İmparatorlukla birlikte yıkılan Harem’in öyküsü
Önsözde de söylediğiniz gibi, Son Kadın’ın hikâyesi bize, imparatorlukla birlikte Harem’in de yıkılışını anlatıyor. İmparatorluğun yıkımı ardından Vahdettin’in kadınları dört bir yana dağılıyor. Aralarında en çok ilginizi çeken hangisinin hikâyesi oldu? Hiç duraksamadan, Vahdettin’in İnşirah Hanım’dan boşandıktan sonra evlendiği, yani sıralamada adı ikinci kadın olarak geçen Müveddet Hanım’ı anabilirim. Vahdettin’e bir şehzade doğurmasına rağmen, geleneklerin öngördüğü üzere hak ettiği itibarı göremeyen bir kadın. Sürekli iteleniyor, hatta kocası yalvarmalarına aldırmadan kadıncağızın en sevdiği kuzeni ile evlenmekte beis görmüyor. Harem dağıldıktan sonra, nihayet mutluluğu yakalama fırsatını buluyor. Fakat bunun için de gelenekleri yıkması gerekiyor. Padişah’tan erkek evladı olan kadınların yapmaması gereken bir şeyi yapıp aşık olup yeniden evleniyor. Fakat bu yüzden de bilhassa evladı tarafından yalnızlaştırılarak büyük acılar çekiyor. Peki bu kadınların kendi aralarındaki ilişkileri nasıldı? Birbirlerine ne ölçüde destek veriyorlardı, kıskançlık zaman içinde yerini yoldaşlığa bırakıyor muydu? Ne denli kurallar ve gelenekler olsa da ortak bir kocayı paylaşmak kadınlar arası saygıyı tabii ki zafiyete uğratıyor. Üstelik Vahdettin dönemi yıkılışın son demleri olduğu için kadınlar kendilerinden önceki dönemin saltanatını süremediklerinden biraz hırçınlar zaten. Aralarında bugün anladığımız manada bir dayanışmaya şahitlik etmedim. Vahdettin’in birinci karısı Nazikeda Hanım ile sonuncu karısı Nimet Hanım, içgüdüsel olarak gidişata ilişkin kocalarını uyarmışlar. Tabii dinleyen olmamış... Tarihin gidişatı, sizce erkekler kadınlara daha çok kulak verse değişebilir miydi? Muhtemelen değişmezdi. Kadınlar bilhassa Damat Ferit’in hatalı olduğunu hissediyorlar. O konuda da kocalarını uyarıyorlar. Yani Damat Ferit’le devam etmese Vahdettin daha onurlu bir son yaşayabilirdi, diye düşünüyorum. Sadece yıkılışın değil, kuruluşun da bir parçası olabilirdi, bunu seçmedi.Kadınlar üzerinden tarihi okumak
Kadınlar üzerinden tarihi okumak gibi bir meseleniz var... Bugün de olduğu gibi siyasi, ekonomik, sosyal alanlardaki güçlü değişimler insan hayatlarında da ciddi kırılmalara neden oluyor. Tarihten genellikle negatif ya da pozitif anlamıyla kahramanları hatırlarız. Mesela, Çanakkale Savaşı’nda, doğrudan muharebede ölen 60 bine yakın askerimiz var. Ama geride 60 bin kadın da var. Ya anne, ya eş, ya nişanlı… O savaş onların da hayatlarına feci darbe vuruyor ama onların hikâyelerini hiç bilmiyoruz. Savaşı ve askerleri anlatan temel kaynak bulmak kolay ama kadınların hikâyelerini anlatan, döneminde yazılmış tarih kitabı bulmanız nerede ise imkânsız. Tarihi erkekler yapıyor, erkekler yazıyor. Kadınlar hep cephe gerisinin figürleri. Ben bunu merak ediyorum. Çünkü tarihsel kırılmaların en çok kadınları savurduğunu düşünüyorum. Savrulan kadınlar içinde de mağduriyet hikâyelerinden çok etkilensem de ‘üstesinden gelen’ kadınları merak ediyorum. Yine altını çizeyim, her türlü değişim kadınların hayatını derinden etkiliyor. Mesela, Nimet Hanım aslında kendi halinde bir Osmanlı genç kızı olarak büyüyüp giderdi. Ondan haberimiz bile olmazdı. İttihat ve Terakki tarihine baktığımızda, saraydaki ve dolayısıyla Harem’deki Kafkas hakimiyetini Türkler lehine değiştirme kararlılıklarını görürüz. İşte bu kararlılık, halasının köşkünde büyüyen bir kız çocuğunun hayatını değiştiriyor. Ben bu izleri takip etmeyi epeyce seviyorum.Hatıralar eşsiz bir kaynak
Kaynak taraması yoğun bir kitap Son Kadın… Her ne kadar üzerinde Şaziye Karlıklı yazsa da Son Kadın çok yazarlı bir proje oldu! Bir tür kolektif çalışma diyebiliriz. Konu Osmanlı’nın son yıllarını kapsıyordu ve bilhassa haremin son yıllarında Sultan Reşat ve Vahdettin’in sarayında bulunan az sayıdaki kadın bir şekilde hatıralarını kaleme almışlar. Bunlar yola çıkmak için eşsiz bir kaynaktı benim için.- Son Kadın - Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Gelini, Vahdettin’in Büyük Aşkı Nimet Hanım / Şaziye Karlıklı / Doğan Kitap / Kurmaca Biyografi / 304 Sayfa