Ben Hubbard and Safak Timur / The New York Times
Türkiye'nin güneyini güçlü bir depremin vurduğu haberi, seçkin jeologa ilk olarak şafak öncesi tanımadığı bir telefon numarasından gelen görüntülü aramayla ulaşmış.
Uyku sersemi açtığı telefonda kendisini yıkılan evlerinin enkazında mahsur kalmış bir kadın ve kızıyla yüz yüze bulmuş.
Kadının "Profesör, lütfen bizi kurtarın" dediğini hatırlıyor. Ancak çağrı kesilmiş ve o gün aldığı çağrılar arasında numarayı kaybetmiş. Kadının kim olduğunu ya da ona ne olduğunu hiçbir zaman öğrenememiş.
"İki saat boyunca ağladım" diyen jeolog Naci Görür, Türkleri depremlerin ülkeleri için oluşturduğu büyük tehdit konusunda uyarmayı ve hazırlık yapmaları için yalvarmayı hayatının işi haline getirmiş emekli bir profesör.
Kadın, 6 Şubat'ta Türkiye'nin güneyini vuran ve Türkiye'de 50 binden fazla, komşu Suriye'de ise 6 binden fazla insanın ölümüne neden olan iki şiddetli depremden ilkinin ardından aramıştı.
“Kimse tepki vermedi”
Bunlar Türkiye'nin modern tarihindeki en ölümcül depremlerdi ve o gün dökülen kanın boyutları netleştikçe Görür, kendisinin ve diğer bilim insanlarının uzun zamandır uyardığı bir felakete hazırlanmak için bu kadar az şey yapılmış olmasının acısını yaşıyordu.
"Jeologlar olarak bu depremin gelmekte olduğunu söylemekten ve yazmaktan yorulduk" diye yazdı: "Kimse tepki vermedi."
Görür, çok sayıda aktif fayın ve yıkıcı depremin yaşandığı bir ülkede, sismik tehditler konusunda alarm veren ve toplumun bunları nasıl hafifletebileceğini öneren en önde gelen ses haline geldi.
Sakin bir emekliliğin tadını çıkarmak yerine 76 yaşındaki Görür, programını iş sahipleri, kamu hizmeti yöneticileri ve belediye yetkilileriyle depreme ilişkin toplantılarla dolduruyor. Televizyona o kadar sık çıkıyor ki insanlar onu sokakta tanıyor.
Eskiden Twitter olarak bilinen X'teki 2,2 milyon takipçisine düzenli güncellemeler gönderiyor, plaka tektoniğini açıklıyor, Türklere evlerini inceletmelerini ve gerekirse güçlendirmelerini tavsiye ediyor ve daha güvenli şehirler inşa etmeleri için hükümetlerine baskı yapmalarını söylüyor. Ayrıca yakında kaymasından ve şiddetli sarsıntılara yol açmasından korktuğu faylar hakkında da uyarılarda bulunuyor.
Soru yağmuruna tutuluyor
Şubat depremlerinden bu yana, Türklerden telefon, mesaj ve sosyal medya aracılığıyla, şehirlerinin tehlikede olup olmadığını ve yer değiştirmeleri gerekip gerekmediğini soran sürekli bir kişisel soru yağmuruna maruz kaldı.
Son mesajlardan biri, Türkiye'nin güneyinde yeni bir depremin binasını yıkacağından çok korktuğu için uyumakta zorlanan bir öğrenciden geldi.
Büyük bir deprem daha mı geliyordu? 20 yaşındaki Abdülkadir Asana adlı öğrenci şöyle yazıyordu. "Şehrini terk etmeli miydi?"
Görür, İstanbul'daki evinin kitaplarla kaplı ofisinde mesajı yüksek sesle okudu ve derin bir iç çekti. Kendisine bu türden o kadar çok soru geliyormuş ki yetişmekte zorlandığını söyledi. Ama bu kadar çok yabancının neden kendisine ulaştığını anlıyordu.
"Çünkü korkuyorlar" dedi Görür. Ayrıca depremler hakkında güvenilir bilgi arayışında olan pek çok insanın hükümete, Türkiye'deki üniversitelere ya da afet yardım kuruluşlarına güvenmediğini söyledi. Bu yüzden ona başvurdular ve o da yardım etmeye çalıştı. Görür "Bu, insanlara ölmemeleri için bir yol göstermektir" dedi.
Özellikle İstanbul için endişeleniyor
Yıllardır kamuoyuna yaptığı uyarılara rağmen, Türkiye'nin depreme hazırlık düzeyinin artırılmasında sesinin ne kadar fark yarattığı sorulduğunda yüzü asıldı.
"Çok fazla etkisi olduğunu sanmıyorum" dedi ve ekledi: "Ne halk düzeyinde ne de yerel yönetimler düzeyinde."
Özellikle Türkiye'nin en büyük şehri ve ekonomik lokomotifi olan İstanbul için endişeleniyor ve 16 milyonluk nüfusun yakın gelecekte sarsıcı bir depremle karşı karşıya kalabileceğinden korkuyor.
