Ephrat Livni / New York Times
Her gün dünya genelinde 2 milyardan fazla fincan kahve içiyoruz ve bu talep hızla artmaya devam ediyor. Bu ihtiyacı karşılamak için giderek daha fazla orman, kahve tarımı uğruna yok ediliyor. Ancak ekolojik ve tarımsal bir ironi olarak, kahve yetiştirmek için ormanlar yok edildikçe, değişen yağış düzenleri nedeniyle kahvenin uzun vadeli geleceği de tehlikeye giriyor. Bu tespit, endüstriyi izleyen kar amacı gütmeyen Coffee Watch adlı kuruluşun yeni raporunda yer aldı.
Kuruluş, Çarşamba günü yayımlanan bulgularında, Brezilya’nın güneydoğusundaki kahve kuşağında meydana gelen ormansızlaşmayı haritalandırdı ve bu bölgelerdeki yağış değişimlerini ve mahsul kayıplarını karşılaştırdı. Sonuçta, şirketler yerel ormanları tarlalara dönüştürdükçe yağışların azaldığı, bunun da ürün kayıplarına, düşen verimlere ve nihayetinde tüketiciler için artan fiyatlara yol açtığı belirlendi.
Coffee Watch Direktörü Etelle Higonnet, “Kahveyi ekolojik olarak yıkıcı biçimde yetiştirmemiz, sonunda elimizdeki kahveyi kaybetmemize yol açacak” dedi. Higonnet, “Kahve için yapılan ormansızlaşma yağmurları öldürüyor, bu da kahveyi öldürüyor” ifadesini kullandı. Eğilim bu şekilde devam ederse, çiftçilerin daha fazla orman yok ederken daha az ürün elde edeceğini belirtti.
Rapor, kahve talebini karşılamak için ormanların yok edilmesinin, yağışları zayıflatacağını ve bunun da kahvede verimi 'öldüreceğini' vurguluyor. (Kahve üretimi, yağış düzenlerine son derece duyarlı ve kuraklığa dayanıklı değil)
Bu sonuçlar, geçen ay Nature Communications dergisinde yayımlanan Brezilyalı bilim insanlarının araştırmasıyla da örtüşüyor. O çalışma, Amazon Ormanı’ndaki ormansızlaşmanın bölgedeki yağışları yaklaşık yüzde 75 oranında azalttığını ortaya koymuştu.
Giderek artan veri setleri, ormansızlaşmanın yağış ve diğer yetişme koşullarını etkilediğini, bu etkinin geçmişte gelişmiş haritalama ve analiz araçları olmadan ölçülmesinin zor olduğunu gösteriyor.
Yeni araştırma, Brezilya ve diğer kahve üreticisi ülkelerin Avrupa Birliği ile yaşadığı hukuki çekişmenin ortasında geldi. AB, birlik içinde satılan kahvenin son yıllarda ormansızlaşmış arazilerde yetiştirilip yetiştirilmediğini belgelemeyi zorunlu kılacak bir yasa üzerinde ısrar ediyor.
Dünyanın en büyük kahve üreticisi Brezilya’nın iklimi, kahve yetiştirmeye eşsiz biçimde elverişli. Ancak rapora göre, bölgede kahve üretimini destekleyen istikrarlı yağış ve verimli toprak gibi koşullar, ormansızlaşma yüzünden bozulmuş durumda ve ağaç kesimleri halen sürüyor.
Coffee Watch’a göre, 2014’teki kuraklık bir dönüm noktasıydı; o tarihten itibaren yağış yetersizliği neredeyse her yıl tekrar eder hale geldi. Yağmurun yanlış zamanda yağması da kahveyi kurtaramıyor. Aynı anda, toprak da kuruyarak üretimi daha da zayıflatıyor.
Kuraklık beraberinde kahve fiyatlarında artışı getirdi
Geçen yıl Brezilya’daki şiddetli kuraklık, ciddi arz sıkıntılarına ve küresel kahve fiyatlarında keskin sıçramalara neden olmuştu. Bu, gelecekte yaşanacak daha büyük krizlerin habercisi olabilir. Brezilya hükümeti bazı bölgelerde ormansızlaşmayı azaltma yönünde ilerleme kaydetse de, yıllık yağış döngüleri tamamen çökerse çok daha ağır bir fiyat krizi kapıda. Coffee Watch, 2050 yılına kadar Brezilya’nın kahve kuşağının büyük kısmında aşırı fiyat dalgalanmalarının “yeni normal” haline gelebileceğini öngörüyor.
Bununla birlikte, tarım alanı açmak için yapılan ormansızlaşma yalnızca Brezilya’ya özgü değil; kahve üretimi de en büyük suçlu sayılmıyor. Ülkedeki orman kayıplarının büyük kısmı sığır yetiştiriciliği ve soya tarımından kaynaklanıyor.
Ormanlar karbonu emiyor ve küresel iklimi dengeliyor; ancak kahve gibi yüksek talep gören ürünler, dünya genelinde ormansızlaşmayı körüklüyor. 2023’te Avrupa Birliği, sığır eti, odun, kakao, soya, palm yağı, kahve ve kauçuk gibi sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin, ürünlerinin yeni ormansızlaşmış alanlardan gelmediğini kanıtlamasını zorunlu kılan bir yasa kabul etti.
Avrupa pazarına erişimini sürdürmek isteyen başlıca üretici ülkelerden Vietnam ve Etiyopya gibi ülkelerdeki çiftçiler, ürünlerinin kaynağını belgeleyen coğrafi konum verilerini sunmaya hazırlanıyor.
Brezilya ise bu yasaya karşı çıkıyor. Ülke geçen yıl Avrupa Komisyonu’na gönderdiği bir mektupta, söz konusu düzenlemeyi “ulusal yasaları hiçe sayan, tek taraflı ve cezalandırıcı bir araç” olarak nitelendirdi. Bu yasanın egemenlik ilkeleriyle çeliştiğini, orman kaynaklarına sahip ülkeleri ayrımcılığa uğrattığını ve üretim ile ihracat maliyetlerini artırdığını savundu.
Bunun yerine Brezilya, ormansızlaşmanın ekonomik nedenlerini değiştirmeyi ve ormanları koruyan gelişmekte olan ülkelere ödeme yapılmasını öngören bir fon kurulmasını önerdi. Gelecek ay ülke, Birleşmiş Milletler iklim konferansına ev sahipliği yapacak ve değişen siyasi dengeler arasında uzun vadeli çevre vizyonunu ileri taşımaya çalışacak.
Avrupa Komisyonu geçen ay, sistemin teknik olarak henüz hazır olmadığını belirterek yasanın yürürlüğe girmesinin ertelenmesini önermişti. Ancak Salı günü Komisyon, tam bir erteleme yerine kademeli uygulama kararı aldı. Buna göre, büyük ve küçük şirketler için kurallar farklı zamanlarda yürürlüğe girecek. Komisyon, bu önerinin Avrupa Parlamentosu’nun onayını beklediğini bildirdi.
© 2025 The New York Times Company