19 Mayıs 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 25.07.2023 13:27 | Son Güncelleme: 25.07.2023 13:44

New York Times yazdı: Netanyahu bir zafer daha kazandı ama bedeli ne olacak?

İsrail'de tartışmalı yargı reformunun protestolara rağmen onaylanması tansiyonu yükseltti. New York Times'a konuşan uzmanlar İsrail'de demokrasinin yıkılmak üzere olduğunu söyledi. Bazılarıysa bunun Netanyahu için sadece bir Pirus Zaferi olacağını dile getirdi
New York Times yazdı: Netanyahu bir zafer daha kazandı ama bedeli ne olacak?

Patrick Kingsley / The New York Times

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bir kez daha sınırları zorladı ve ülke çapındaki protesto hareketine meydan okuyarak İsrail yargısının aşırı sağcı koalisyon hükümetini denetleme yetkisine yeni kısıtlamalar getirdi. Ancak İsrailli liderin yıllarca süren korku politikası ve kaos yönetiminden sonra bu farklı bir duygu. Netanyahu'nun bu zaferinin yol açtığı hınç ve kırılma o kadar büyük ki pek çok İsrailli topluma verilen zararın tamir edilip edilemeyeceğini ve Netanyahu'nun kendi başlattığı bir bu durumun sonrasını yönetip yönetemeyeceğini merak ediyor.

"Siz yıkım hükümetisiniz"

Oylamadan önceki son anlarda, Netanyahu bir çift kabine arkadaşının arasında pasif bir şekilde otururken, iki adam birbirleriyle tartışıyordu. Belki de son dakikada bir taviz verip vermemek konusunda sanki parti liderleri orada değilmiş gibi konuşuyorlardı. Oylama salonunda etraflarını saran öfkeli muhalefet milletvekilleri Netanyahu ve müttefiklerine küfürler yağdırarak İsrail'i yıkıma sürükledikleri uyarısında bulundular. Bir muhalif "Siz yıkım hükümetisiniz!" diye bağırdı. Bir diğeri ise "İsrail düşmanları!" diye bağırdı.

"İsrail demokrasisinin son günleri olabilir"

Netanyahu'nun ülkede popüler olmayan teklifini gerçekten ileriye götürmeye cesaret edip edemeyeceği yedi aylık süreçte düne kadar hala belirsizdi. Ancak dakikalar sonra oylamanın kabul edilmesi artık bunu kesinleştirdi. Bu aynı zamanda İsrail'i bilinmeze de götürdü. Ülke içinde ise toplumun yarısı, Netanyahu'nun  muhafazakârlar ve aşırı milliyetçilerden oluşan ittifakının kontrolü altındaki ülkelerinin şimdi yavaş yavaş dini bir otokrasiye mi kayacağını merak ediyordu. 

İsrailli yazar ve tarihçi Yuval Noah Harari, "Bunlar İsrail demokrasisinin son günleri olabilir. İsrail'de Yahudi üstünlükçü bir diktatörlüğün yükselişine tanık olabiliriz ki bu sadece İsrail vatandaşları için değil, aynı zamanda Filistinliler, Yahudi gelenekleri ve potansiyel olarak tüm Orta Doğu için korkunç bir şey olacaktır" diye konuştu.

"Mahkeme bağımsız kalacak"

Netanyahu, oylamadan saatler sonra televizyonda yayınlanan bir konuşmasında bu korkuları endişe verici olarak yorumladı. Başbakan, "Hepimiz İsrail'in güçlü bir demokrasi olarak kalması gerektiği konusunda hemfikiriz. Herkes için bireysel hakları korumaya devam edecek. Bir din devletine dönüşmeyecek. Mahkeme bağımsız kalacaktır" ifadelerini kullandı.

Sosyal ve ekonomik kargaşa

Ancak hem eleştirenler hem de destekleyenler için, binlerce yedek askerin protestolarının artmasının ardından İsrail'in silahlı kuvvetlerinin istikrarı ve kapasitesiyle ilgili sorular devam ediyor. Yeni bir ankete göre ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde bir gecede büyük huzursuzlukların patlak vermesi, sendikaların liderlerinin genel grev uyarısında bulunması, bir doktor sendikasının tıbbi hizmetlerde gün boyu kesintiye gideceğini açıklaması ve yüksek teknoloji işletmelerinin daha istikrarlı ekonomilere taşınmayı düşündüklerini söylemesinin ardından, sosyal ve ekonomik kargaşa endişeleri de var.

Yurtdışında ise oylama, Biden yönetiminden gelen artan uyarıların ardından, İsrail'in ABD ile ittifakının geleceği konusunda daha fazla belirsizlik yarattı. Amerikalı Yahudiler arasında Yahudi devletinin gidişatına ilişkin tedirginliği arttırdı. Filistinliler arasında ise İsrail Yüksek Mahkemesi'nin bazı durumlarda karşı çıktığı bir proje olan işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in yerleşmesi ve İsrail'deki Arap azınlığa daha fazla kısıtlama getirilmesi korkularını arttırdı. Netanyahu yıllarca kendisini her siyasi hesaplaşmanın merkezine yerleştirdi ve zaman zaman İsrail ile felaket arasında duran tek şeyin kendisi olduğunu ima etti. Her şeyi atlatmış gibi görünüyor.

