05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 08.11.2025 20:30 | Son Güncelleme: 09.11.2025 00:13

Almanya birleşeli 35 sene geçti: Eski Doğu bölgesinin Rusya sevgisi yıllar boyu azalmadı

Almanya birleşeli 35 yıl olsa da, eski Doğu Almanya’da birçok kişi hâlâ Rusya’ya sempatiyle bakıyor. Bu duygu, hem Sovyet işgali yıllarının hatıralarından hem de birleşme sonrası ekonomik eşitsizliklerden besleniyor
Ksenia Ivanova/New York Times
Ksenia Ivanova/New York Times
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Christopher F. Schuetze / New York Times

Judith Enders, eski Doğu Almanya’nın son dönemlerinde küçük bir kızken, köpeğini ormanda gezdirirken oradaki bir gölde balık tutan genç Sovyet askerleriyle sık sık karşılaşırdı.

Enders, “Gerçekten konuşamazdık, çoğunlukla jestlerle anlaşırdık ama birbirimizi açıkça severdik” şeklinde konuştu. Ülkesini işgal eden o askerlerin köpeğiyle balıklarını paylaştıklarını ve ona ünlü Rus ayısı Mişka’nın resmini taşıyan küçük çikolatalar verdiklerini hatırlıyor.

Bugün Enders, Berlin Alice Salomon Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olarak görev yapıyor. Enders ne kadar saf olduklarını ima ederek, “Biz onları dostumuz, büyük kardeşimiz olarak görürdük” diyerek gülümsedi.

Fotoğraf: Davide Monteleone/New York Times

 

Enders, bu hikayesini, eski Doğu Almanya’da hâlâ birçok insanın neden Rusya’ya karşı bir yakınlık hissettiğini anlatmak için paylaşıyor. Bu sempati, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya yönelik topyekûn işgalinin dördüncü yılına yaklaşmasına rağmen sürüyor.

Moskova’nın onlarca yıl süren fiili sömürgesi altında yaşanan suçlar ve adaletsizliklere rağmen bu hisler varlığını korudu. Oysa 1980’lerin sonlarında yüz binlerce Alman, bunu sona erdirmek için sokaklara dökülmüştü.

35 yıl geçmesine rağmen Almanya'nın iki yakası tam olarak bir araya gelemedi

Almanya’nın birleşmesinin üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen, doğunun tam olarak entegre edilememesi bu nostaljiyi beslemeye devam ediyor. Bugün bile doğu eyaletlerinin vatandaşları batıdakilere kıyasla daha yoksul ve daha yüksek işsizlik oranlarına sahip.

Berlin Duvarı yıkıldı, ülkeyi ikiye bölen mayınlı tampon bölge doğa koruma alanına dönüştü. Ancak Rusya’ya yönelik tutumlarda doğu ile batı arasındaki sınır hâlâ net biçimde hissediliyor.

Batı Almanya’da çoğunluk Rusya’nın işgalini kınarken ve Ukrayna’ya silah yardımı yapılmasını desteklerken, Doğu Almanya’daki birçok kişi çatışmaya daha temkinli yaklaşıyor, Ukrayna’yı destekleme ya da Rusya’ya yaptırım uygulama konusunda çekingen davranıyor.

Anketler, Doğu Almanların Ukrayna’ya askeri yardım veya NATO üyeliği konusunda daha az destek verdiğini; Ukrayna’nın barış için toprak tavizinde bulunması gerektiğine daha fazla inandıklarını gösteriyor. Ayrıca doğuda yaşayanların daha büyük bir kısmı, çatışmada Batı’nın ve Ukrayna’nın da bir miktar sorumluluğu olduğuna inanıyor.

Fotoğraf: Tyler Hicks/New York Times

 

Bu kalıcı ayrışma, Alman hükümetinin Rusya tehdidine karşı koyma çabalarını zorlaştırıyor ve aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin “barış yanlısı, silahlanma karşıtı” kampanyalarla doğuda oy kazanmasına imkân tanıyor.

Doğu Almanya’daki bakış açısı, eski Sovyet imparatorluğunun bir parçası olmuş diğer ülkelerdeki tutumlar arasında farklı bir yerde duruyor. Örneğin Polonya ve Baltık ülkeleri Moskova’ya karşı çok daha sert bir tutum sergilerken, Macaristan daha yumuşak bir tavır benimsiyor.

Eğer Doğu Almanya bugün hâlâ ayrı bir ülke olsaydı, kuzey Avrupa’daki eski Doğu Bloku ülkeleri arasında Rusya’ya en fazla anlayış gösterenlerden biri olurdu.

Uzmanlara göre bunun nedeni yalnızca Sovyet işgali döneminde kurulan bağlar değil; aynı zamanda birleşme sonrasında yaşanan gelişmeler.

Alman-Sovyet ilişkileri konusunda uzman tarihçi Jörg Morré, bu durumu “post-Sosyalist ortak kader topluluğu” olarak tanımlıyor.

Fotoğraf: Laetitia Vancon/New York Times)

 

Zaman geçtikçe kalplerin yumuşadığını söylüyor; çünkü yeniden birleşmenin ve Batı kapitalizminin yükselişinin, birçok kişi için vaat ettiği refahı getirmediğini belirtiyor.

Ancak eski Doğu Almanya’yı benzersiz kılan şey, vatandaşlarının zengin Batı Almanlarla doğrudan kıyaslama yapabilmesiydi ve büyük ölçüde kaybeden taraf olduklarını hissettiler. Yeniden birleşmeden mağdur olduklarını düşünmeye başladıklarında, Rusya ile yeni bir yakınlık duygusu doğdu.

Tarihçi Silke Satjukow, Sovyetlerin 1994’e kadar tamamlanan ani çekilmesinin, yerel ekonomiyi çökerttiğini söylüyor.

Ancak bu çekilmenin barışçıl biçimde gerçekleşmiş olması, bugünkü nostaljiyi de besledi.

Satjukow’a göre, genel bakış zamanla daha “pembe” hale geldi; çünkü insanlar eski işgalcilerine kendi değerlerini ve umutlarını yansıtabildiler. Satjukow, “Hâlâ Rusların bizim dostumuz olduğu fikrine sahibiz ve bu fikir, bunu sınama fırsatımız olmadığı için hayatta kalabildi” ifadelerini kullandı.

Alman sosyolog Steffen Mau ise, günümüz Doğu Almanlarının Ruslarla çok az teması olduğunu, görüşlerinin Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonraki yıllara yani Rusya’nın demokratik bir toplum olma yoluna girdiği döneme dayandığını söylüyor.

“Bu bir tür Sovyet nostaljisi” diyen Mau, şöyle devam etti:

“Doğu Almanlar, Sovyetler Birliği’nin ve eski Rusya’nın karakterinin 1990’lardan bu yana kökten değiştiğini fark etmediler”

Berlin’in doğusunda, Almanya’nın II. Dünya Savaşı’ndaki son teslimiyetinin yaşandığı alanda bir müzenin direktörü olan Morré, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra bile doğuda Rusya’ya yönelik sempatinin güçlü kaldığını hatırlatıyor.

Müze, Nazi Almanyası’nın Sovyetler Birliği’ni işgali sırasında işlenen savaş suçlarını anlatan kalıcı bir sergiye sahip ve uzun süredir Alman-Rus dostluğunun bir sembolü konumunda.

Morré, Ukrayna ile dayanışma göstermek için müzeye Ukrayna bayrağı astığında, komşularının ve ziyaretçilerin tepkisinin net olduğunu söylüyor:

“Bu bayrağı indirmeni istiyoruz”

© 2025 The New York Times Company