05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 21.10.2025 11:36 | Son Güncelleme: 21.10.2025 12:27

Japonya'nın ilk kadın başbakanı Sanae Takaichi: Heavy metale aşık bir Margaret Thatcher hayranı

Heavy metal tutkunu, Margaret Thatcher hayranı ve Shinzo Abe’nin öğrencisi Sanae Takaichi, Japonya tarihinin ilk kadın başbakanı oldu. Mütevazı bir aileden gelip erkek egemen siyasette yükselen Takaichi, ülkesini “daha güçlü ve milliyetçi” bir çizgiye taşımayı hedefliyor
Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Javier C. Hernández / New York Times

1970’lerin sonlarında genç bir kadın olan Sanae Takaichi, Japonya’nın batısındaki ailesinin evinden üniversiteye gitmek için her gün otobüs ve trenle altı saat yol kat ediyordu.

Heavy metal müziğin ve Kawasaki motosikletlerinin hayranıydı; evden taşınmak istiyordu. Ancak annesi, evlenmeden önce bir pansiyonda kalmasını yasaklayarak onun evde kalmasında ısrar etti.

Takaichi, 1992 tarihli anı kitabında “Bir gün kendi kaleme sahip olmayı hayal ederdim” diye yazmıştı. 

Takaichi, Japonya tarihinin ilk kadın başbakanı olarak seçimi kazandı. Bu, onun siyasetteki olağanüstü yükselişinin zirvesi ve kadınların uzun süredir etkili olma mücadelesi verdiği bir ülkede dönüm noktasıydı.

64 yaşındaki Takaichi, eski Japon başkenti Nara yakınlarında büyüdü ve kolay tanımlanabilecek biri olmadı. Bir zamanlar Japonya’da kadın olarak siyasette çalışmanın zorluklarından açıkça söz ederken, bugün gelenekçi ve erkek egemen Liberal Demokrat Parti’nin lideri konumunda. Japonya’nın ABD’ye olan bağımlılığından endişe ettiğini belirtmişti, ancak aynı zamanda Başkan Donald Trump’la yakın çalışmak istediğini de söylemişti. Iron Maiden ve Deep Purple gibi gruplara hayran bir amatör baterist olan Takaichi, bir yandan da diğer idolü olan eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’a saygı duruşu olarak mavi takımlar giymeyi tercih ediyor.

Shinzo Abe'nin öğrencisiydi 

Japonya’nın en uzun süre görev yapan başbakanı Shinzo Abe’nin öğrencisi olan Takaichi’nin ülkeyi sağa kaydırması bekleniyor. Bu değişim, Trump’ın “MAGA” hareketine benzeyen bir popülist dalganın etkisiyle şekilleniyor. Çin konusunda keskin politikalar benimsedi; “Japonya geri döndü” mesajını öne çıkardı; İkinci Dünya Savaşı’ndaki Japonya’nın suçlarını küçümsedi ve göç ile turizmi daha sıkı denetleme sözü verdi.

Gazeteci ve aktivist Yoshiko Sakurai “Takaichi, Japonya’yı hem halkı hem de dünya için güçlü ve müreffeh kılmak istiyor” dedi. “Dış dünyaya açık biri. Ama aynı zamanda çok iyi bir Japon olmamız gerektiğini de anlıyor. Kendi kültürümüzü, geleneklerimizi, felsefemizi ve tarihimizi bilmemiz gerektiğini düşünüyor.”

Takaichi’yi şimdi, Japonya’nın ABD ile askeri ve ekonomik ittifakı konusundaki belirsizliklerle başa çıkmak gibi büyük bir sınav bekliyor. Önümüzdeki hafta Tokyo’da, Japon yetkilileri gümrük vergileri  ve ABD askerlerinin bölgedeki varlığı için “daha fazla ödeme yapılması gerektiği” yönündeki açıklamalarıyla endişe saçan Trump’la görüşmesi planlanıyor.

Mütevazı bir ailede büyüdü 

Birçok Japon siyasetçi varlıklı ve seçkin çevrelerden gelirken, Takaichi mütevazı bir ailede büyüdü. Nara eyaletinin tapınaklar, türbeler, sık ormanlar ve yemyeşil tepelerle dolu bölgesinde yetişti. Annesi polis teşkilatında, babası ise bir otomobil parça üreticisinde çalışıyordu.

Takaichi’nin çocukluk arkadaşı Motoko Shimada, örgülü saçlarıyla gezen arkadaşının, okul gezilerinde öğle yemeğini unutan arkadaşlarıyla kendi yaptığı onigirileri (pirinç topları) ve yumurta rulolarını paylaştığını hatırlıyor.

