05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 27.10.2025 13:53 | Son Güncelleme: 27.10.2025 14:03

Oval Ofis'te şapka takıp poz vermişti: Trump'la oyunun bedeli 550 milyar dolar

Temmuz'da Trump'la tarife pazarlığı için Washington'a giden Japon bakan Ryosei Akazawa, 'Make America Great Again' şapkasıyla poz verirken bir yandan da ABD'ye 550 milyar dolar yatırım taahhüt etmişti. Yeni gelen hükümetin bu anlaşmayla ilgili atacağı adımlarsa merak konusu. New York Times inceledi
Oval Ofis'te şapka takıp poz vermişti: Trump'la oyunun bedeli 550 milyar dolar
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

River Akira Davis / The New York Times

22 Temmuz’da, o dönem ABD ile gümrük tarifesi müzakerelerinden sorumlu Japon Bakan Ryosei Akazawa, Donald Trump’ın karşısında, Oval Ofis’te oturuyordu. Trump, kendine özgü pazarlık tarzını sergileyerek, önündeki masa büyüklüğündeki notta rakamların üzerine kalemle çizikler atmaya başladı.

Washington’a sekiz kez giden Akazawa, Trump yönetimindeki ticaret yetkilileriyle bir planın taslağını oluşturmuştu. Ancak son görüşmede, Trump taleplerini artırdı. Akazawa ise yeni şartları kabul etti.

Sonuçta Japonya, tehdit edilen düzeyin altında daha düşük tarifelerle süreci tamamladı. Buna karşılık, ABD projelerini finanse etmek için 550 milyar dolar taahhüt etti. Bu rakam Japonya ekonomisinin onda birinden fazlasına denk geliyor. Olağanüstü bir maddeyle, anlaşma Trump yönetimine bu paranın nasıl harcanacağı üzerinde fiili bir söz hakkı da tanıyordu.

Üç ay sonra, iki ülke hâlâ hangi yatırımların yapılacağına karar vermeye çalışıyor. Japon yetkililerin en büyük endişesi, Trump yönetiminin Japonya’nın stratejik çıkarlarına uymayan projeleri seçmesi. Bu durumda Tokyo, ya boyun eğmek ya da daha yüksek tarifeler riskiyle karşı karşıya kalmak gibi zor bir seçim yapmak zorunda kalabilir.

Bu tablo, Japonya’nın yeni başbakanı Sanae Takaichi’nin salı günü Trump ile yapacağı görüşmenin zorlu zeminini oluşturuyor. Görüşmede, borç yükü altındaki Japonya’nın hem ABD’ye yüz milyarlarca dolar yatırım yapması hem de askeri harcamalarını artırması konularının gündeme gelmesi bekleniyor.

Bu fırtınalı dönemde, bir sabit unsur var: Trump yönetimiyle yakın ilişki kuran “tarife bakanı” Akazawa.

Akazawa, Trump’ı “etkisiz hâle getirmek” için bilinçli bir şekilde alçakgönüllü davrandığını yakın çevresine anlattı. Oval Ofis’teki bir toplantıya “Make America Great Again” şapkasıyla katıldı. Ticaret Bakanı Howard Lutnick ile gece geç saatlere kadar telefon görüşmeleri yaptı ve neredeyse on kez Washington’a gitti.

Takaichi, Akazawa’yı ekonomi bakanı olarak atadı. Bu da onun Washington’la yürütülen müzakerelerde rol oynamaya devam edeceği anlamına geliyor. Ancak bu atama, Takaichi’nin aynı müzakere taktiklerine sadık kalıp kalmayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Uluslararası danışmanlık firması Eurasia Group’un başkanı Ian Bremmer, Trump’la müzakere konusunda dünya genelindeki hükümetlerin benzer bir belirsizlik içinde olduğunu söylüyor:

“Trump, danışmanlık dinlemeyen ve içgüdüsel davranan bir lider. Kendini savunmak ve darbelere dayanmak, müzakere alanı yaratabiliyor. Günün sonunda Trump, kendine karşı durabilen insanlara saygı duyar. Takaichi’nin de bunu gösterebilecek bir liderlik tarzı var”

Trump'ın nisan şokuna 'şapkalı' çözüm

Nisan ayının başlarında, Trump’ın Japonya dâhil olmak üzere ABD’nin ticaret ortaklarına gümrük vergileri getirdiğini açıklaması, Japonya hükümeti ve iş dünyasını adeta şoke etti. Japonya’ya uygulanan %24’lük vergi, ülkenin en büyük ihracatçıları olan otomobil üreticilerini alarma geçirdi; şirketler, bu ek vergilerin on milyarlarca dolarlık kayıplara yol açabileceği uyarısında bulundu.

O dönemin başbakanı Shigeru İşiba, bu vergileri sert bir dille kınadı ve Japonya’nın muafiyet elde edebilmesi için Ryosei Akazawa’yı ABD’ye gönderdi.

Japonya parlamentosunun alt kanadında uzun yıllardır görev yapan Akazawa’nın diplomatik deneyimi sınırlıydı, ancak İşiba’nın en yakınındaki güvenilir isimlerden biriydi.

