Patricia Cohen / New York Times
Almanya, Polonya, Belçika ve Estonya’daki havalimanları yakınlarına sapan insansız hava araçları ve sık sık yaşanan sabotaj olayları, Rusya’nın Ukrayna’daki amansız savaşının Avrupa’ya kolayca sıçrayabileceğine dair ürkütücü bir ihtimali düşündürüyor.
Bu tehdit, kıta genelindeki ülkeler ve Britanya üzerinde, Soğuk Savaş sonrası barış döneminde küçülen profesyonel asker ve yedek asker sayısını hızla artırma baskısını yoğunlaştırdı. Ancak yüz binlerce yeni asker nasıl bulunacak sorusunun net bir yanıtı yok.
Ekonomi, siyaset ve askeri stratejiye dokunan sert anlaşmazlıkların ardından Alman hükümeti bu ay zorunlu askerlikten vazgeçerek gönüllü bir orduyu tercih etmeye karar verdi. Ancak gerekli sayıya ulaşılamazsa yeniden celp uygulanmasının önü açık bırakıldı.
Hırvatistan ise farklı bir yol izledi ve 18 yıl önce kaldırılan zorunlu askerliği birkaç hafta önce yeniden yürürlüğe soktu.
Polonya’da ise her erkeğin askeri eğitimden geçmesini öngören planlar hazırlanıyor. Başbakan Donald Tusk, ülkenin ordusunu 200 binden 500 bine çıkarmayı hedefliyor.
Danimarka da 2030’a kadar silahlı kuvvetlerini 70 binden 200 bine çıkarmayı amaçlıyor. Bu kapsamda kadınları da celp sistemine dahil etti ve hizmet süresini dört aydan 11 aya uzattı. Danimarka Genelkurmay Başkanı Michael W. Hyldgaard, “Savunmanın, seferber edebileceğimiz tüm savaş gücüne ihtiyacı var” dedi.
Diğer ülkeler ise ulusal hedefleri ve NATO taahhütlerini yerine getirmek için gönüllü asker çekme konusunda daha iyi performans göstereceklerini vadediyor.
Fransa gelecek yıl isteğe bağlı bir askerlik programı başlatmayı planladığını açıkladı. Britanya ise 2027’de zayıflayan kadrolarını yeniden inşa etmek için daha sade bir alım süreci kurmak üzere özel bir insan kaynakları şirketiyle anlaştı.
Buna rağmen hedeflere ulaşma konusunda tablo karanlık. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün son raporunda, “Birçok ülkede elde tutma oranları düşük kalıyor, yedek sistemleri düzensiz ve düşük işsizliğin görüldüğü yaşlanan toplumlarda asker alımı giderek azalıyor” denildi.
Etkili bir savaş gücünün nasıl oluşturulacağına dair hesaplamalar son derece karmaşık. Özellikle Gallup’un 2024’te, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden iki yıldan fazla süre sonra yaptığı ankete göre, Avrupa Birliği vatandaşlarının ortalama üçte birinden daha azı ülkeleri için savaşmaya istekli.
Aynı ankete göre, zorunlu askerliğin 1973’te Vietnam Savaşı sırasında sona erdiği ABD’de ise halkın yüzde 42’si silaha sarılmaya hazır.
Askerliğin iki yüzü
Tartışmanın bir tarafına göre askerlik, yurttaşlık görevi ve toplumsal bağları güçlendiren bir deneyim. Coğrafi, ırksal, etnik ve sınıfsal farkları aşan birleştirici bir unsur. Ayrıca savunma yükünü en adil biçimde dağıtan yöntem.
Diğer tarafa göre ise zorunlu askerlik, özgür toplumlarda yeri olmayan ve vatandaşları yetenek ve becerilerini en verimli kullanabilecekleri alanlardan koparan, son derece ağır bir ekonomik maliyet.
1968 seçim kampanyası sırasında ABD Başkanı Richard Nixon, Nobel ödüllü serbest piyasa ekonomisti Milton Friedman’ın çalışmalarından da etkilenerek zorunlu askerliği “devasa bir gizli vergi” olarak tanımlamıştı.
NATO üyesi Türkiye dahil 12 ülkede zorunlu askerlik uygulaması var
Avrupa’da, NATO üyesi Türkiye de dahil olmak üzere 12 ülkede zorunlu askerlik uygulaması bulunuyor. Son anketler, Almanya, Fransa ve Polonya’da halkın çoğunluğunun zorunlu askerliğin yeniden getirilmesini desteklediğini gösteriyor.
Rusya’ya yakınlık açıkça belirleyici bir faktör. Rusya ile 1.338 kilometrelik sınırı bulunan Finlandiya, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından da zorunlu askerliği sürdürdü. Norveç ve Danimarka da aynı yolu izledi. İsveç ise 2017’de kadın ve erkekler için yeniden zorunlu askerliği başlattı. Estonya, Letonya ve Litvanya da farklı celp sistemleri uyguluyor.
Başarılı zorunlu askerlik modellerinin çoğu yine de büyük ölçüde gönüllülere dayanıyor. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı Avrupa Programı kıdemli araştırmacısı Sophia Besch’e göre, Norveç ve İsveç’te herkes kayıt yaptırmak zorunda, ancak ayrıntılı anketler, fiziki testler ve hizmet isteği temelinde sıkı bir eleme yapılıyor.
Litvanya, Letonya ve Danimarka’da ise gönüllü sayısı yetersiz kalırsa kura uygulanıyor.
Hükümetler teşvikler de sunuyor. Norveç, hizmetini tamamlayan askerlere prim veriyor. Letonya’da gönüllüler daha sonra ücretsiz üniversite eğitimi alabiliyor. Hırvatistan’da ise yeni yasayla askerlik yapanlara kamu ve devlet kurumlarında işe alımda öncelik tanınıyor.
Almanya’da Hristiyan Demokrat Birlik Partisi Meclis Grup Başkanı Jens Spahn, bu ayki oylamanın ardından, “Gönüllü hizmeti daha cazip hale getireceğiz” dedi.
Alman hükümeti, önümüzdeki on yılda asker sayısını 180 binden 260 bine, yedek asker sayısını ise 50 binden 200 bine çıkarmayı ve “AB’nin en güçlü konvansiyonel ordusunu” kurmayı hedefliyor.
Silahlı kuvvetlerin nasıl güçlendirileceği tartışması, sancılı bir geçiş döneminde yaşanıyor. Büyüme yavaşlıyor, küresel ticaret sistemi altüst olurken Avrupa ekonomileri büyük baskı altında. Teknolojik ilerlemeler savaşın doğasını değiştiriyor ve askerlerin nasıl konuşlandırılacağına dair varsayımlar yeniden düşünülüyor.
Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump, Amerikan taahhütlerini azalttığını ve Avrupa’nın hem kendi güvenliğinden hem de Ukrayna’dan sorumlu olması gerektiğini açıkça ortaya koydu. Geçen ay ABD yönetimi, NATO’nun doğu kanadındaki Romanya’da konuşlu asker sayısını azalttı.
Mark Rutte, göreve geldikten kısa süre sonra ocak ayında Avrupa Parlamentosu üyelerine, “Şu anda güvendeyiz. Ama beş yıl içinde güvende olmayabiliriz” dedi.
© 2025 The New York Times Company