Vivian Nereim / New York Times
Husilerin İsrail'e karşı eylemlerinin büyük ölçüde artması, İran destekli grubun pazertesi günü Noveç gemisini seyir füzesiyle vurmasıyla sonuçlandı. Bu saldırı Husilerin haftalarca süren tehditlerinden sonra gerçekleştirdiği ilk başarılı saldırılardan biri. Ancak herhangi bir can kaybı bildirilmedi. Husiler İsrail’in güneyine de füze ve insansız hava aracı ile saldırı girişiminde bulundu ancak girişimler engellendi. Geçen ay ise ticari bir gemi kaçırdılar.
"Yaptıkları bize itibar kazandırdı"
Orta Doğu’nun genelindeki (Gazze Şeridi’ndeki sivillerin İsrail ve ABD’ye öfke duyduğu yerde) insanlar, Husileri İsrail’e karşı sert sözlerle meydan okumaya istekli olan güçlerden biri olarak görüyor. Husiler tarafından kontrol edilen Yemen'in başkenti Sana'da tıbbi malzeme şirketinde çalışan Khalid Nujaim, "Yaptıkları bize itibar kazandırdı, çünkü bunu herkesin boş boş izlediği bir dönemde yaptılar" dedi.
Bir zamanlar küçük bir grup olan Husiler, 2014'te Sana'ya gerçekleştirdikleri saldırının ardından Kuzey Yemen’in çoğunu ele geçirdiler. Bu süreçte askeri yeteneklerini kademeli olarak artırdılar ve yıllarca onları bozguna uğratmaya çalışan Suudi liderliğindeki koalisyona karşı savaşı etkili bir şekilde kazandılar.Günümüzde Yemen’deki iç savaşın yoğun çatışmaları büyük ölçüde sona erdiği için Husiler giderek daha fazla fiili hükümet görevi üstleniyor. Husiler son saldırılarını 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısına yanıt olarak İsrail’in Gazze’ye başlattığı bombardırmanın altında kalan 2.2 milyon Filistinliyle dayanışma kampanyası olarak niteledi.
Bölgesel güçten küresel güce
Tel Aviv Üniversitesi’nde kıdemli araştırma görevlisi olan Yoel Guzansky, bu kampanyanın Husileri yerel ve bölgesel bir güçten küresel etkiye sahip bir güce dönüştürdüğünü söyledi. Eskiden İsrail yetkilisi olan Guzansky “Günün sonunda asıl istedikleri Yemen’de daha fazla çıkar sağlamak. Belki de bunu küresel bir sorun haline gelerek yapmak istiyorlar” dedi.
Özellikle şu anda, Husiler Suudi Arabistan'la Kuzey Yemen üzerindeki güçlerini potansiyel olarak tanıyacak bir barış anlaşmasının eşiğindeyken, Gazze'deki savaş sayesinde bölgede yasal hale gelme fırsatı yakaladılar. Londra merkezli araştırma grubu Chatham House'un Orta Doğu ve Kuzey Afrika programında Yemenli araştırma görevlisi olan Farea al-Muslimi “Şu anda bölgede bulunan herkes Yemenlileri Husilerle karıştırıyor ve Husiler için bu olabilecek en iyi şey” dedi.
Kızıldeniz uyarısı yayınladılar
Husiler yaptıkları saldırıları duyururken, uluslararası alanda tanınan bir hükümetin ve ülkenin güneyinde yerleşik diğer silahlı grupların varlığını bir kenara bırakarak kendilerini “Yemen Silahlı Kuvvetleri” olarak tanımlıyor. Husilerin üst düzey üyelerinden Muhammed Ali el-Husi, salı günü sosyal medyada yaptığı açıklamada Kızıldeniz'de seyahat etmenin risklerini özetleyen bir uyarı yayınladı. El-Husi, Kızıldeniz'de seyahat edecek gemilere "Filistin'deki işgal altındaki limanlara" gitmemelerini ve Yemen donanmasının emirlerine yanıt vermeye hazır olmalarını söyledi.
"Arap ülkelerindeki halkın çok derin bir yansıması"
Uluslararası Kriz Grubu'nun kıdemli Yemen analisti Ahmed Nagi, bugünlerde bölgede nereye giderse gitsin, insanların onun Yemenli olduğunu öğrenince heyecanlanıp Husilerin ne kadar cesur oldukları hakkında konuşmaya başladıklarını söylüyor. Nagi, “Bu durum şu anda Arap ülkelerindeki halkın çok derin bir yansımasıdır" dedi. Nagi insanların giderek devlet kişilerine güvenemeyecekleri ve Husiler gibi devlet dışı kişilerin Batı’ya meydan okumak için tek umutları olduğu düşüncesine kapılacakları endişesini dile getirdi.
Filistin davasına destek ve İsrail'e karşı düşmanlık uzun zamandır Husi hareketinin temel direği oldu. Grubun sloganında "Amerika'ya ölüm, İsrail'e ölüm" yer alıyor. Nagi, Husilerin kendilerini açıklama biçimlerinin bir kısmının sadece Batı’nın paralı askerleri olarak gördükleri Amerikan destekli Arap liderlere karşı olduklarını belirtti.
İsrail hükümet sözcüsü Eylon Levy, salı günü yaptığı basın toplantısında Husileri İran’ın kötü karakterli vekilleri olarak tanımladı. Husilerin saldırılarını ise sadece İsrail'e değil, aynı zamanda uluslararası barış ve güvenliğe de açık bir tehdit olarak nitelendirdi.
© 2023 The New York Times Company