“Çok güler yüzlü ve sakin biriydi” diyor Shimada. “Güçlü kadın imajı yoktu. Ama birinin uyum sağlayamadığını ya da zorlandığını fark eder ve ona yardım edebilirdi.”

"Kızıl bir gül" 

Takaichi, küçük yaşlardan itibaren Japon kadınlarının üzerindeki baskıların farkındaydı. 2024’te Eiji Ohshita tarafından yazılan bir biyografide anlattığına göre, annesi ona “kızıl bir gül” olmasını öğütlemişti: “Zarifliğini korurken, yanlışla mücadele edebilecek dikenlere de sahip ol.”

Ailesi, Tokyo’daki seçkin özel üniversitelere kabul edilmesine rağmen, onu evine yaklaşık 80 kilometre uzaklıktaki devlet okulu Kobe Üniversitesi’ne gitmeye zorladı.

Röportajlarında anlattığına göre ailesi, “kız olduğu için” üniversite eğitiminin gerekli olmadığını düşünüyor ve küçük erkek kardeşi için para biriktirmek istiyordu. (Takaichi bu makale için, temsilcisi aracılığıyla yapılan röportaj talebini reddetti.)

Mezuniyetin ardından Takaichi, genç siyasetçi ve iş insanlarına yönelik seçkin bir eğitim kurumu olan Matsushita Yönetim ve Hükümet Enstitüsü’ne katıldı. 1980’lerin sonlarında, o dönemin başlıca ekonomik rakibi olan ABD’ye ilgi duymaya başladı ve Colorado’lu eski Temsilciler Meclisi üyesi, ateşli bir feminist olan Patricia Schroeder’in ofisinde staj yaptı.

Siyasi kariyerine 1993'te başladı 

Japonya’ya döndüğünde Takaichi yazar ve televizyon programcısı olarak çalıştı; sert tartışmacı kimliğiyle tanındı. 1993’te, siyasi reform vaatleriyle bağımsız aday olarak Nara’dan parlamentoya seçilerek siyasi kariyerine başladı. Babası emeklilik birikimini kızının seçim kampanyasına harcadı.

Japon parlamentosu Diet’e girdikten sonra, siyasette kadın olmanın getirdiği yalnızlığı kısa sürede fark etti. Erkek meslektaşlarının zaman zaman küçümseyici davrandığını, ayrıca iş görüşmelerinin genellikle kadın milletvekillerinin katılamayacağı sauna ve sosyal kulüplerde yapıldığını anlattı.

1993’te Associated Press’e“Bir kadının bir erkekle bire bir görüşmesi gerçekten çok zor” demişti. “İnsanlar bakıyor, uydurma bir skandal çıkmasını istemem. Akşam 5’ten sonra çalışamıyoruz.”

Parlamentodaki ilk yıllarında, ulusalcı görüşleriyle tanınan seçkin bir ailenin mensubu Shinzo Abe ile kalıcı bir siyasi ittifak kurdu. İkisi de askeri harcamaların artırılması ve tarih kitaplarına daha vatansever bir ton kazandırılması gibi konularda ortak bir zemin buldu.

Abe 2006’da ilk kez başbakan seçildiğinde, Takaichi’yi kabinesine aldı. Bu, onu Japon siyasetinin en görünür kadınlarından biri haline getirdi. Abe, 2012’de ikinci dönemine başlarken Takaichi’yi yeniden görevlendirdi ve bu dönem sekiz yıl sürdü. Takaichi, Abe’nin politikalarını kararlılıkla savundu. Bu politikalar arasında Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası pasifist dönemin ardından ordusunu yeniden özgürleştirmeyi hedefleyen anayasa değişiklikleri ile ucuz para ve devlet teşviki temelli ekonomik programı da vardı.

“Takaichi, muhafazakârların gerçek yıldızıdır”

Takaichi, Abe’yi 2021’de yeniden aday olmaya ikna etmeye çalıştı, ancak Abe bunu reddetti. Takaichi yarışa girdiğinde, Abe desteğini ona verdi. “Takaichi, muhafazakârların gerçek yıldızıdır” demişti o dönemde Abe. Takaichi bu seçimi kaybetti; 2024’teki bir başka girişiminde de başarılı olamadı.

Abe, Nara’da bir tren istasyonunun önünde seçim konuşması yaparken suikasta uğradığında, Takaichi yıkıldı. O dönemde “Hiç bu kadar fiziksel ve zihinsel olarak çökmemiştim” dedi.

“Sabahtan itibaren çok sıkı çalışmalıyım” diye yazdı sosyal medyada, “aksi halde ona karşı mahcup olurum.”

© 2025 The New York Times Company