Vivian Yee ve Rania Khaled / The New York Times
Amerika’da yirmi yıl geçirdikten sonra Kahire’ye ziyarete dönen, klasik Mısır filmi “Acı Tatlı”nın başkahramanı Masry, Mısır’daki günlük hayatın küçük ama yıpratıcı sıkıntılarına yeniden alışmak zorunda kalır. Ancak onu en çok sarsan şeylerden biri, yeni bir pasaport almak için gittiği devlet dairesinde yaşadığı deneyim olur.
Başvurusunu işleme almakla görevli memur, “100 kaşık şekerli çay” ister. Masry bu isteğe anlam veremez, ta ki arkadaşı memurun rüşvet istediğini açıklayana kadar.
Şaşkınlık içindeki Masry’ye memur şöyle der:
“Size yardımcı olayım mı, yoksa ‘temiz vicdanınızla’ sıranın en arkasına mı geçmek istersiniz?”
Mısır’da bir işlemi hızlandırmak, sırayı atlamak ya da “teşekkür etmek” için para vermek o kadar olağan hale gelmiştir ki, bazı şirketler bu tür “bahşişleri” rutin işletme gideri olarak görür. Vale, garson, kapıcı veya kuryelere bahşiş verilmesi başka ülkelerdeki kadar sıradandır; ancak özel kliniklerin resepsiyonistleri, devlet dairelerindeki memurlar ve hatta hastane hemşireleri de su getirmek gibi küçük işler için bile bahşiş talep edebilir.
“Acı Tatlı” filmini 2025 yılında, yani gösterime girmesinden 15 yıl sonra izleyen biri için dikkat çeken şey, rüşvetin miktarı olurdu.
2010 yılında 100 Mısır lirası yaklaşık 18 dolara denk geliyordu. Ancak bir dizi ekonomik kriz ve para birimi değer kaybının ardından, Masry’nin ödemediği o rüşvetin bugünkü karşılığı yalnızca 2 dolar civarında.
Bu miktar bile artık orta sınıf ya da yoksul Mısırlılar için fazla sayılabilir. Ülkede 2022’nin başlarında başlayan son ekonomik krizden bu yana enflasyon çift hanelerde seyretti ve Eylül 2023’te yüzde 38 ile rekor kırdı.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Birleşik Arap Emirlikleri ve Avrupa Birliği’nden gelen milyarlarca dolarlık kurtarma paketlerinin ardından, geçen yıl eylülde enflasyon yüzde 11,7’ye geriledi ve ekonomi istikrar kazanma yoluna girdi.
Ancak ekonomik reformlarda ilerleme hâlâ yavaş. Mısırlılar ise yıllardır süren fedakârlıkların, kemer sıkma politikalarının ve derinleşen yoksulluğun yorgunluğunu hâlâ hissediyor.
“Kültürümüzde bahşiş zaten vardı ama enflasyon onu bile vurdu,” diyor 29 yaşındaki sosyal medya yöneticisi Marina Kaldas. “Eskiden 10-20 lira verirdin, yeterdi. Ama şimdi birine sadece 10 lira versen hiçbir işe yaramaz.”
Kaldas, Mart ayında böbrek yetmezliği nedeniyle hastaneye yatan babasının su ya da kıyafet değiştirme yardımı taleplerinin hemşireler tarafından görmezden gelindiğini, ancak kendisi her hemşireye günde yaklaşık 1 dolar bahşiş vermeye başladıktan sonra ilgilenmeye başladıklarını söylüyor. Bu, sinir bozucu ama kaçınılmaz bir masraf olmuş.
Kaldas, ekonomik durum nedeniyle bunu anlayışla karşıladığını söylüyor. “Düşük maaşlar insanları bahşişe bağımlı hale getiriyor,” diyor. “Ek gelir elde etmeleri gerekiyor.”
Bahşiş vermek Mısır’da köklü bir alışkanlık olsa da, ne zaman verilmesi gerektiği ve bazı yardımlar karşılığında verilen paranın bir teşekkür mü yoksa düpedüz rüşvet mi olduğu konusunda görüşler oldukça farklı.
