26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.11.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:18

Polisiye ise akan sular durur

Gazeteci ve köşe yazarı Murat Yetkin, hem bu dönemde okuduğu hem de zamana bağlı olmadan önerdiği kitapları paylaştı
Polisiye ise akan sular durur

Bugünlerde okuduklarım

Belgelerle Millî Mücadele Sırasında Anadolu’da Ayaklanmalar ve Merkez Ordusu/ Mustafa Balcıoğlu/ YÖK Matbaası Fazla bilinmeyen bir kitap. Sahafiye merakım olmasa, benim de haberim olmayabilirdi. Büyük kısmı devletin gizli belgelerinden, örneğin Genelkurmay Arşivi’nde yapılan çalışmalardan derlenmiş bilgilerle Kurtuluş Savaşı’nın gölgede kalmış yönlerine ışık tutuyor.  Seven Types of Atheism/ John Gray/ Penguin Books Entelektüel bir dostumun armağanıydı. Din ve bilim konularındaki bitmeyen tartışmalardan akli ve nakli olanın çelişkisine, oradan inançsızlığın da bir tür dine dönüşmesi haline dek, gerçekten insanın zihnini kışkırtan bir kitap.  Occult Roots of Nazism/ Nicholas Goodrick-Clarke/ NYU Press Dünyayı ateşe atan Nazizm’in sadece ekonomik sıkıntıların getirdiği ırkçılığın bir ürünü olmayıp, Avrupa kültürünün karanlık derinlerinde kökleri bulunduğunu anlatan bir araştırma.   İnferis/ Mahfi Eğilmez/ Remzi Kitabevi Aslında daha önce elimdeydi ama, Elçin Poyrazlar’ın Ecel Çiçekleri araya girmişti. Polisiye olunca, akan sular duruyor bende. İnferis bir polisiye; Türkiye’nin sayılı ve saygın iktisatçılarından Mahfi Eğilmez’in kaleminden çıkmış bu mükemmel polisiyede, cinayet mahallinin İstanbul olması, kitabın bir Ankara polisiyesi olmasını gölgelememiş. Hayatı Sevdim/ Yavuz Önen/ Dipnot Yayınları Türkiye’nin yakın dönem demokrasi ve insan hakları mücadelesinde, sessiz ve sabırlı bir yer tutan bir sosyalistin anıları. Ben dahil Ankaralı bir kuşağın “Yavuz Abi”si... 1960’lar’dan bugüne iniş çıkışlarla süren toplumsal hareketlilikte nelerin yapıldığı, nelerin yapılamadığı ve nelerin nasıl yaptırılmadığının içeriden hikâyesi.

Okunmasını önerdiklerim

Tüfek, Mikrop, Çelik/ Jared Diamond/ Çeviren: Ülker İnce/ Pegasus Yayınları  Uygarlıklar, dünyanın belli bölgelerinde hemen hemen aynı dönemlerde, benzer şekilde gelişirken, herhangi bir gelişme izine rastlanmamasının hem doğal hem insan elinden nedenleri vardır. Diamond, uygarlıkların gelişimi ve ilerleme sağlayanların sağlayamayanlar üzerindeki tahakkümünü, gen yapılarının değil, çevre koşullarının rol oynadığını örnekleriyle anlatır.  Ulusların Çöküşü/ Daron Acemoğlu, James A. Robinson/ Çeviren: Faruk Rasim Velioğlu/ Doğan Kitap Tarihi yorumlayıp bugüne ulamakta Diamond ne kadar deterministse, Acemoğlu o kadar iradeci boyutu öne çıkarır. Çevre etkenlerini hesaba katmakla beraber, o etkenlerin nasıl değerlendirileceğini belirleyenin, izlenen politika olduğunu vurgular. Bu yüzden aynı coğrafya, iklim ve insan kaynağına sahip ülkeler, farklı siyasi ve ekonomik politikalarla farklı uçlara savrulur. Yanlışta ısrarın sonu ise çöküş olur.  Çankaya/ Falih Rıfkı Atay/ Pozitif Yayıncılık Atay bir gazeteci; Meşrutiyet’te yetişmiş, Birinci Dünya Savaşı’nı yaşamış, İstiklal Savaşı’yla birlikte Anadolu’ya geçmiş, yalnız kurtuluşu değil kuruluşu da yazmış. İçeriden yazmış. Yönetime, Çankaya’ya çok yakın olmakla birlikte, bugün dahi okurken cesaret işareti sayılabilecek eleştirileri dile getirmekten çekinmemiş. Özellikle geçmişi klişeler dışında anlamak isteyenlere, okumadılarsa hararetle öneririm.  Kuvây-i Milliye/ Nazım Hikmet/ Yapı Kredi Yayınları Söyleyecek fazla bir şey yok aslında; hak etmediğimiz kadar iyi. Beş kitap önermem gerektiği için sadece bunu yazdım. Cemal Süreya’nın Sevda Sözleri’nin hatırı kalmaz umarım… Sessiz Savaş/ Kim Philby/ İlgi Kültür Sanat Yayınları  Kitabın orijinal adı My Silent War, yani “Sessiz Savaşım.” Neden böyle çevrildiği konusunda bir fikrim yok. Çünkü İngiliz gizli servisi MI6’in Sovyet karşı casusluk masasına bakarken, aslında Sovyet gizli servisi KGB’nin batı sistemindeki en önemli casuslarından biri olan Philby’nin anılarından söz ediyoruz. Beni çok etkileyen ve espiyonaj konularına ciddi bir çalışma alanı olarak eğilmemi sağlayan kitaplardandır. Kurgu dalında ise John Le Carre’nin Köstebek romanı onun yanı başında yerini bulur.