Sağlığı ulusal mesele haline geldi

Ancak şimdi, aylarca süren yorucu siyasi mücadelenin ve kalp pili takılması için hastanede geçirdiği 30 saatlik sürenin sona ermesinden sadece birkaç saat sonra yapılan tartışmalı bir oylamanın ardından 73 yaşındaki liderin sağlığı ve dayanıklılığı ulusal bir mesele haline geldi. Hemen yanı başında tartışan rakip kabine bakanlarının görüntüsü, bu siyaset duayeninin aşırı sağcı ittifakı üzerinde hala ne kadar kontrol sahibi olduğu konusunda tartışmalara yol açtı. Başkan Joe Biden'ın olağandışı baskısına ve 15 eski güvenlik şefinin yasanın İsrail'in güvenliğini tehlikeye attığı yönündeki suçlamalarına rağmen Netanyahu, koalisyon ortaklarının emriyle yasayı kabul ettirdi.

Yüksek Mahkeme ne yapacak?

Bir de Netanyahu'nun devam eden yolsuzluk davası var: Muhalifler, Netanyahu'nun Yüksek Mahkeme'nin kendisine karşı çıkma gücünün azalması nedeniyle davayı düşürmeye çalışabileceğinden korkuyor ki Netanyahu bu iddiayı uzun süredir reddediyor. Tüm bunların altında İsrail yönetimi için yakın ve varoluşsal bir kriz olasılığı yatıyor. Yüksek Mahkeme önümüzdeki haftalarda yeni yasanın uygulanmasını engellemek için elinde kalan araçları kullanırsa, İsrail devletinin çeşitli bölümlerini hükümetin hangi koluna itaat edeceklerine karar vermeye zorlayabilir.

"Bu bir Pirus Zaferi olacak"

Netanyahu'nun biyografi yazarı Anshel Pfeffer, "Bence bu bir Pirus zaferi olacak. Netanyahu'nun kendi hükümeti de dahil olmak üzere İsrail müesses nizamının tüm temelleri yaşananlarla zayıfladı" dedi. Bazı İsrailliler mahkemeyi, nispeten az sayıda başka denge ve denetleme mekanizmasına sahip bir sisteme karşı bir siper olarak görüyorlar, ülkenin anayasası yok ve sadece bir parlamentosu var.

Ancak Netanyahu ve destekçileri, mahkemenin öznel bir yasal standartla hükümeti bozmasını engelleyen yeni yasanın, seçilmiş yetkililere seçilmemiş yargıçlardan daha fazla özerklik vererek demokrasiyi güçlendirdiğini savunuyor. İsrail'in seküler protesto hareketi için bu bir başka darbe oldu ancak pek çok kişi bunu mücadeleye devam etme çağrısı olarak gördü. Hareketin, haftalık yürüyüşler ve mitingler yoluyla revizyonu geciktirmek için yedi aydır verdiği mücadele, zaman zaman İsrail'in siyasi yönü konusunda ilgisiz ya da kayıtsız görülen ayrıcalıklı bir toplum kesiminin yeniden canlanmasına yardımcı oldu. Bir müze küratörü ve protestolara düzenli katılan Mira Lapidot, "Bu bir tür teselli. Ne tür bir hayat yaşamak istediğinize karar vermeniz gerektiği duygusu var" dedi.

Ancak bu ruhun altında bir korku duygusu da yatıyor. Netanyahu'nun koalisyonunda kendisini gururlu bir homofobik olarak tanımlayan bir maliye bakanı, ırkçı kışkırtıcılıktan hüküm giymiş bir güvenlik bakanı ve Yahudiliğin en kutsal yerinde Tevrat okuyan kadınlara para cezası verilmesini öneren ultra Ortodoks bir parti bulunuyor. İsrail'in 9 milyonluk nüfusunun yaklaşık beşte birini oluşturan Arap azınlık için bu yasa tehlikeli bir yeni dönemin habercisi gibi görünüyor.

ABD askeri yardımı sona erdirir mi?

Oylama aynı zamanda İsrail'in ABD ile ilişkilerinin geleceğini de her zamankinden daha sıkıntılı hale getiriyor. Washington İsrail'e yılda yaklaşık 4 milyar dolar askeri yardım sağlıyor ve Birleşmiş Milletler'de İsrail'e önemli bir diplomatik güvence veriyor. Ancak yeni yasa Biden'ın endişelerini dile getirmesine neden oldu ve yasanın kabulü öncesinde Amerika'nın İsrail'deki iki eski büyükelçisi bir zamanlar düşünülemeyecek bir şeyi önerdi: ABD askeri yardımının sona erdirilmesi.

"Netanyahu ile kavga etmek istemiyor"

Başkan Dwight Eisenhower'a kadar uzanan ABD liderleri uzun zamandır İsrail başbakanlarıyla çatışıyor. Ancak İsrail-Filistin çatışmasında arabuluculuk yapan eski bir ABD'li diplomat olan Aaron David Miller, bu krizin farklı olduğunu çünkü dış politikadan ziyade İsrail'in karakteriyle ilgili olduğunu ve benzer düşünen iki demokrasi arasındaki ittifak algısını zayıflattığını söyledi.  Miller, "Yapılması gereken ilk iş, bir çukurun içindeyseniz kazmayı bırakmaktır. Netanyahu'nun Joe Biden'la birlikte kazdığı çukur daha da derinleşti. Biden Netanyahu ile kavga etmek istemiyor. Ancak Beyaz Saray ziyaretleri bir yana, kucaklaşma bile olmayacağı açık" değerlendirmesi yaptı. 

© 2023 The New York Times Company