Somini Sengupta / New York Times
Yüksek gıda fiyatları, küresel su kriziyle buluşuyor. Dünyanın gıda arzı tehdit altında çünkü yediklerimizin büyük bir kısmı çok az ülkede toplanıyor ve bu ülkelerin çoğu giderek artan bir şekilde su sıkıntısıyla karşı karşıya kalıyor. Bu hafta yayınlanan üç bağımsız araştırmanın vardığı sonuç buydu. Dünya Kaynakları Enstitüsü tarafından yayınlanan bir çalışma, dünyadaki mahsullerin dörtte birinin su arzının stresli, güvenilmez ya da her ikisinin de olduğu yerlerde yetiştirildiğini ortaya koymuştur. Küresel Su Ekonomisi Komisyonu tarafından yayınlanan ikinci bir çalışma ise verileri biraz daha farklı bir şekilde değerlendirerek dünyadaki gıda üretiminin yarısının su mevcudiyetinin azalacağı öngörülen bölgelerde yapıldığı sonucuna vardı. Avrupa Birliği'nin çevre ajansı tarafından yayınlanan üçüncü çalışma, kıtanın normalde sulak olan bazı bölgelerinin bile kuraklık eğilimiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Her üç çalışma da acil eylem öneriyor. Bunlar arasında sızıntıların giderilmesi, gıda atıklarının azaltılması, sulak alanların restore edilmesi ve sürdürülebilir su kullanımına ilişkin kurumsal hedeflerin belirlenmesi yer alıyor. Küresel komisyon ayrıca politika yapıcılara “suyu doğru fiyatlandırmaları” çağrısında bulunarak raporunda şu ifadelere yer verdi: “Su genellikle doğanın bol bir armağanı olarak kabul edilir, oysa aslında kıttır ve kullanıcılara sağlanması maliyetlidir.”
Şeker ve kahvenin fiyatları arttı
Riskler şimdiden kendini göstermeye başladı. Brezilya'da yaşanan kuraklık sadece yerel gıda fiyatlarını yükseltmekle kalmadı, aynı zamanda şeker ve kahvenin küresel fiyatlarını da artırdı. Brezilya dünyanın en büyük şeker üreticisi ve küresel kahve arzının üçte birinden fazlasına sahip. Çin'in tarım merkezi Henan eyaletinde, olağanüstü kurak bir sezon ve ardından gelen olağanüstü şiddetli yağmurlar, günlük sebze fiyatlarını artırdı. Afrika'nın güneyinde ise bu yıl El Nino hava fenomeni nedeniyle artan sıcaklıklar ve kuraklık, bölgenin ana tahıl ürünü olan mısırın yok olmasına ve Birleşmiş Milletler'in bu hafta bölgenin son on yıllardaki en kötü açlık krizi olarak adlandırdığı duruma yol açtı.
Bloğun çevre ajansının yaptığı araştırmaya göre, su stresi Avrupa Birliği'nin 27 ülkesinde her yıl nüfusun %30'unu etkiliyor ve dünya ısındıkça bu durumun daha da kötüleşmesi bekleniyor. Tarım, Avrupa'daki en büyük su kullanıcısı ve su stresine karşı en savunmasız sektörler arasında yer alıyor. Sıcaklık ve kuraklık Akdeniz'in en gözde ürünlerinden biri olan zeytini şimdiden tehlikeye atmış durumda.
Dünyayı besleyen 2 tahıl
Temel ürünler özellikle etkileniyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü verileri mısır, pirinç ve buğdaya yönelik tehditler konusunda uyarıda bulundu. Bu üç tahıl, bugün dünyada yaşayan 8 milyar insanın tükettiği kalorinin büyük bir kısmını sağlıyor. Dünya genelinde bu ürünlerin üçte biri su kaynaklarının son derece kısıtlı olduğu ya da yağış düzeninin son derece düzensiz olduğu bölgelerde yetiştiriliyor. Enstitü, son verilere eşlik eden bir analizde, "Çiftçiler su arzındaki belirli bir değişkenlik düzeyine uyum sağlamış olsa da, artan rekabet ve iklim değişikliği mevcut kaynakları sınıra kadar zorluyor. Dolayısıyla bu bölgelerde mahsul yetiştirmek gıda güvenliğini tehlikeye atıyor" dedi.
Gıda üretiminin dünya çapında bir avuç yerde yoğunlaşması da bir risktir. Aralarında Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'in de bulunduğu on ülke, şeker, buğday ve pamuk da dahil olmak üzere dünyanın en çok sulanan ürünlerinin yaklaşık dörtte üçünü üretiyor. Bu ürünlerin üçte ikisi Dünya Kaynakları Enstitüsü'nün deyimiyle “yüksek ila aşırı yüksek seviyelerde su stresi” ile karşı karşıya.
© 2024 The New York Times Company