Mark Landler ve Steven Erlanger / The New York Times
Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkarılan tutuklama emri, dünyanın dört bir yanındaki hükümetleri bir ikilemle karşı karşıya bırakacak: Aynı zamanda birçok ülkenin müttefiki olan bir lideri gözaltına alıp almamak. Netanyahu ve eski savunma bakanı Yoav Gallant hakkında perşembe günü çıkarılan tutuklama kararı diplomatik bir dönüm noktasını temsil ediyor: Modern bir Batı demokrasisinin liderleri ilk kez küresel bir yargı organı tarafından savaş suçlarıyla itham ediliyor. Ancak aynı zamanda mahkemenin yetki alanındaki önemli boşlukları ve daha önceki bu tür tutuklama kararlarının uygulanmasındaki sıkıntıyı da hatırlatıyor.
Mahkemenin 124 imzacısı var ve bu ülkelerin hepsi Netanyahu, Gallant ya da mahkeme tarafından aranan herhangi bir kişinin, örneğin planlanmamış bir iniş gerektiren bir uçak arızası gibi kazara da olsa, kendi topraklarına ayak basması halinde tutuklama kararlarını yerine getirmekle yükümlü. Mahkeme önünde savunma yapan uluslararası hukuk uzmanı Philippe Sands, yakalama emirlerinin “UCM'nin tüm tarafları için bağlayıcı olduğunu” söyledi. Sands, “Eğer bir taraf devletin topraklarına ayak basarlarsa, o taraf devletin tutuklama ve Lahey'e gönderme yükümlülüğü vardır. Bu oldukça bağlayıcı" ifadelerini kullandı.
Kararlara her zaman uyulmuyor
Ancak ABD ve İsrail'in yanı sıra Çin, Rusya, Hindistan ve diğer bazı ülkeler mahkemenin imzacıları arasında yer almıyor. İmzacı ülkeler bile, özellikle de güçlü ülkelerin liderleri söz konusu olduğunda, mahkemenin tutuklama kararlarına her zaman uymuyor. UCM üyesi olan ve yakıt konusunda Rusya'ya büyük ölçüde bağımlı olan Moğolistan, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden kaynaklanan savaş suçları nedeniyle mahkeme tarafından aranan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i tutuklamamakla kalmadı, eylül ayında resmi bir devlet töreniyle karşıladı.
Avrupa'da tutuklanabilir
Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Putin'in bu yıl Rio de Janeiro'daki G20 zirvesinde katılmaktan korkması için “hiçbir neden olmadığını” söylemişti ancak Putin onun yerine dışişleri bakanını gönderdi. Ancak Putin, Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana Avrupa ve ABD'den uzak durdu. Netanyahu ise 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e saldırması ve ardından Gazze Şeridi'nde yaşanan savaştan bu yana yabancı başkentleri gezmeye ve Birleşmiş Milletler'de boy göstermeye devam ediyor. Mahkemenin destekçisi olarak görülen Avrupa, Netanyahu için potansiyel olarak en sorunlu bölgeyi temsil ediyor. İngiltere ve Fransa, mahkemenin duruşunu teyit etmekle birlikte, sınırlarını geçmesi halinde onu tutuklayıp tutuklamayacaklarını söylemekten kaçındılar.
İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan İngiltere'nin başbakanlık konutundan bir sözcü “Uluslararası kaygı uyandıran en ciddi suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında birincil uluslararası kurum olan UCM'nin bağımsızlığına saygı duyuyoruz” dedi. Sözcü, İsrail'in “uluslararası hukuka uygun olarak kendini savunma hakkına sahip olduğunu” da sözlerine ekledi. Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, “UCM'nin yetkilerini makul bir şekilde yerine getirmesi önemlidir” dedi. Gazze çatışmasında Filistinlilere güçlü destek veren İrlanda'da ise Başbakan Simon Harris tutuklama kararını “son derece önemli bir adım” olarak nitelendirdi.
Reuters'a göre Hollanda Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp, ülkesinin parlamentosuna Hollanda'nın yakalama emirleri konusunda harekete geçeceğini söyledi. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar'a göre Veldkamp gelecek hafta için planlanan İsrail ziyaretini iptal etti. Ancak Netanyahu'nun UCM üyesi ülkeler arasında kendi siyasi müttefikleri de var. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, “Hamas ve Hizbullah gibi terör örgütlerinin sürekli saldırıları karşısında İsrail'in kendini savunma meşru hakkını görmezden geldiğini” söyleyerek mahkemenin kararını sert bir dille eleştirdi. Seçilmiş Başkan Donald Trump ile de yakın ilişkiler kuran Milei, Netanyahu'nun Arjantin'i ziyaret etmesi halinde tutuklanmaktan korunacağını söylemekten kaçındı.
ABD'de tutuklama kararları Biden Beyaz Saray'ı, Trump'ın yörüngesindeki kişiler ve Trump'ın ilk döneminde ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapan John Bolton gibi UCM'yi uzun süredir eleştirenler tarafından eleştirildi. Bolton gönderdiği bir e-postada “Bu iddianameler UCM'de neyin yanlış olduğunu tam olarak kanıtlıyor. Reklama aç bir savcı, gerçek suçluların peşine düşmeden önce bir terör saldırısının kurbanlarının peşine düşüyor" dedi. Trump'ın bir sonraki ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı Florida'lı Cumhuriyetçi Michael G. Waltz sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “UCM'nin hiçbir güvenilirliği yok ve bu iddialar ABD hükümeti tarafından yalanlanmıştır” dedi. Waltz yeni yönetimin “UCM ve BM'nin antisemitik önyargılarına” yanıt vereceğini söyledi.
Seyahatlerini dikkatli planlamaları gerekecek
İsrail ordusunun hukuk biriminin uluslararası hukuk bölümünün eski başkanı olan avukat Daniel Reisner, İsrail'de ve Amerikan Kongresi'nde pek çok kişinin arama emirlerini uluslararası hukuka değil siyasete dayalı olarak değerlendireceğini söyledi. Reisner, “İnsanlar Netanyahu ya da Gallant hakkında ne düşünürse düşünsün, ikisi de soykırım ya da savaş suçu işlememiştir ve mahkemenin aksini iddia etmesi, son derece siyasallaşmış anlaşmazlıklar karşısında uluslararası hukukun ne kadar ayaklar altına alındığının bir göstergesidir” dedi. Yine de dünya, ABD'nin desteğiyle bile Netanyahu ve Gallant için daha küçük bir yer olacak. Reisner, iki adamın seyahatlerini çok dikkatli planlamaları gerekeceğini söyledi.
Mahkemeyi savunanlar, demokratik bir ülkenin liderleri için tutuklama emri çıkarılmasının sembolizminin derin olduğunu söyledi. Yale Hukuk Fakültesi'nde ders veren ve Obama yönetimi sırasında Dışişleri Bakanlığı'nda görev yapan uluslararası hukuk uzmanı Harold Hongju Koh, “Modern anayasal demokrasilerin liderlerinin kanunsuz davranışlarını, özellikle de savaş suçlarını dizginlemesi beklenir” dedi.
© 2024 The New York Times Company