Lydia DePillis / The New York Times
Son birkaç haftadır Çin ekonomisiyle ilgili gelen veriler endişe vericiydi. Ülkenin büyümesi yıllık yüzde 8'lik olağan hızından yüzde 3'e kadar geriledi. Gayrimenkul şirketleri on yıllık aşırı inşaatlaşmanın ardından çöküşe geçti. Ve uzun süren Covid-19 karantinaları nedeniyle hayal kırıklığına uğrayan ve hükümete olan güvenini kaybeden Çin vatandaşları, ülkenin pandemi döneminden kalma halsizliğinden kurtulmanın yolunu tüketerek bulamadı.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi bu kadar kötü bir şekilde tökezliyorsa, bu en büyüğü yani ABD için ne anlama geliyor? Kısa cevap şu olabilir: Çin'in ABD mallarının müşterisi olarak sınırlı rolü ve ülkelerin finansal sistemleri arasındaki küçük bağlantılar göz önüne alındığında, şu anda ABD için etkileri muhtemelen önemsiz.
Perşembe günü yayınlanan bir notta Wells Fargo, Çin için önümüzdeki üç yıl içinde üretimin önceki büyüme oranlarından yüzde 12,5 daha düşük olacağı bir "sert iniş" senaryosunu simüle etti. Bu koşullar altında bile, ABD ekonomisi 2024 yılında enflasyona göre düzeltilmiş büyümesinden yalnızca yüzde 0,1 ve 2025 yılında yüzde 0,2 oranında kesinti yapacak. Ancak Çin'in mevcut sarsıntısı derinleşerek zaten yavaşlamakta olan küresel ekonomiyi daha da aşağı çekecek bir çöküşe dönüşürse bu durum değişebilir.
Çin'in sıkıntılarında ABD'nin de payı var
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda, ABD'nin Çin'in yaşadığı sıkıntılarda bir miktar rol oynadığını kabul etmek gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri, 2022 yılında Çin'den 536,8 milyar dolar değerinde ithalat yapan pandemi dönemindeki tüketim patlamasını çoktan geride bıraktı. Bu yıl, evleri ve verandaları mobilya ve elektronik eşyalarla dolu olan Amerikalılar, paralarını gemi seyahatlerine ve Taylor Swift biletlerine harcıyor. Bu da eski Başkan Donald Trump'ın başlattığı ve Biden yönetiminin büyük ölçüde devam ettirdiği gümrük vergileri nedeniyle zaten zayıflamış olan Çin fabrikalarından gelen mallara olan talebi azaltıyor.
Çin'in liderleri yıllardır ekonomik büyümeyi sağlamak için ülkenin hane halkına daha fazla güvenmek istediklerini söylüyorlar. Ancak güvenlik ağı programlarını güçlendirmek gibi iç tüketimi desteklemek adına çok az adım attılar.
Çin ihracatı yeniden teşvik edebilir
Bu nedenle bazıları Çin'in büyümeyi desteklemek için yeniden ihracatı teşvik etme yoluna gidebileceğinden endişe ediyor. Böyle bir strateji başarılı olabilir çünkü Çin para birimi yuan dolar karşısında çok zayıf ve Çin parçalarını Vietnam ve Meksika gibi başka ülkelerde monte ederek çoğu ürüne uygulanan gümrük vergilerinden kaçınmak mümkün.
İhracat artışının telafi edici etkileri olabilir. Tüketim mallarının fiyatlarını düşürebilir ve bu da Çin'in benzin ve demir cevheri gibi emtialara olan talebinin azalmasıyla birlikte ABD'de enflasyonun düşmesine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, ABD imalatını yeniden canlandırma çabalarına karşı koyabilir ve başkanlık seçimleri yaklaşırken siyasi tansiyonu yükseltebilir. Dış İlişkiler Konseyi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Brad Setser, "Benim korkum, ihracata dayalı bir Çin toparlanmasının, üretimde Çin'e daha fazla bağımlı olmak istemeyen bir dünya ile karşılaşması ve bunun bir gerilim kaynağı haline gelmesi" dedi.
ABD-Çin ticaretinde son durum
Peki ya diğer yöne, ABD'den Çin'e akan mallar? Bu çok büyük bir hacim değil; Çin 2022 yılında ABD ihracatının sadece yüzde 7,5'ini oluşturdu. Trump yönetimi 2018 yılında, Çin'in ABD'li çiftçilerden milyarlarca dolarlık daha fazla ürün satın almasını öngören bir anlaşma için müzakerelere başladı. Ancak bu hedeflere hiçbir zaman ulaşılamadı. Çin'de iştahın azalmasıyla birlikte de bu hedeflere asla ulaşılamayabilir. Bu da küresel olarak gıda fiyatlarının düşmesi anlamına gelebilir, ancak çiftçiler de bundan zarar görebilir. Amerikan Çiftlik Bürosu Federasyonu'nun baş ekonomisti Roger Cryan, "Mısır ve soya fasulyesine olan talepleri artıyorsa, bu dünya çapında mısır ve soya fasulyesi üreten herkes için iyidir. Elbette bu, ileride endişe duyulması gereken bir durum" şeklinde konuştu.
