19 Haziran 2025, Perşembe
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 04.06.2025 13:59 | Son Güncelleme: 04.06.2025 14:11
Makaleyi sesli dinle • 0:00

New York Times yazdı: ABD ve Çin'in ticaret savaşında yeni dönem

Washington ve Pekin gümrük tarifeleri konusunda mücadele etmek yerine potansiyel olarak çok daha zararlı bir stratejiye yöneldi: küresel tedarik zincirleri üzerindeki kontrollerini arttırmak. New York Times, ABD-Çin arasındaki ticaret savaşındaki son gelişmeleri yazdı
(Lindsey Wasson/The New York Times)
(Lindsey Wasson/The New York Times)
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Ana Swanson / New York Times

ABD ile Çin arasındaki ticaret çatışması, iki ülkenin kritik teknolojilerin paylaşımını kısıtlamasıyla birlikte hızla küresel tedarik zincirlerini hedef alan bir mücadeleye dönüşüyor. Bu durum, çok sayıda sektör için kalıcı sonuçlar doğurabilir.

ABD, geçen hafta Çin'e yönelik bazı jet motorları ve yarı iletkenlerde kullanılan bileşen ve yazılım satışlarını askıya aldı. Bu karar, Pekin’in, imalat sanayisinin büyük kısmında kullanılan minerallerin ihracatına getirdiği kısıtlamalara bir yanıt olarak alındı. Son günlerde her iki ülke de karşı tarafı iyi niyetle hareket etmemekle suçladı.

Taraflar arasındaki bu tedarik zinciri savaşı, birbirlerinin ithalatına uyguladıkları tarifelere ek olarak geldi. Şirketler, hem ABD’den hem de Çin’den tedarik ettikleri bileşenler olmadan ürün üretemeyeceklerini belirterek endişelerini dile getiriyor. Washington’daki yetkililer ise Çin’in ABD’yi ilaç ve deniz taşımacılığı gibi diğer kritik alanlarda da sıkıştırabileceğinden kaygı duyuyor.

Risk danışmanlığı firması Garnaut Global’de yönetici olan eski Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı Liza Tobin, “Yıllardır hakkında spekülasyon yaptığımız tedarik zinciri savaşları artık yaşanıyor" dedi.

Uçak problemi

Son haftalarda uçak endüstrisi hem bir silah hem de bir mağdur olarak öne çıkıyor.

Uçakları çalıştıran jet motoru teknolojisi ve bunları kontrol eden navigasyon sistemleri büyük ölçüde ABD’den, General Electric gibi şirketlerden geliyor. Çin’in Boeing’e rakip olacak bir uçak üretme çabası da General Electric Havacılık’tan motor teknolojisi temin etmesine bağlı.

Ancak bir jet motoru Çin olmadan da üretilemiyor. Çin’de işlenen mineraller, motorun yüksek sıcaklıklarda sorunsuz çalışmasını sağlayan özel kaplamalar ve bileşenler gibi kritik parçalarda kullanılıyor.

Pekin, bu nadir toprak elementlerinin ihracatını, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin mallarına yüksek gümrük tarifeleri uygulamaya başlamasının ardından nisan ayında kısıtladı.

Bu hamle, ABD’de savunma sanayisinin de dahil olduğu ileri imalat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına yol açtı. Mayıs ayında, Ford Motor, tedarikçilerinden biri gerekli mıknatısları temin edemediği için Chicago’daki bir fabrikasını geçici olarak kapattı.

ABD ise buna teknoloji kısıtlamalarıyla yanıt verdi. Geçen hafta, ABD’li yetkililer, Amerikan şirketlerinin Çin’e uçak teknolojisi ile biyoteknoloji ve yarı iletkenlerle ilgili bazı ürünleri gönderme iznini askıya aldı.

Nadir toprak elementleri

Aynı zamanda, Savunma ve İçişleri Bakanlıkları ile Ulusal Güvenlik Konseyi, nadir toprak elementlerinin yurtiçi tedarikini artırmak için yeni maden ve işleme tesislerine devlet desteği verilmesini değerlendirmeye başladı.

Tedarik zinciri savaşı yıllardır şekilleniyor. Her iki ülke de stratejik mallarda birbirine bağımlı olmamak için tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışıyor.

Trump’ın ilk döneminde Çin’e uyguladığı tarifeler sonrasında birçok Amerikan şirketi, Vietnam ve Meksika gibi Çin dışındaki ülkelerde fabrika kurdu. Çin lideri Şi Cinping ise ülkesini yabancı enerji ve teknolojiye bağımlı olmaktan kurtarmak için yarı iletken, güneş paneli ve elektrikli araç fabrikalarına büyük yatırımlar yaptı.

Buna rağmen iki ekonomi hâlâ derinden entegre. Her yıl yüz milyarlarca dolarlık ticaret Pasifik’i geçerken, iki ülkenin de karşılıklı bağımlılığı azaltma çabası pahalı ve sancılı olacak.

