Kevin Roose / The New York Times
Mark Zuckerberg yıllarca sosyal ağlarını parti siyasetinin dışında tutmaya çalıştı. Neden olmasın? Facebook, Instagram, WhatsApp gibi Meta’nın öncü uygulamaları kendi başlarına birer ulus-devlet gibiydi. Milyarlarca kullanıcısı, hassas iç dinamikleri, reklamverenleri, sürekli şikayetçi influencer’ları, geniş kapsamlı ancak adil uygulanmayan içerik denetimi sistemleri bulunuyordu.
Kendi yarı hükümetlerini yönetmenin getirdiği zorluklar düşünüldüğünde, Zuckerberg’in en son isteyeceği şey, gerçek hükümetlerle, yasaların gücünü kullanarak belirli sesleri sansürlemesini, siyasi açıdan hassas konularda taraf tutmasını ya da uyumsuzluk nedeniyle Meta yöneticilerini hapse atmakla tehdit etmesini talep edebilecek tür olanlarla, fazla içli dışlı olmaktı.
Ancak o günler geride kaldı. Zuckerberg, ikinci bir Trump döneminin arifesinde, şirketine tam anlamıyla bir “MAGA (Donald Trump’ın kampanya sloganı ‘Make America Great Again’in kısaltması) dönüşümü” yaptırıyor.
Meta'nın temellerindeki sorun
Zuckerberg bu süreçte, Meta’nın temelinde bir boşluk olduğunu da gözler önüne seriyor. Son on yılın kripto para, metaverse, üretken yapay zeka ve giyilebilir teknoloji gibi her büyük teknoloji trendine kendini kaptıran, şekil değiştiren bir şirket olarak Meta, aslında tam olarak ne olduğunu ya da bir sonraki büyüme aşamasını nereden sağlayacağını bilmiyor. Zuckerberg, bu belirsizlik içinde şirketin hayatta kalması için gerekli gördüğü her değeri benimsemeye hazır görünüyor.
Son değişiklikler seçimden önce başladı. 2020'de seçim güvenliği çabaları Trump’ın kendisini ömür boyu hapisle tehdit ettiği Zuckerberg, Trump’ın bir suikast girişiminden kurtulmasını “müthiş” olarak nitelendirdi. Tutum değişimi, Trump ve Zuckerberg’in Mar-a-Lago’da bir araya gelerek aralarındaki sorunları çözmeye çalışmasının ardından son haftalarda hız kazandı.
Geçen hafta, Meta’nın küresel politika şefi ve merkezci kimliğiyle bilinen eski Birleşik Krallık başbakan yardımcısı Nick Clegg, görevden alındı. Yerine, uzun yıllardır Zuckerberg’in Trump yanlısı sağ kesimle ilişkilerini yöneten tecrübeli bir Cumhuriyetçi stratejist olan Joel Kaplan getirildi. Meta pazartesi günü ise üç yeni yönetim kurulu üyesi atadığını duyurdu. Bunlar arasında, Trump’ın yakın dostu ve siyasi müttefiki olan Ultimate Fighting Championship’in (UFC) CEO’su Dana White da bulunuyor.
Zuckerberg salı günü kolunda 900 bin dolarlık bir saat ve zoraki bir çoşkuyla bir Instagram videosu paylaştı. Meta CEO’su bu paylaşımda, Meta’nın doğruluk kontrolü programını kaldırarak, X platformuna benzer bir “topluluk notları” özelliği ile değiştirdiğini duyurdu. Şirket ayrıca kurallarını revize ifade kısıtlamalarının hafifletileceğini, kullanıcıların akışlarında daha fazla “sivil içerik” görmesini sağlayacağını ve içerik inceleme operasyonlarını California’dan Teksas’a taşıyacağını açıkladı. Zuckerberg, bu hamleyle siyasi yanlılık algısını önlemek istediklerini söyledi.
Zuckerberg’in bu değişiklikler için dile getirdiği gerekçe, Meta’nın eski kurallarının aşırı sansüre yol açtığını fark etmesi ve özgür ifade platformu olma köklerine geri dönmesi gerektiği oldu. Bu sebepler pek inandırıcı bulunmadı. (Başlangıç olarak: Hangi kökler? Facebook, bir politika raporundan değil, Harvard Üniversitesi öğrencileri için hazırlanmış bir "çekici mi-değil mi” web sitesinden esinlenmişti)
Zuckerberg'in değişen duruşu
Zuckerberg ifade özgürlüğü konusundaki görüşlerini birçok kez değiştirdi ve genellikle bu değişimler, mevcut siyasi rüzgarların yönüne göre şekillendi. Son değişikliklerin ayrıntıları (sağcı söylemlerin taleplerini karşılayan bir liste) ve duyurunun yapılma şekli (Kaplan’ın “Fox & Friends” programına çıkarak bu değişiklikleri açıklaması) gerçek amacın ne olduğunu açıkça ortaya koydu.
Zuckerberg’in motivasyonu hakkındaki en yaygın teori, siyasi olarak uygun olanı yaptığı yönünde: Trump yönetimi göreve başlamadan önce, birçok Silikon Vadisi milyarderinin yaptığı gibi, Trump’a yakınlaşarak, hem kendisi hem de Meta için Trump’ın görevde olduğu süre boyunca daha iyi anlaşmalar elde etmeyi umuyor.