Kaldas, iki yıl önce ehliyetini hızla yenilemesi gerektiğinde uzun bir kuyrukta beklerken, bazı insanların sürücü sınavına girmeden ehliyet almak için memura rüşvet verdiğini gördüğünü anlatıyor.
Kendisinin bunu onaylamadığını ve “yol güvenliği ne olacak?” diye düşündüğünü aktarıyor. Ancak aynı memurun kendisini sıranın önüne geçirmesine izin vermesinin ardından, resmi ücretlere ek olarak ona 1.000 Mısır lirası (yaklaşık 33 dolar) bahşiş verdiğini de itiraf ediyor. Aynı olay bugün yaşansa, diyor, bu bahşişin 1.800 Mısır lirasına (yaklaşık 38 dolar) kadar çıkacağını söylüyor.
Artan bahşiş miktarları birçok Mısırlı için artık karşılanamaz hale geliyor. Yine de bazıları, bir anlamda, elinde verecek bir şeyi olanlarla hiçbir şeyi olmayanlar arasındaki derin uçurumu kapatma yolu olarak fazladan para vermeyi bir dini görev ya da hayır işi olarak görüyor.
Mısır hükümeti sosyal yardım programlarını genişlettiğini iddia etse de, en son 2019 yılında yayımlanan resmi verilere göre Mısırlıların yaklaşık yüzde 30’u yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Koronavirüs salgını ve son ekonomik durgunlukla birlikte bu oranın neredeyse kesin olarak yükseldiği düşünülüyor. Üstelik hükümet, yoksul Mısırlılar için hayati öneme sahip ekmek, gaz ve elektrik sübvansiyonlarını da azaltıyor.
Kahire’de İngilizce öğretmeni olan Mai Mohammed Sadek, ekonomik kriz öncesinde 5 lira verdiği vale ve market poşetçilerine artık 10 ila 15 lira (yaklaşık 20 ila 30 sent) vermeye çalıştığını söylüyor.
Sadek “Kültürümüzün her zaman bir parçasıydı, ama belki artık niyetler biraz değişti” diyerek ekliyor:
“Artık bunu, insanların ne kadar zor durumda olduğunu bildiğin için yapıyorsun; teşekkür etmekten ziyade yardım ediyorsun.”
Yine de, yardım alan kişinin gerçekten ihtiyacı olup olmamasına bakılmaksızın, Sadek’i en çok sinirlendiren şeylerden biri, aracını kendi bulduğu ve park ettiği halde bir anda ortaya çıkıp “yardım” etmeye çalışan, sonra da beden diliyle veya “iyi bayramlar” diyerek bahşiş beklentisini belli eden sözde park görevlileri oluyor.
“Ne yaptın ki?” diyor Sadek: “Hiçbir şey!”
Sırada öne geçmek gibi ayrıcalıklar sağlayan bahşişlerin ise adalet duygusunu zedelediğini söylüyor.
Ancak bazıları için bu tür küçük ödemeler, Mısır’daki gıcırdayan, yıpranmış yaşam çarkının tek yağı niteliğinde. Bahşiş alanlar içinse, acımasız bir ekonomide ayakta kalmanın toplumsal olarak kabul gören bir yolu.
Bu yıl, Kahire’de yaşayan 55 yaşındaki bilgisayar teknisyeni Amr Ahmed, tıklım tıklım dolu bir tıp merkezine gittiğinde doktoru görebilmek için saatlerce bekleyeceğini anlamış.
Resepsiyonistin samimi tavrından, “yardımcı olabileceğini” sezen Ahmed, ona 50 lira (yaklaşık 1 dolar) uzatarak randevusunu öne aldırmış. “Birkaç yıl önce olsaydı, sadece 5 lira verirdim” diyor:
“Bazen az verdiğinde utanıyorsun çünkü ne kadar değersiz olduğunu biliyorsun. İnsanlara para verirken, onların gerçekten memnun olacağı bir şey vermek istiyorsun.”
© 2025 The New York Times Company
Kaynak: Gazete Oksijen