Melissa Eddy / New York Times
Kırılgan koalisyon hükümetinin çökmesinin ardından Almanlar erken seçime hazırlanırken, seçmenlerin aklındaki en önemli konulardan biri, enerji fiyatlarının yüksek olduğu ve şirketlerin işten çıkarmalar yaptığı bir dönemde yeni hükümetin ülkenin bir zamanlar güçlü olan ekonomisini nasıl canlandıracağı olacak. Avrupa'nın en büyük ekonomisi olan Almanya'da son iki yıldır kayda değer bir büyüme görülmedi. Cuma günü ülke ekonomisi temmuzdan eylüle kadar %0,1 büyüme kaydetti, ancak tüm yıl boyunca daralacağı tahmin ediliyor. Ve ekonomistler, yeni bir hükümet hızlı bir şekilde önemli değişiklikler yapmadığı sürece 2025 yılında büyümeye geri dönülmesini beklemiyor. Almanya'nın en büyük otomobil tedarikçisi Bosch, cuma günü yaptığı açıklamada 2027 yılından itibaren 5.500 kişiyi işten çıkarmayı planladığını duyurdu. Bu istihdamın üçte ikisinden fazlası Alman fabrikalarında olacak.
Yüksek enerji fiyatları, karmaşık bürokrasi, eskiyen kamu altyapısı ve jeopolitik gelişmeler Almanya'nın ihracat sektörüne zarar verdi. Önceki hükümet döneminde yaşanan siyasi felç durumu daha da kötüleştirdi. Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki üç partili koalisyon geçen yılı enerjiden göçe kadar pek çok konuda çekişerek geçirdi ve nihayet bu ayın başlarında çöktü. Muhtemelen 23 Şubat'ta yapılacak erken seçimlerde yeni bir hükümet kurulacak ve bu hükümet işleri tersine çevirme fırsatına sahip olacak. Ancak ekonomistler bunun için vergi ve refah politikalarında değişikliklerin yanı sıra deregülasyon ve altyapıya yatırım yapılması gerektiği konusunda uyarıyor. Özel bir banka olan Berenberg'de ekonomist olan Salomon Fiedler, “Büyük politika değişiklikleri olmadan, Alman ekonomisinin uzun vadeli büyüme potansiyeli son derece sınırlı” dedi.
Siyasi belirsizliğin maliyeti
Alman sanayi şirketlerinin üretimi 2018'den bu yana %12'den fazla daraldı. Birçoğu, yatırımlarını nereye yönlendirmeleri gerektiği konusunda Berlin'den net sinyaller gelmediğine işaret ediyor. Bunun bir örneği, hükümetin bütçeyi küçültmek amacıyla geçen yılın sonunda elektrikli araçlara yönelik sübvansiyonları sona erdirme yönündeki ani kararı oldu. Pille çalışan otomobillerin üretimini artıran otomobil üreticileri, ürken müşterilerin geri çekilmesiyle talebin düştüğünü gördü. Bu kararın yarattığı serpinti, bu yıl otomotiv sektöründe büyük çaplı işten çıkarmalara yol açtı. Çarşamba günü Ford, çoğu Almanya'da olmak üzere Avrupa'da 4.000 kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. Volkswagen, markayı karlılığa döndürmek için gereken yeniden yapılanmanın bir parçası olarak 10 Alman fabrikasından üçünü kapatmakla tehdit ediyor.
Baskı altındaki sektör
Alman sanayi derneği BDI tarafından derlenen verilere göre, Almanya'nın ekonomik sorunlarının temelinde bir zamanların güçlü sanayi sektörü yatıyor. 2024 yılında üretimin üst üste üçüncü yıl %3 düşmesi bekleniyor. Daha yüksek enerji fiyatları, çevre ve dijital hizmetler düzenlemeleri ve Çin'in artan rekabetiyle karşı karşıya kalan, bir zamanlar otomotivden makine ve çeliğe kadar sektörlere hakim olan şirketler şimdi kendilerini maliyetleri kısma ve yeniden yapılanma ihtiyacı içinde buluyor. BDI Genel Müdürü Tanja Gönner, “Alman sanayisi büyük bir baskı altında. 2025'te bir toparlanma görünmüyor” dedi.
Bu ayın başlarında, Almanya'nın en büyük çelik üreticisi ThyssenKrupp, yıllık 1.4 milyar euro net zarar açıklamasının ardından çelik bölümünün değerini 1 milyar euro (1.04 milyar dolar) düşürmek zorunda kaldı. Şirket, mevcut kok fabrikalarına enerji sağlama fiyatlarının yükselmesi nedeniyle çelik üretimini karbondan arındırmak için yıllardır mücadele ediyor. Sanayi devlerinin ötesinde Alman ekonomisi inovasyon ve uzmanlığa da dayanıyor. Ancak giderek dijitalleşen bir dünyada Almanya, yeni nesil büyümeyi destekleyecek yeni girişimlerden yoksun.
Yaklaşan Trump tehdidi
Dünyanın en büyük üçüncü ihracatçı ülkesi olan Almanya, dünyanın dört bir yanına otomobil, kimyasal madde ve makine satıyor. Ancak son yıllarda jeopolitik ve tedarik zincirindeki değişimler küresel ticareti sekteye uğrattığı için her üç sektör de sıkıntı yaşıyor. Geçtiğimiz yıl ABD, Atlantik ötesine 157,9 milyar avro değerinde mal göndererek Almanya'nın en önemli ticaret ortağı olarak Çin'in yerini aldı. Ancak seçilmiş Başkan Donald Trump'ın ekonomi politikalarının temel taşlarından biri olarak Çin'den gelen mallara %60 veya daha fazla vergi uygulamak da dahil olmak üzere, genel gümrük tarifeleri vaat etmesiyle bu rakam düşebilir ve Almanya'ya daha fazla zarar verebilir.
BMW, Mercedes-Benz ve Volkswagen ile düzinelerce otomotiv tedarikçisinin yanı sıra önde gelen kimya ve ilaç firmaları da dahil olmak üzere pek çok Alman şirketi halihazırda ABD'de büyük yatırımlara sahip. Ancak bu şirketler de ABD'deki fabrikalarından ihracat yapıyor ve Trump'ın planları daha geniş bir ticaret savaşını tetiklerse zarar görebilirler. Trump'ın ekonomi politikaları ne olursa olsun, ekonomistler bunların Almanya'ya fayda sağlamasını beklemiyor. ING Bank ekonomistlerinden Carsten Brzeski, “İster gümrük vergileri, ister ABD vergi indirimleri ve deregülasyonun dolaylı olarak Almanya'nın rekabet gücünü zayıflatması olsun, ABD'nin ekonomi politikalarının Alman ekonomisi için nasıl olumsuz olmayacağını görmek zor” dedi.
© 2024 The New York Times Company