Raymond Zhong / The New York Times
Birleşmiş Milletler tarafından bir araya getirilen bir grup araştırmacının oluşturduğu Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin yeni raporu, ülkelerin Dünya'daki çoğu insanın yaşam süresi zarfında küresel ısınmanın tehlikeli seviyelere çıkmasını önlemek için yeterince çaba göstermediğini söyledi. Buna göre yıkımı sınırlamak kolay olmayacak ancak ülkeler derhal harekete geçerse bu imkansız da değil. Panel her altı ila sekiz yılda bir iklim bilimine kapsamlı bir genel bakış sunarak elde ettiği bulguları üç farklı raporda sunuyor.
İlk rapor küresel ısınmayı neyin tetiklediği hakkındaydı ve geçen ağustos ayında yayınlandı. Şubat ayında yayınlanan ikinci rapor iklim değişikliğinin dünyamız üzerindeki etkileri ve bunlara uyum sağlama yeteneğimiz üzerinde duruyordu. Son rapor ise emisyonları nasıl azaltabileceğimiz ve daha fazla ısınmayı nasıl sınırlayabileceğimiz hakkında.
Hızlı harekete geçmezsek, başımız belaya girecek
Rapor, ulusların sera gazı emisyonlarını azaltma konusundaki mevcut taahhütlerinin, önümüzdeki on yıllarda küresel ısınmanın 1,5 °C aşmasını büyük olasılıkla engellemeyeceğini açıkça belirtiyor. Dahası, bu tahmin ülkelerin sözünde duracağı varsayımına dayanıyor. Eğer taahhütlerini uygulamazlarsa, daha da fazla ısınma olacak. Birçok hükümet, ortalama küresel sıcaklığın sanayi öncesi seviyelere kıyasla 1,5 °C derece artmasını önleme hedefini kabul etti.
1.5 °C mütevazi duyuluyor. Ancak bu sayı daha ölümcül fırtınalar, daha yoğun ısı dalgaları, yükselen deniz seviyeleri ve ekinlerin riske girmesi de dahil olmak üzere, sera gazlarının gezegenin yüzeyinde daha fazla ısı tutmasıyla meydana gelen bir dizi kapsamlı değişiklik ile aramızda duran şey. Dünya 19. yüzyıldan beri ortalama 1,1 °C ısındı.
Emisyonlar ekonomik büyüme ve gelire bağlı
Rapor dünyanın, şimdiye kadar küresel iktisadi faaliyette süregelen büyümeyi dengelemek için yeterince hızlı bir şekilde enerji verimli hale gelmediğini belirtiyor. 2010'larda fabrikalardan, şehirlerden, binalardan, çiftliklerden ve araçlardan kaynaklanan karbondioksit emisyonları; santrallerin kömürden doğal gaza geçmesinin, rüzgar ve güneş gibi daha yenilenebilir kaynakların kullanılmasının faydalarından daha ağır bastı.
Genel olarak gezegeni ısıtanlar en zengin insanlar ve en zengin milletler. Rapora göre dünya çapında, hanelerin en zengin yüzde 10'u tüm sera gazı emisyonlarının üçte bir ila neredeyse yarısından sorumlu. Hanelerin en yoksul yüzde 50'si ise emisyonların yaklaşık yüzde 15'inden sorumlu.
Temiz enerjinin fiyatı daha makul hale geldi
Rapora göre güneş ve rüzgar enerjisi ile elektrikli araç pillerinin fiyatları 2010'dan bu yana önemli ölçüde düştü. Sonuç olarak, bazı durumlarda son derece kirletici enerji sistemlerini sürdürmek temiz kaynaklara geçmekten “daha pahalı” dahi olabilir. Güneş ve rüzgar, 2020'de dünya elektriğinin neredeyse yüzde 10'unu sağladı. Kısmen yeşil enerjinin daha fazla kullanılması nedeniyle dünya çapındaki ortalama emisyonlar, 2010'larda 2000'lere kıyasla çok daha yavaş yükseldi.
Bilim adamları bunun bu kadar hızlı olacağından emin değildi. Aynı panel 2011’deki yenilenebilir kaynaklarla ilgili raporunda teknolojik ilerlemelerin muhtemelen yeşil enerjiyi daha ucuza getireceğini ancak bunun ölçeğini tahmin etmenin zor olduğunu belirtmişti.
Kolay veya ucuz olmayacak
Rapora göre eğer dünya küresel ısınmayı 1,5 veya 2 °C derece ile sınırlamak istiyorsa, şu anda iklim değişikliğini hafifletmek için harcadığından üç ila altı kat daha fazla yatırım yapması gerekiyor. Özellikle bu on yılın her senesinde trilyonlarca dolar yatırıma ihtiyaç duyan yoksul ülkeler, bu meblağlardaki paralara sahip değil. Raporda, ülkeler fosil yakıtları bıraktıkça bazı ekonomik bozulmaların kaçınılmaz olduğu vurgulanıyor. Kaynaklar yanmadan toprakta kalacak, madenler ve enerji santralleri ise mali açıdan mümkün olmayacak. Rapora göre ekonomik etki trilyonlarca dolar olabilir. Buna rağmen yalnızca planlı ve mevcut fosil yakıt altyapısını çalışır durumda bırakmak, ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmayı imkansız hale getirecek karbondioksitin atmosfere pompalanması anlamına geliyor.
Başka adımlar var
Rapor daha çok enerji verimli binalar, daha fazla geri dönüşüm ve uzaktan sanal hale gelen daha fazla beyaz yakalı iş de dahil olmak üzere, toplumlarda emisyonları azaltabilecek bir dizi farklı değişikliği inceliyor. Raporda bu değişikliklerin illa ki ekonomiye zarar veren adımlar olması gerekmediği vurgulandı. Rapora katkıda bulunan Bangkok'taki Asya Teknoloji Enstitüsü'nden ekonomist Joyashree Roy, daha iyi toplu taşıma ve daha yürünebilir kentsel alanlar gibi bazı adımların hava kirliliği ile genel refah için faydaları olduğunu söyledi. Roy “İnsanlar daha sağlıklı ve daha yeşil şehirler talep ediyor” dedi.
Daha fazla ağaç dikmek şimdilik tek çözüm
Raporda, tasarruf edilen bir ton karbondioksit başına 100 doların daha azına mal olacak önlemlerin, küresel emisyonları 2030 yılına kadar 2019 seviyesinin yaklaşık yarısına düşürebileceği vurgulandı. Enerji santrallerindeki bacalardan yayılan gazlardan karbondioksit yakalamak gibi diğer adımlar daha pahalı olmaya devam ediyor. Dünyanın halihazırda atmosferde bulunan karbondioksiti de ortadan kaldırması gerekiyor. Raporda, daha fazla ağaç dikmenin bunun için şimdilik geniş çaptaki tek çözüm olduğu söyleniyor.
Teknolojinin önemi
Atmosferik karbonu çıkarma amacıyla kimyasallar kullanmak veya küçük deniz bitkilerindeki fotosentezi artırmak için okyanuslara besin eklemek gibi diğer yöntemler hala erken geliştirme aşamasında. Japonya’nın Kyoto kentindeki Dünya için Yenilikçi Teknoloji Araştırma Enstitüsü mensubu ve raporun yazarlarından biri olan Joni Jupesta “Teknolojinin ne kadar yardımcı olabileceğini görmezden gelemeyiz. Her ülkenin çok fazla doğal kaynağı yok” diye konuştu.
© 2022 The New York Times Company