13 Temmuz 2025, Pazar
Haber Giriş: 21.06.2025 12:25 | Son Güncelleme: 22.06.2025 07:01

New York Times analizi: Trump askeri hazırlık için zaman kazanmayı mı çalışıyor?

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail saldırısı altındaki İran'a 2 hafta süre vermiş ve 'koşulsuz şartsız teslimiyet' istemişti. New York Times, İran'la iki haftada bir anlaşmaya varılmasının mümkün olup olmadığını inceledi
New York Times analizi: Trump askeri hazırlık için zaman kazanmayı mı çalışıyor?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

David E. Sanger / The New York Times

İran’la müzakere etmiş diplomatlara sorarsanız, çoğu benzer bir ifadeyle yanıt verir: "Kendinizi hazırlayın, bu iş uzun sürer"

Obama döneminde İran’ın nükleer programını neredeyse tamamen durduran anlaşmanın oluşturulması yaklaşık iki yıl sürmüştü. Başkan Donald Trump’ın ilk döneminde bu anlaşmayı feshetmesinin ardından, Biden yönetiminin benzer bir anlaşmayı yeniden tesis etmesi 15 ay aldı — fakat bu noktada İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, son aşamaya gelmiş taslağı veto etti. Peki şimdi Trump, İran’ın ana uranyum zenginleştirme tesisine saldırı seçeneği yerine “son dakika diplomasisini” öne sürerken, kendine tanıdığı iki haftalık sürede neyi başarmayı umuyor olabilir?

Bu tür müzakereleri yakından bilenler, çok da fazla bir şey beklememek gerektiği konusunda uyarıyor. Ancak bu kez ortam oldukça farklı.

ABD istihbarat yetkililerine göre, İran’da tüm dış politika kararlarında son söz sahibi olan Hamaney şu anda büyük ihtimalle gizlenmiş durumda.

İran Dışişleri Bakanı ve baş müzakerecisi Abbas Arakçi, on yıl önce ABD ile varılan anlaşmaya benzer şekilde İran’ın nükleer faaliyetlerine sınırlamalar getirmeye açık olduğunu belirtiyor. Ancak Cuma günü, Cenevre’deki Avrupalı mevkidaşlarına, İsrail İran’daki askeri üsleri ve nükleer tesisleri bombalayıp Devrim Muhafızları subaylarını ve nükleer bilim insanlarını hedef alarak öldürmeye devam ettiği sürece, İran’ın hiçbir müzakereye yanaşmayacağını söyledi.

Trump ise Cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada, diplomasinin daha çok "zorlama" kısmıyla ilgilendiğini açıkça ifade etti. İran’ın çok az zamanı kaldığını söyleyen Trump, “Onlara belli bir süre veriyorum ve bu sürenin maksimum iki hafta olduğunu düşünüyorum” dedi.

Avrupa’daki görüşmelerin durumu yalnızca yavaşlatacağını belirten Trump, “İran Avrupa ile konuşmak istemiyor” dedi. “Bizimle konuşmak istiyorlar. Avrupa yardım edemez.”

Trump gerçekten diplomasiye mi şans veriyor, yoksa yalnızca bir askeri operasyonun hazırlıkları ve sonrası için zaman mı kazanmaya çalışıyor, henüz net değil.

Ancak şu ana kadar İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ABD Başkanı’nın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff arasında gerçekleşen temasların bir görüşmeye, hele ki Trump’ı memnun edecek bir anlaşmaya yol açabileceğine dair kamuya açık hiçbir kanıt bulunmuyor. Üstelik böyle bir anlaşma olsa bile, bunun İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini yok etme kararlılığını durdurmaya yetip yetmeyeceği de belirsiz.

Arakçi, İran’ın nükleer tesislerinin her ayrıntısını bilen ve 2015 nükleer anlaşmasını müzakere eden kilit isimlerden biri. Ancak ABD’li yetkililer, onun bugün Ayetullah Hamaney üzerindeki etkisinin ne kadar olduğunu hâlâ bilmiyor.