Apple ve Tesla için Çin pazarı zorlaşıyor
ABD ekonomisi, özel kaygıları olan milyonlarca şirketten oluşuyor ve Çin'in ekonomisi geliştikçe bazılarının endişelenecek daha çok şeyi olabilir. Örneğin Tesla, Çin pazarında ilerleme kaydetmişti, ancak daha düşük maliyetli modellere sahip yerel markaların zorlu rekabeti karşısında buradaki satışları son aylarda düştü. Apple da gelirinin yaklaşık yüzde 20'sini Çin'de elde ediyor ve Çin'de yaşayanların daha ucuz ürünleri tercih etmesiyle bu pazar da darbe alabilir.
Küresel çapta iş yapan ABD bankaları da yavaşlayan büyümeye dikkat çekiyor. Bu bankalardan Citigroup'un CEO'su Jane Fraser, şirketin ikinci çeyrek kazanç çağrısında Çin'in "en büyük hayal kırıklığı" olduğunu söyledi.
Çinli turistler bir başka sorun
Çinli turistler aynı zamanda ziyaret ettikleri ABD şehirlerine de para akıtıyorlar ki ileride bunu daha az yapabilirler. Booking.com ve Priceline gibi seyahat web sitelerini bünyesinde barındıran Booking Holdings'in CEO'su Glenn Fogel, kazanç çağrısında Çin'in zayıfladığına dikkat çekti. Fogel, "Çin'de bizim için bir süre toparlanma beklemiyorum" şeklinde konuştu.
Ekonomik tablo kararsa bile, ABD ve Çin bankacılık sistemleri, Evergrande veya Country Garden gibi emlak geliştiricilerine yatırım yapmış olabilecek birkaç kişi dışında, ABD kurumlarını ve yatırımcılarını izole edecek kadar ayrı. Setser, "Çin'den ABD'ye finansal bulaşma için gerçekçi kanallar yok" dedi. Çin Merkez Bankası'nın ABD Hazine tahvillerini satın almayı erteleyebileceğini, ancak genel piyasa üzerindeki herhangi bir etkinin sınırlı kalabileceğini belirtti. Setser, "Çin'in tahvil piyasasını Fed'in dengeleyemeyeceği bir şekilde bozduğu gerçek bir senaryo yok" şeklinde konuştu.
Madalyonun diğer yüzü
Madalyonun diğer yüzüne bakıldığında ise ABD için bir fırsat da söz konusu. Yerel fırsatlardan yoksun olan Çinli yatırımcıların paralarını daha fazla ABD'ye taşımaları halinde ABD şirketleri için bazı avantajlar söz konusu olabilir. Çin'in ABD varlıklarına yaptığı doğrudan yatırım nispeten düşük seviyede ve devletler Çinlilerin ABD'de gayrimenkul ve ticari işletme satın almalarının önüne engeller çıkarmaya çalıştıkça yeni engellerle karşılaşabilir. Cornell Üniversitesi'nde ticaret politikası profesörü olan Eswar Prasad, "ABD'nin nispeten iyi durumda olduğu düşünüldüğünde, hem daha yüksek getiri hem de güvenlik arayışıyla Çin'den ABD'ye para gelebilir" dedi.
Jeopolitik dinamikler
Doğrudan finansal ve ekonomik etkilerin yanı sıra, bocalayan bir Çin'in jeopolitik dinamikleri ve ABD'nin çıkarlarını anlamlı bir şekilde değiştirip değiştirmeyeceği de dikkate alınmalı. Ancak Çin daha az güçlü görünürse, parçalanan bir dünyada çekiciliğini kaybedebilir. Büyük altyapı projeleri için Çin'den hevesle kredi alan ülkeler, daha katı şartlarına rağmen Dünya Bankası gibi uluslararası kredi kuruluşlarına geri dönebilir.
Prasad, "Çin ekonomisinin zor bir noktada olduğunun görülmesi, Biden yönetiminin Asya'da ve başka yerlerde daha agresif bir şekilde dışa açılmasına ek olarak, dengeyi biraz değiştirdi" dedi.
Tayvan işgali uzak bir senaryo
Çin'in ekonomik durumu, Tayvan'ın işgali gibi herhangi bir askeri maceraya atılma isteğini etkileyebilir mi? Komünist Parti liderliği böyle bir saldırıyla vatansever ruhları harekete geçirmeye çalışsa da Prasad, bu tür bir angajmanı sürdürmek için gereken kaynaklar göz önüne alındığında, sallantılı bir ekonominin aslında askeri güç kullanımını daha az olası hale getireceğini düşünüyor.
© 2023 The New York Times Company