"İstanbul hiç hazır değil" diyerek çöken binaların on binlerce insanı enkaz altında bırakacağını ve şehrin dar yollarını tıkayarak kurtarma çalışmalarını ve yardım dağıtımını engelleyeceğini öngördü. Görür "İstanbul'da kaos olur" diyor
Çocukken nane şekeri sattı
Görür, Türkiye'nin doğusundaki Elazığ şehrinde doğdu. Marangoz olan babası o 3 yaşındayken ölmüş. Onu ev hanımı olan annesi büyütmüş.
Çocukken yazları çalıştığını, tren istasyonunda nane şekeri sattığını, bir bakırcıda eğri çivileri düzelttiğini ve diğer çocuklara çizgi roman kiraladığını söyledi.
Lisedeyken başka çocuklara özel ders vermiş. Prestijli bir İstanbul üniversitesinin maden fakültesini kazanmış ve bir arkadaşının peşinden jeoloji programına girmiş. Daha sonra Imperial College London'dan doktorasını almış.
1999 yılında, İstanbul'un doğusunda bir sanayi kenti olan İzmit'i vuran ve 17 binden fazla insanın ölümüne neden olan şiddetli deprem sırasında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ders veriyordu.
Olayın ardından Görür, hükümeti bu tür felaketlere hazırlıklı olmak için daha fazlasını yapmaya, inşaatlara izin vermeden önce araziyi iyice etüt etmeye ve bina yönetmeliklerini sıkı bir şekilde uygulamaya çağırdı.
Çığır açan araştırmalarda kritik rol oynadı
Akademik kariyerinde, İstanbul'un güney kıyısındaki Marmara Denizi'nin altındaki fayla ilgili çığır açan araştırmalarda kritik bir rol oynayarak sismologların deprem olasılığını hesaplamalarını kolaylaştırdı. Bu, bir dalgıç gemisiyle deniz seviyesinin yaklaşık 1220 metre altına inmeyi de içeriyordu.
Görür "Normal hayatta yüzmeyi bile bilmiyorum!" dedi.
2014 yılında emekli oldu ama konuşmaya devam etti. Kızı onun Twitter hesabını açarak erişim alanını genişletti.
Ulusal ve yerel yetkilileri deprem güvenliğine daha fazla öncelik vermedikleri için düzenli olarak eleştirirken, belirli kişileri hedef almaktan kaçınıyor. Hükümetin kendisiyle etkileşimi sınırlı.
Ancak uyarılarına aldığı yanıtlar onu sürekli hayal kırıklığına uğratıyor ve bu da onu, harekete geçmeyen insanlara yaklaşan kıyamet hakkında alarm veren bir tür Türk Kassandra'sı haline getiriyor.
Yaklaşık 20 yıl önce, memleketini yakındaki bir fay nedeniyle risk altında olduğu konusunda uyardığını söyledi. Bu ve daha sonraki ziyaretlerinde, insanlar onu öz evladı olarak karşıladı, ancak tavsiyelerini büyük ölçüde görmezden geldi. Görür "Beni alkışladılar ve kucakladılar ama asla ciddiye almadılar" diyor.
Yıllar süren uyarılarının ardından 2020'de 6.7 büyüklüğünde bir deprem bölgeyi vurdu, onlarca kasabada binaları yıktı ve 41 kişinin ölümüne neden oldu.
“Deprem olunca inanmaya başladılar”
Görür "Deprem gerçekleştiğinde bana inanmaya başladılar" diyor.
Bu yılın 3 Şubat'ında sosyal medyada Türkiye'nin güneyinde, Suriye sınırı yakınlarındaki faylar üzerindeki baskı konusunda uyarıda bulundu. Bir depremde zarar görebilecek bölgeleri işaretleyen sarı iğnelerin bulunduğu bir harita paylaştı ve harekete geçilmemesi karşısında yine hayal kırıklığına uğradı.
Üç gün sonra, işaretlediği bazı kasabalara ağır hasar veren iki güçlü deprem meydana geldi ve bazı takipçilerini geleceği tahmin edebildiğine ikna etti.
Görür kâhin olduğu yönündeki iddiaları reddediyor ve depremlerin insanların hiçbir şey yapamayacağı ilahi eylemler olduğu görüşünü reddediyor.
"İnsanlar depremler hakkında hiçbir şey bilmiyor" diyen Görür, ekliyor: "Çoğu depremlerin Allah'tan geldiğini, bunun kader olduğunu ve kaderinizden kaçamayacağınızı düşünüyor."
Aslında bilimin, bir depremin tam olarak ne zaman meydana geleceğini tahmin edemese bile, tehditlerin nerede arttığını tahmin edebileceğini söylüyor.
© 2023 The New York Times Company
Oksijen’in Notu: Kassandra Yunan mitolojisinde bir kahramandır. Geleceği görebilen Kassandra, Truva Savaşı sırasında Troya Atı’nın muhtemel tehlikesine ilişkin çevresini uyarmaya çalışmış ancak dinleyeni olmamıştır.