Patrick Kingsley, Euan Ward, Isabel Kershner / The New York Times
New York Times'a konuşan yetkililer, Cumartesi günü Lübnan'dan atılan bir roketin İsrail kontrolündeki bir kasabada çoğu çocuk en az 12 kişinin ölümüne neden olmasının ardından Batılı diplomatların Pazar günü İsrail-Lübnan sınırında çatışmaların artmasını önlemek için çabaladığını söyledi. Roket, İsrail'in Pazar günü erken saatlerde Lübnan'a saldırılarla misilleme yapmasına yol açtı.
İsrail'in ilk tepkisi büyük bir tırmanışı engellemiş gibi görünse de, roket fırlatılmasının yarattığı etkinin topyekûn bir savaşa yol açmasından endişe ediliyor. Daha sert bir karşılık vermesi için ülke içinde baskı gören İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD gezisinden erken döndükten sonra Pazar günü üst düzey bakanlar ve güvenlik yetkilileriyle bir araya gelerek atılacak adımları görüştü.
İsrail ve ABD saldırıdan Hizbullah'ı sorumlu tutuyor
İsrail, Cumartesi günü Dürzî Arap kasabası Mecdel Şems'e düzenlenen ölümcül roket saldırısından, Hamas'la dayanışma içinde İsrail'e saldıran İran destekli Lübnanlı grup Hizbullah'ı sorumlu tuttu. Hizbullah saldırının sorumlusu olduğunu reddetti.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken Pazar günü Tokyo'da düzenlediği basın toplantısında roketin Hizbullah tarafından atıldığına dair her türlü göstergenin bulunduğunu söyledi.
Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Bou Habib'e göre ABD'li diplomatlar Pazar günü çatışmaları kontrol altına almak için çalışıyorlardı ve Lübnan hükümetinden Hizbullah'a İsrail'in yeni bir tepkisi karşısında itidal göstermesi mesajını iletmesini istediler.
Bou Habib The New York Times ile yaptığı görüşmede “Hizbullah'ı İsraillilerin bir sonraki hamlesine misilleme yapmaktan alıkoymaya çalışıyoruz” dedi. Ancak bunu ABD'li yetkililerle teyit etmek şimdilik mümkün olmadı.
Yoğun diplomasi trafiği
Konunun hassasiyeti nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen Batılı bir yetkiliye göre Fransız yetkililer de İsrail ve Hizbullah arasında diplomasi çalışmalarına ağrılık verdi. Fransa'nın Lübnan'da Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir süre Fransız himayesi altında kalması nedeniyle hala bir etkisi var.
Arka kanal diplomasisi hem İsrail hem de İran'dan gelen tehditlerin ortasında gerçekleşti. İran Dışişleri Bakanlığı İsrail'i gerilimi tırmandırmanın öngörülemeyen sonuçları olabileceği konusunda uyarırken, İsrail Eğitim Bakanı Yoav Kisch “topyekûn bir savaşa girmek anlamına gelse bile” güçlü bir karşılık verilmesi çağrısında bulundu.
İsrail ordusu gece boyunca gerçekleştirdiği saldırılarda Lübnan'da geçmişte sık sık vurduğu, çoğunlukla İsrail sınırına yakın ya da güneydeki Sur limanını çevreleyen yerleri hedef aldığını açıkladı. İsrail-Lübnan sınırının yaklaşık 60 mil kuzeyinde yer alan Bekaa Vadisi'nde de bir saldırı düzenlendiğini bildiren ordu, burayı Şubat ayından bu yana daha seyrek vuruyor.
Lübnan devlet haber ajansı, gece yarısından kısa bir süre sonra başlayan ve sabaha kadar süren İsrail saldırıları sonucunda bölgede bazı ölümlerin olduğunu ve büyük hasar meydana geldiğini paylaştı. Yaralıların sivil mi yoksa Hizbullah mensubu mu olup olmadığı netlik kazanmadı.
İsrail'e yapılan en ölümcül saldırılardan oldu
Cumartesi günü bir futbol sahasındaki çocukları vuran roket saldırısı, İsrail ve Hizbullah'ın Ekim ayında karşılıklı füze ve roket atışlarına başlamasından bu yana İsrail kontrolündeki topraklara yapılan en ölümcül saldırı oldu.
Bazı İsrailliler Netanyahu'nun benzer saldırıları caydırmak için Güney Lübnan'a geniş çaplı bir kara harekâtına izin vermesini istiyor. Ancak diğerleri böyle bir hamlenin Hizbullah'ın çok daha yıkıcı bir karşılık vermesine yol açacağından korkuyor.
İsrail ordusu da yeni bir savaşa karşı tedirgin
İsrailli komutanlar da Gazze Şeridi'ndeki savaş devam ederken ikinci bir büyük savaş başlatmaktan çekiniyor. Hamas ve Hizbullah'la dokuz ay süren savaşın ardından İsrail'in mühimmat stoklarının azalması, Lübnan'da ne kadar yoğun bir savaşa girebileceği konusunda soru işaretleri yaratıyor.
İsrailli yetkililer şimdilik Hizbullah'la çatışmanın diplomatik yollardan çözümüne açık olduklarını söylüyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Oren Marmorstein Pazar günü yaptığı açıklamada, 2006 yılında alınan ve Lübnan'ın güneyinde askerden arındırılmış bir bölge oluşturulmasını öngören Birleşmiş Milletler kararının uygulanmasıyla geniş çaplı bir savaşın hala önlenebileceğini söyledi.
Yine de Pazar sabahı İsrail'in daha büyük bir karşılık verebileceği yönünde güçlü beklentiler vardı. Analistler bunun İsrail ile Hizbullah liderliğindeki milisler arasında daha büyük bir çatışmaya dönüştürebileceğinden endişe ediyor.
Yüz binler yerlerinden edildi
Lübnan'da yaklaşık 100 bin, İsrail'de ise 60 bin kişi yerinden edildi ve her iki ülkede de çok sayıda okul ve sağlık merkezi kapatıldı.
Lübnan'da çoğu Hizbullah mensubu olmak üzere 460'tan fazla kişi öldürüldü. Birleşmiş Milletler ve Lübnan Sağlık Bakanlığı'na göre aralarında 12 çocuk ve 21 sağlık çalışanının da bulunduğu 100'den fazla kişi sivildi. İsrail hükümetine göre çatışmalarda 22 İsrail askeri ve 24 sivil öldü.
Ancak Gazze'dekinin aksine her iki taraf da büyük can kaybına yol açacak saldırılardan büyük ölçüde kaçındı ki bu da karşı tarafın ezici bir güçle karşılık vermesine yol açabilirdi. Cumartesi gecesi dökülen kanın boyutu, Ekim ayından bu yana bu hesaba yönelik en güçlü sınavlardan birini verdi.
Hizbullah çok ağır bir bedel ödeyecek
Netanyahu'nun ofisinden gece saatlerinde yapılan açıklamada “Hizbullah şimdiye kadar ödemediği ağır bir bedel ödeyecek” denildi.
BM Lübnan özel koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert ve Lübnan'daki BM barış gücü şefi Korgeneral Aroldo Lázaro tarafından yapılan ortak açıklamaya göre, BM yetkilileri İsrail ve Hizbullah'a “azami itidal” çağrısında bulunarak “bunun tüm bölgeyi inanılması güç bir felakete sürükleyecek daha büyük bir yangını ateşleyebileceği” uyarısında bulundu.
©️ 2024 The New York Times Company