Max Bearak / The New York Times
Bu ayki Birleşmiş Milletler destekli iklim müzakerelerine doğru ilerlerken, dünya yükselen iklim kaosu ve gerileyen demokrasi ile mücadele ediyor. Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki görüşmelere, ekonomisi neredeyse tamamen iklim değişikliğinin başlıca nedeni olan fosil yakıtlara dayanan otokratik bir hükümetin ev sahipliği yapıyor olması, katılımcıların hiçbirinin dikkatinden kaçmayacaktır. Böyle bir ülke nasıl ev sahibi olabilir?
Esasen tüm dünyayı kapsayan bir bürokrasi olan Birleşmiş Milletler'deki pek çok şeyde olduğu gibi, karar protokole bağlıydı. Ve bu protokol, içindeki belirli zayıflıklar nedeniyle, kendisi de otokratik bir petro-devlet olan Rusya tarafından kolayca manipüle edildi. Geleneklere göre BM iklim zirvesinin her yıl dünyanın farklı bir bölgesinde yapılması gerekiyor. Eski Sovyet ülkelerinin çoğunu içeren Doğu Avrupa grubunun, 2024 görüşmeleri olarak adlandırılan COP29'a ev sahipliği yapması planlanıyordu ve üyelerinden hangisinin ev sahipliği yapacağı konusunda oybirliğiyle karar vermeleri gerekiyordu.
Rusya'nın aracılık ettiği anlaşma
Grup içinde aylarca süren sert tartışmalar sonucunda Rusya, Ukrayna işgalini kınayan her ülkenin seçilmesini engelleyerek Bulgaristan, Slovenya ve Moldova gibi potansiyel adayları veto etti. Böylece Ermenistan ve Azerbaycan masadaki son adaylar olarak kaldı. Yalnız burada da bir sorun vardı: Onlarca yıldır kendi savaşlarına kilitlenmişlerdi. Eylül 2023'te Azerbaycan'ın Ermeni destekli Dağlık Karabağ bölgesini geri alması, uzun süredir devam eden çatışmanın son perdesi oldu. On binlerce Ermeni Azerbaycan'ın saldırısından kaçtı. Belli nedenlerden ötürü, birbirlerini COP29'a ev sahipliği yapma tekliflerini veto etmekle tehdit ettiler.
Rusya daha sonra Azerbaycan'ın 32 Ermeni savaş esirini iade etmesini ve Ermenistan'ın Azerbaycan'ın COP29 ev sahipliği teklifine muhalefetini geri çekmesini sağlayacak bir anlaşmaya aracılık etti. Hazırlanmak için bir yıldan az bir süreye sahip olan (çoğu ev sahibinin sahip olduğundan çok daha az bir süre) Azerbaycanlılar, dünyanın en önemli diplomatik tanıtımlarından bazılarını tasarlayabilecek bir ekip oluşturmak için çabaladılar.
Ülkenin ekoloji bakanı ve devlet petrol şirketinin eski bir yöneticisi olan Muhtar Babayev görüşmelerin başına getirildi. Böylesine yüksek riskli bir rolü üstleneceğini pek tahmin etmiyordu. Temmuz ayında verdiği bir röportajda “Biz yeşil dönüşüm fikirleri geliştiren bir ülke olarak tanınmıyoruz” demişti. Azerbaycan'ın ihracatının neredeyse tamamı petrol ve gazdan oluşuyor. Bakü 2 milyon ila 3 milyon arasında insana ev sahipliği yapıyor ve silueti petrol parasıyla yeniden şekillendirildi. Bu da nispeten küçük olan kentin bunun gibi büyük ve gösterişli etkinliklere ev sahipliği yapmasına olanak sağladı. Şehir her yıl şehir merkezindeki caddeleri bir yarış pistine dönüştüren Formula 1 Grand Prix'sine ev sahipliği yapıyor.
Stadyumun yakınında, gıcırdayan sondaj kuleleri durgun petrol havuzları salgılıyor. İki kilometreden daha az mesafedeki bir rafineri gece gündüz en güçlü sera gazlarından biri olan metan gazını yakıyor. Hazar Denizi'nin hemen açıklarında çok sayıda sondaj platformu bulunuyor. Bu fosil yakıtların çoğu boru hatları aracılığıyla batıya, Avrupa'ya doğru akıyor. Avrupa son yıllarda bankalarını fosil yakıtları finanse etmekten men ederken bile Azerbaycan gazını yuttu ve şimdi başkalarının boru hatlarının genişletilmesini finanse etmesini umuyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü'nde iklim uzmanı olan David Waskow, “Azerbaycan bu yılki ev sahipliğini alışılmadık nedenlerle yapmış olsa da orada bulunmak bir kez daha dikkatleri iklim krizinin merkezinde yer alan fosil yakıtlarla mücadele ihtiyacına odaklamalıdır" dedi.
© 2024 The New York Times Company