Jeanna Smialek, Stephen Castle / New York Times
Brexit, Birleşik Krallık ile Avrupa Birliği’ni birbirinden koparmıştı. Şimdi ise Başkan Donald Trump’ın Amerika’sı, onları yeniden bir araya itiyor.
Britanya’nın Avrupa Birliği’nden resmen ayrılmasının üzerinden beş yıl geçmişken, iki tarafın liderleri temkinli de olsa yeni bir iş birliği dönemine doğru ilerliyor. İlişkilerde yeni bir başlangıç olarak sunulan bir etkinlikle, iki taraf Pazartesi günü Londra’da bir zirve gerçekleştirecek.
Bu zirvede, Avrupa’daki askeri güvenliği güçlendirmek amacıyla tasarlanmış tarihi bir savunma ve güvenlik anlaşmasının duyurulması bekleniyor. Aynı zamanda gıda ticaretine dair bazı kuralların gevşetilmesi ve enerji iş birliğinin derinleştirilmesi planları da müzakere edilebilir.
Yeni ilişkinin şekli üzerinde uzlaşmak elbette kolay olmadı. Savunma konusundaki yüksek risklere rağmen, balıkçılık hakları dahil sıradan konular müzakereciler için zorlu başlıklar olarak kaldı.
Ancak Pazartesi günkü etkinliğin amacı, iki ortağın giderek daha karmaşık hale gelen jeopolitik bir dönemde birlikte çalışmaya kararlı olduklarını vurgulamak. Geniş kapsamlı gündemin üzerinde tek bir büyük tema yer alacak: Amerika’nın geri çekildiği bir dünyada nasıl ilerlenmeli?
On yıllardır savunma alanında küresel liderlik yapan ve serbest ticareti benimseyen ABD'nin dünya sahnesindeki rolü, Trump yönetimi tarafından köklü şekilde yeniden şekillendiriliyor. Trump, Avrupa’nın savunma konusunda daha fazla sorumluluk almasını istiyor. Ukrayna’ya tam destekten uzaklaşırken söylemde Rusya’ya daha yakın duruyor. Ayrıca dost-düşman ayrımı yapmaksızın yüksek gümrük vergileriyle bir ticaret savaşı başlattı.
Britanya, ABD ile sınırlı bir ticaret anlaşması imzalamış olsa da bu anlaşma henüz detaylandırılmamış ve nihai hale getirilmemiş durumda. Avrupa Birliği ise herhangi bir anlaşma yönünde açık bir ilerleme kaydetmiş değil ve anlaşma sağlanamazsa ABD'ye karşılık vereceğini duyurdu.
Bu arka planda, Pazartesi günkü toplantı daha da büyük bir önem kazandı. Britanya ekonomik bağımsızlık için AB’den ayrılmış olabilir ama ABD, her iki tarafa da karşı karşıya oldukları zorlu ortak sorunları hatırlattı. İşbirliği hayati olacak.
Avrupa Birliği’nin baş diplomatı Kaja Kallas geçen hafta yaptığı açıklamada “Bu kadar çalkantılı bir dönemde ortaklık çok önemli” sözlerini kaydetti. İngiltere Savunma Bakanı John Healey de benzer mesaj verdi ve Bloomberg’e Avrupa’da karşı karşıya olunan güvenlik tehditlerinin iki gücün birlikte çalışmasını gerektirdiğini söyledi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise yaptığı açıklamada, “Bu büyük belirsizlik ve dalgalanma çağında, Britanya içe kapanarak değil, dünyada hak ettiği yeri alarak—ittifaklarını güçlendirerek—tepki verecek” dedi.
Yeni bir savunma ve güvenlik paktı
AB büyükelçileri, zirveden bir gün önce, Pazar günü, nihai detayları görüşmek üzere toplanacak. Ancak yeni bir savunma ortaklığı uzun süredir bekleniyor.
Avrupa Birliği, Ukrayna’ya karşı Rus saldırganlığı ve Moskova’nın Avrupa sokaklarında sabotaj ve casusluk içeren hibrit savaş yürüttüğüne dair kanıtlarla harekete geçerek kendi askeri sektörünü güçlendirmeye yönelik programlar başlattı. Yetkililer, Rusya’nın önümüzdeki 10 yıl içinde diğer Avrupa ülkelerini tehdit edebileceğini düşünüyor ve buna karşı hazırlıklı olunması gerektiğine inanıyor.
Ancak AB’nin bu çabaları hız kazanırken, AB'yi terk eden ülke olarak Britanya’nın 150 milyar euroluk (167 milyar dolar) ortak savunma alımlarını finanse etmeye yönelik kredi programında ne kadar yer alması gerektiği hâlâ tartışmalı.
Birleşik Krallık ve savunma sektörü bu programda yer almak için baskı yapıyor, ancak başta Fransa olmak üzere bazı AB ülkeleri, İngiltere’nin katılımını sınırlamak istiyor.
Zirvenin diğer önceliği ise ekonomik iş birliği. Bu noktada İngiltere bazı kazanımlar elde edebilir. Boris Johnson döneminde imzalanan Brexit ticaret anlaşması, birçok uzman tarafından AB lehine görülüyor. Ekonomik büyümenin durakladığı bir dönemde, Starmer hükümeti gıda ve hayvansal ürün ihracatına dair bazı ticaret engellerini hafifletmeyi hedefliyor.
Londra merkezli düşünce kuruluşu U.K. in a Changing Europe’dan kıdemli araştırmacı Jill Rutter ise “İngiltere zayıf bir konumdayken müzakere ediyor çünkü mevcut ticaret ve işbirliği anlaşması AB için oldukça iyi işliyor” ifadelerini kullandı.
Starmer’ın ofisine göre, anlaşma İngiliz üreticilere yardım edecek çünkü en yakın ve en büyük ticaret ortaklarına ihracat yapmak için bürokrasiyle uğraşıyorlar ya da bazen hiç ihracat yapamıyorlar.
Yakınlaşma sembolik kalabilir
Birçok uzman bu yakınlaşmanın pratikten çok sembolik olduğunu düşünüyor.
King’s College London’da profesör Anand Menon “Avrupa güvenliği açısından İngiltere’nin bu Avrupa planlarına bağlı olması önemli, ancak eEkonomik açıdan oyunun kurallarını değiştirecek bir şey değil” dedi.
Gıda ürünlerinde daha sorunsuz ticaret için bir anlaşmanın karşılığında, İngiltere standartlarını Avrupa ile uyumlu hale getirmeyi, Brüksel yasa değiştirdiğinde ilgili yasalarını güncellemeyi ve AB’nin en yüksek yargı mercii olan Avrupa Adalet Divanı kararlarını kabul etmeyi kabul edebilir.
Bu adımlar, halihazırda Brexit yanlısı Reform UK adlı sağ popülist partinin lideri Nigel Farage’ın iç baskısı altında olan Starmer için siyasi riskler taşıyabilir.
© 2025 The New York Times Company