Örneğin ABD, 2022’den bu yana Çin’in askeri kapasitesini artırmak için ihtiyaç duyduğu yapay zekâ ve ileri bilgisayar teknolojilerine erişimini kısıtlamak amacıyla gelişmiş yarı iletkenlere yönelik küresel bir kontrol sistemi kurdu. Ancak bu düzenlemeler, Çin’i önemli bir gelir kaynağı olarak gören endüstri tarafından sert şekilde eleştirildi.

ABD, bu ihracat kontrollerini dünya genelinde genişletti; Amerikan parçaları, teknolojisi veya yazılımı kullanan yabancı şirketlerin bile Çin’e ürün satmasını yasakladı. Bazı hükümetler bu kurallara tepki gösterse de çoğu uymayı kabul etti.

Bu sistem, ABD’nin küresel tek güç olma iddiasına dayanıyor. Ancak Çin için nadir toprak elementleri, Amerikan hâkimiyetine meydan okuma aracı oldu.

Pekin, nadir toprak elementlerinin ve onlardan yapılan mıknatısların küresel şirketlere satışını denetlemek ve onaylamak için bir lisans sistemi kurdu. Nisan ayında Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri %145’e çıkarmasının ardından, Pekin nadir toprak ihracatını hedef aldı ve birçok sevkiyatı askıya aldı.

Mayıs ayında ABD ve Çinli yetkililer, ticaret gerilimini azaltmak amacıyla Cenevre’de bir toplantı düzenledi. Trump yönetimi, Çin’den gelen ithalatın keskin düşüşü nedeniyle yıl sonunda rafların boş kalabileceği uyarıları ve borsa ile tahvil piyasalarındaki dalgalanmalar nedeniyle anlaşma arayışına girdi. Ancak ABD’ye en fazla baskıyı Çin’in nadir toprak kısıtlamaları uyguladığı görüldü.

Cenevre’deki görüşmelerde taraflar tarifelerin düşürülmesi konusunda uzlaştı. Ortak açıklamaya göre, Çin “Nisan ayından bu yana ABD’ye karşı aldığı tarife dışı tedbirleri askıya alacağını veya kaldıracağını” taahhüt etti.

Ancak ABD’li yetkililer, Çin’in sevkiyatlarının eski seviyelere dönmediğini söylüyor. ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer, CNBC’ye verdiği röportajda Çin’in “yükümlülüklerini ağırdan aldığını” ve “bazı kritik minerallerin akışının henüz gerçekleşmediğini” belirtti.

Trump ise daha açık konuştu. Truth Social’da yaptığı paylaşımda Çin’in ABD ile yapılan anlaşmayı tamamen ihlal ettiğini yadı ve nazik olmanın bir işe yaramadığını belirtti.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian ise salı günü yaptığı açıklamada, Çin’in Cenevre’de varılan mutabakatı “ciddi şekilde uyguladığını” söyledi. Çinli yetkililer, anlaşmayı ABD’nin bozduğunu savunarak, Huawei tarafından üretilen çiplerin dünyanın herhangi bir yerinde kullanılmasının ABD yasalarını ihlal ettiğine dair ABD’nin yayımladığı bildirime işaret etti.

Lin, "ABD, hiçbir somut temele dayanmadan Çin’i karaladı ve suçladı; çiplere ihracat kontrolleri getirdi, Çin’e çip tasarım yazılımı satışını askıya aldı ve Çinli öğrencilere vize iptali duyurdu. Bu aşırı önlemler, Cenevre Mutabakatı’nı ciddi şekilde baltalıyor ve Çin’in meşru hak ve çıkarlarına zarar veriyor" dedi.

Rhodium Group’un kurucularından Daniel H. Rosen, Çin’in yıllar önce nadir toprak elementlerinin ileri teknolojiler için kritik olacağını fark ederek bu alana büyük sübvansiyon sağladığını belirtti. ABD’nin ise bu talebi “ağır şekilde hafife aldığını” ifade etti.

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre Çin, dünyanın nadir toprak elementlerinin %70’ini çıkarıyor; kimyasal işleme süreçlerinin ise %90’ını gerçekleştiriyor. Ayrıca, küresel batarya üretiminin %80’inden fazlası, elektrikli araçların %70’inden fazlası ve çelik, demir ve alüminyumun yaklaşık yarısı Çin’de üretiliyor.

Rosen, ABD’nin alternatif bir tedarik sağlamak için yüz milyarlarca dolarlık yatırım yapması ve Çin dışındaki tedarik zincirlerini kurmak için küresel ortaklarla işbirliği yapması gerekeceğini söyledi. “Bu çok pahalıya mal olacak. Daha gidecek çok yolumuz var" dedi. 

© 2025 The New York Times Company