Vergilerin açıklanmasından iki hafta sonra Washington’a giden Akazawa, son derece mütevazı bir üslup benimsedi. Trump’a “en aşağıların en aşağısıyla” görüştüğü için teşekkür etti. Fotoğraflarda, kırmızı “Make America Great Again” şapkasıyla, gülerek iki başparmağını yukarı kaldırdığı görülüyordu.

Müzakerelerle ilgili olarak Akazawa ile sonradan görüşen ve özel konuşmaların içeriğini aktarmak koşuluyla anonim kalan üç kişiye göre, Akazawa bu tavırlarının hesaplı olduğunu anlattı. Amacı, Trump karşısında alçakgönüllü ve zararsız bir imaj çizerek onun gardını düşürmekti.

Kaynaklara göre, şapka kendisine sunulan iki seçenekten biriydi; diğerinde “Trump her konuda haklıydı!” yazıyordu.

Tokyo Üniversitesi kamu yönetimi profesörü Izuru Makihara bu durumu şöyle değerlendirdi:

“Akazawa’nın defalarca ABD’ye gidip Trump’la el sıkışması, biraz çaresiz bir görüntü çizmesi sayesinde İşiba hükümeti, Trump’ın Japonya’yı adeta yönettiği yönünde bir algı oluşturabildi.”

Emlak anlaşmasına benzer bir model

Perde arkasında, görüşmeler hızla ilerliyordu. Temmuz ayının başlarına gelindiğinde, planlar somutlaşmaya başladı: Müzakereler hakkında bilgi sahibi iki kaynağa göre, Japonya ABD ekonomisine yaklaşık 300 milyar dolar yatırım yapacaktı. Anlaşma, emlak ortaklığı benzeri bir yapıda olacaktı; iki ülke %50’şer ortak olacaktı.

Ancak temel soru şuydu: Böyle bir planın “baş yatırım sorumlusu” kim olacaktı? Kaynaklara göre Howard Lutnick, bu kişinin Trump olması gerektiğini önerdi.

Haftalar sonra açıklanan niyet mektubu, hem iş dünyası hem de kamuoyunda “aşağılayıcı” ve hatta “ekonomik kölelik” olarak nitelenen maddeler içeriyordu.

Japonya, ihracatlarına uygulanacak %15’lik gümrük vergisi karşılığında, 550 milyar dolarlık bir fon kurmayı kabul etti.

Bu fondan yapılacak yatırımları Trump seçecek, Japonya ise 45 iş günü içinde projeyi inceleyip finanse edecekti. Bunu yapmaması durumunda, ABD’nin daha yüksek tarifeler uygulama hakkı doğacaktı. Japonya, yatırımını geri kazandıktan sonra ise kârın %90’ı ABD’ye gidecekti.

Röportaj talebini reddeden Akazawa, anlaşmayı ve yöntemlerini savundu.

“Nezaketi korumak, şapka takmak ve defalarca ABD’ye gitmek, güvene dayalı dostane bir ilişki kurmakta etkili oldu. Hiçbir kötü hisle ayrılmadım” diye ekledi.

Beyaz Saray yetkilileri, yaptığı açıklamada anlaşmanın “yeniden müzakereye açık olmadığını” belirtti: “Tüm tarafların, anlaşmanın gereklerini yerine getirmesini bekliyoruz; buna Amerikan ihracatına pazar erişiminin artırılması ve Başkan’ın yönlendirmesiyle yatırım yapılacak 550 milyar dolarlık fonun sağlanması dâhil”

4 Eylül’de Trump, Japonya’nın ihracatına uygulanan tarifeleri düşüren başkanlık kararnamesini imzaladı. Birkaç gün sonra, Başbakan Shigeru İşiba, hükümetinin bir ‘kazan-kazan’ ticaret anlaşması yaptığını söyleyerek istifa edeceğini açıkladı.

Yeni başbakan anlaşmaya karşı

Yerine gelen Sanae Takaichi, salı günü yapılan seçimle başbakanlığa seçilen, sert çizgide muhafazakâr bir siyasetçi. Kampanya döneminde, anlaşmaya farklı baktığını açıkça belirtmişti.

Geçen ay bir televizyon programında, iktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin başkan adaylarına, “Ticaret anlaşmasının eşitsiz unsurlar içerdiğini düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltildiğinde, elini kaldıran tek kişi Takaichi oldu.

Ancak son haftalarda dilini yumuşattı ve Trump ile yapılan anlaşmayı yeniden açmaya çalışmayacağını söyledi.

Eurasia Group Başkanı Ian Bremmer, yeni hükümetin 550 milyar dolarlık yatırım taahhüdü konusunda kararlı durması gerektiğini belirtti. Trump’ın genellikle “manşet etkisine” odaklandığını, anlaşmaların detaylarıyla daha az ilgilendiğini vurguladı.

Tokyo Üniversitesi’nden Prof. Izuru Makihara ise Japonya’nın stratejisinin hâlâ fayda sağladığına inandığını söyledi:

“%15’lik tarifeler çok ağır değil. İşiba Kabinesi’nin ABD ile ilişkileri istikrara kavuşturmayı başardığını düşünüyorum.”

Makihara, Akazawa’nın alçakgönüllü tavrıyla ‘Trump tiyatrosunda başarılı bir yardımcı oyuncu’ olduğunu da ekledi: “Şimdi Takaichi’nin görevi, Trump ile bu güven ilişkisini inşa etmeye odaklanmak olacak”

© 2025 The New York Times Company