni bir devlet, bir cumhuriyeti kurma zamanı gelmiş, o yıllarda yaşamış birçok aydın gibi, Yunus Nadi de çok yönlü görevler üstlenmiş ve mücadele vermiş biri.
Düşmanı Yendik Nazime! Yunus Nadi’den Eşine Mektuplar (1914-1934) / Hazırlayan: Emine Uşakligil / Türkiye İş bankası Kültür Yayınları / Mektup / 440 Sayfa