Witkoff ise tam tersine: İran’ın nükleer programına dair başlangıçta neredeyse hiçbir bilgiye sahip değildi. Son aylarda nükleer zenginleştirme süreci ve İran’la müzakere geçmişi hakkında hızlandırılmış bir öğrenme sürecine girdi. Ancak Trump’la New York emlak piyasasından bu yana süregelen yakın ilişkisi sayesinde, hangi anlaşmanın “kabul edilebilir” sayılacağı üzerinde ciddi etkiye sahip.

Eğer bu iki isim, 2,5 aydır süren müzakerelerde ulaşılamayan türde bir uzlaşmaya varabilirse bile, bu planı ülkelerine kabul ettirmeleri gerekecek.

Diplomatik bir çıkış yolu hala mümkün mü?

Eski ABD Dışişleri yetkilisi ve Başkan George H.W. Bush döneminde İran politikalarını yöneten Richard Haass’a göre, bu olağan bir dönem değil. Haass, “İran üzerindeki baskı, kaybettikleri için, hiç olmadığı kadar yoğun. Aynı şekilde, eğer İran’ın zaman kazanmaya çalıştığı izlenimi oluşursa Trump üzerindeki baskı da askeri güç kullanması yönünde çok büyük olacaktır” diyor.

Başarı, Trump’ın ne talep ettiğine bağlı olabilir: Sürekli dile getirdiği 'kayıtsız şartsız teslimiyet' mi, yoksa İran’a nükleer yakıt üretme hakkını tamamen reddetmeden, zenginleştirmeyi sınırlayan daha dar kapsamlı, yüz kurtarıcı bir uzlaşma mı?

2015 anlaşmasının müzakerelerine katılan ve Biden döneminde bu anlaşmayı yeniden canlandırmaya çalışan ancak başarısız olan Robert Malley, “Kayıtsız şartsız teslimiyet için iki hafta yeterli olabilir. Hatta bir gün bile yeter” diyor. Ancak ardından şu uyarıyı ekliyor: “Bu, Trump’ın istediği olabilir ama neredeyse kesinlikle elde edeceği şey bu değil. İran İslam Cumhuriyeti’nin gözünde bu, intihar etmekle vurulma riskini almak arasında tercih yapmaya zorlanmak gibi. Tarih, onların risk almayı tercih ettiğini gösteriyor”

Malley, diplomatik bir çıkış yolunun hâlâ mümkün olabileceğini de belirtiyor: İran’ın uranyum zenginleştirmeyi ‘gönüllü’ ve ‘geçici’ olarak durdurmayı kabul etmesi. “Zaten şu an zenginleştirme kapasitesi önceki gücünün gölgesinden ibaret” diyen Malley, bu adımın “ABD ile İran arasında müzakere alanı yaratabileceğini ve savaşın önünü alabileceğini” söylüyor.

Ancak bu tür yaratıcı diplomasi, füze yağmuru altında değil; haftalar ya da aylar süren süreçlerde, Viyana gibi tarafsız kentlerde yazılıp çizilerek, sonrasında da Tahran ve Washington’un onayına sunulurdu. Bugünse bu tür bir sürece zaman yok.

Cuma günü Cenevre’deki görüşmelerin ardından açıklama yapan Arakçi, böyle bir sürece başlamak konusunda pek istekli görünmedi — tıpkı Trump’ın da müzakereyle ilgileniyor gibi görünmemesi gibi.

Arakçi, NBC’den Andrea Mitchell’a yaptığı açıklamada, Witkoff ile yürütülen görüşmelerin gerçekte İsrail’in savaş hazırlıklarını gizlemek amacıyla ABD tarafından sahnelenmiş bir “gölge oyun” olabileceğini öne sürdü.

“Belki de kafalarında bu plan vardı ve sadece bunu örtbas edecek bir müzakereye ihtiyaç duyuyorlardı,” dedi. “Onlara artık nasıl güvenebiliriz bilmiyoruz. Yaptıkları şey, diplomasinin ihanete uğratılmasıdır.”

Arakçi, İran’ın nükleer yakıt üretimini tamamen durdurmasının asla mümkün olmadığını da vurguladı:
“Sıfır zenginleştirme imkânsız” dedi. “Bu, kendi bilim insanlarımızın bir başarısıdır. Bu bir ulusal onur meselesidir”

© 2025 The New York Times Company 

Kaynak: Gazete Oksijen