Zuckerberg 2020'den sonra gerçekten sağa mı yöneldi?
Farklı bir teori ise, Zuckerberg’in 2020’den bu yana kişisel siyasi görüşlerinin keskin bir şekilde sağa kaydığı yönünde. Son aylarda Zuckerberg’in birkaç arkadaşı ve yakın çevresiyle yaptığım konuşmalara dayanan bu teori, onun Trump’a yakınlaşmasının yalnızca fırsatçı bir çıkarcılıktan değil, gerçek bir heyecan ve destekten kaynaklanabileceğini öne sürüyor.
Bu teoriyi kanıtlayamam ya da çürütemem. Zuckerberg, Elon Musk gibi filtrelenmemiş siyasi görüşlerini onlarca kez paylaşan biri değil. Ancak bu teori bana mantıklı geliyor. Hayal kırıklığına uğramış liberallerin sağ görüşe kayış hikayelerini incelemekle epey vakit geçirdim ve Zuckerberg’in son dönemdeki dönüşümü bu kalıba şaşırtıcı derecede uyuyor: Kamuoyu nezdinde itibarı zedelenmiş, zengin 40 yaşındaki bir adam, Joe Rogan’ı dinlemeye başlıyor, karma dövüş sanatları ve diğer hiper-maskülen hobilerle ilgileniyor. Aşırı solculardan rahatsızlık duyuyor, ana akım medyaya öfkeleniyor, kendini kötü çocuk imajıyla yeniden markalaştırıyor. Bir yandan “klasik liberal” etiketini benimserken sessizce MAGA muhafazakarlığının çoğu ilkesini destekliyor.
En azından şunu söyleyebiliriz ki, Zuckerberg açıkça Musk’ın stratejilerini dikkatlice incelemiş. Zuckerberg, Meta’nın duyurduğu videoda Musk’ın sıkça kullandığı “geleneksel medya” ifadesini kullanarak medya hakkındaalaycı bir tonda konuştu.
Nedeni ne olursa olsun, bu değişiklikler, Meta’nın 2016’dan bu yana siyasi açıdan en büyük yeniden hizalanmasını temsil ediyor. Meta, 2016’da Facebook’taki yanlış bilgiler ve Trump’ın seçilmesindeki rolüyle ilgili ağır eleştirilere yanıt olarak politikalarını revize etmiş ve içerik denetimine milyarlarca dolar yatırım yapmıştı.
Yeni Meta kimleri etkileyecek?
Meta’nın yeni kurallarından zarar görebileceklerin listesi oldukça uzun olabilir: Göçmenler, trans bireyler, çevrimiçi zorbalık ve taciz mağdurları, gelecekte QAnon tarzı komplo teorilerinin hedefleri ve Facebook ile Instagram’a giriş yaptıklarında güvenilir bilgi görmek isteyen kullanıcılar.
Ancak en beklenmedik kayıp, Zuckerberg’in kendisi olabilir. Siyasi baskılardan kaçınmaya özen gösteren bir profil çizmeye çalışan Zuckerberg, şimdi (en azından önümüzdeki dört yıl boyunca ya da rüzgarlar tekrar yön değiştirene kadar) ifade özgürlüğü konularında sağa teslim olmaya yönelik istekliliğiyle yargılanacak.
Zuckerberg, sağdaki yeni müttefiklerinin, solun yaptığı sansür taleplerinden daha fazlasını kendisinden istemesini ve hatalarına karşı daha az hoşgörülü olmasını bekleyebilir. (Nitekim, bazı sağcı medya kuruluşları şimdiden Trump ve müttefiklerine, Zuckerberg’in tutum değişikliğine güvenmemeleri çağrısında bulunuyor.) Ayrıca, Trump’a yakınlaşmaktan beklediği faydalar da umduğu kadar gerçekleşmeyebilir. (Durumu karmaşıklaştıran bir etken: Yeni başkanın en üst düzey teknoloji danışmanı Musk, Zuckerberg’e pek sıcak bakmıyor.)
Meta’nın asıl sorunu ise şirketin hâlâ ne olduğunu tam olarak bilememesi. Yaşlanmakta olan (ancak hâlâ kârlı) sosyal medya uygulamalarının sağlayıcısı mı? Açık kaynaklı yapay zeka geliştirme savunucusu mu? Yeni nesil artırılmış gerçeklik donanımları yaratıcısı mı? İnsanların aileleri ve arkadaşlarıyla bağ kurmalarını sağlayan bir platform mu? Profesyonel etkileyicilerle yapay zeka içeriklerini harmanlayan, TikTok tarzı algoritmik bir akış mı? Sürükleyici sanal dünyaların inşacısı mı? Yoksa başka, daha tuhaf bir şey mi?
Siyasi açıdan yeni bir başlangıç, Zuckerberg’e bu sorulara cevap bulması için biraz zaman kazandırabilir. Ancak Meta’nın Trump yıllarından sonra da başarılı olması için Zuckerberg’in yalnızca teslim olmakla yetinmeyip daha fazlasını yapması gerekecek.
© 2025 The New York Times Company