Colby Smith / New York Times
Jerome Powell, Fed Başkanı olarak görev süresi boyunca diken üstündeydi. Görevi boyunca Fed, iki küresel ticaret savaşı, yüzyılda bir görülen bir pandemi, yurtdışında birçok jeopolitik çatışma ve onlarca yıldır görülen en kötü enflasyon şokuyla başa çıkmak zorunda kaldı.
Ancak başkanlık görev süresinin bitmesine sadece dokuz ay kala, Powell’ın durumu özellikle kırılgan bir hâl aldı.
Powell, Beyaz Saray'dan gelen bitmek bilmeyen saldırılarla ve Başkan Donald Trump tarafından görevden alınma tehdidiyle karşı karşıya. Aynı zamanda, yerine geçmek isteyen birkaç adayın açıkça yarıştığı bir ortamda, kendi ekibi içinde faiz indirimi konusunda yaşanan fikir ayrılıklarını da yönetmek zorunda.
Trump'ın baskılarına rağmen faizlerin sabit kalması bekleniyor
Fed’in Çarşamba günü art arda beşinci toplantısında da faizleri sabit bırakması bekleniyor. Bu karar, hiç şüphesiz Trump’ı kızdıracak ve Fed’in sadece ekonomiye yönelik tutumunu değil, Powell’ın kurumu nasıl yönettiğine dair eleştirileri de alevlendirecek.
Potomac River Capital’in baş yatırım sorumlusu Mark Spindel, “Powell’ın boğuştuğu daha derin, varoluşsal bir mesele var. Bu sadece ne kadar faiz indirimi yapılacağıyla ilgili değil. Bu, Fed’in ve kurumsal yapısının var olup olmaması gerektiği konusunda açıkça sorgulanması meselesi”
Trump yönetiminin, Fed’i itibarsızlaştırmak ve Powell’ı zayıflatmak için ne kadar ileri gidebileceği, Çarşamba günkü toplantı öncesi günlerde açıkça gözler önüne serildi.
Başkan, sadece 24 saat öncesinden haber vererek, Perşembe günü Fed’in Washington’daki genel merkezindeki tadilat çalışmalarını ziyaret edeceğini duyurdu. Beyaz Saray yetkilileri, Powell’ı tadilatı kötü yönetmekle ve bütçeyi aşmakla suçladıktan sonra, Fed’e bu turu düzenlemesi için baskı yapmıştı.
2,5 milyar dolarlık proje, Beyaz Saray’ın Fed’le olan savaşındaki son cepheye dönüştü. Yönetim yetkilileri, tadilatı Powell’ı görevden almak için olası bir gerekçe olarak gösterdi. Anayasaya göre, bir başkan bir Fed başkanını sadece “ağır suistimal”, görevi kötüye kullanma ya da başka bir “geçerli sebep” varsa görevden alabilir. Trump her ne kadar Powell’ın görev süresini tamamlamasına izin vereceğini söylese de, görevden alma mektubunun bir taslağını hazırlattığı bildirildi.
Trump ve Powell, Perşembe günü baret takarak tadilatın gerçek maliyeti konusunda tartıştı. Bu siyasi gösteri, başkana faiz oranlarını belirleyen kişiden doğrudan indirim talep etme fırsatı verdi.
Trump, faiz oranlarının 3 puan daha düşük olması gerektiğini savunuyor; çünkü Fed’in hem ekonomik büyümeyi engellediğini hem de ülkenin borç ödemelerinde maliyeti artırdığını iddia ediyor. Ancak Fed, geçen yıl oranları 1 puan indirdikten sonra, Ocak ayından beri faizleri sabit tutuyor.
Bu görüş ayrılığı, başkanın yakın müttefiklerinin Fed üzerindeki baskıyı artırmasına da yol açtı.
Hazine Bakanı Scott Bessent, kısa süre önce Fed’i “hedefinden sapmakla” suçladı ve bu durumun, “Fed’in para politikasındaki değerli bağımsızlığını gereksiz yere lekeleyen haklı eleştirileri” doğurduğunu söyledi.
Yönetimin Fed ve Powell üzerindeki bu saldırısının elbette bir bedeli var.
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı ve Fed’in eski araştırma ve istatistik bölümü yöneticisi David Wilcox, bu durumun Fed’in hükümetin istekleri doğrultusunda harekete geçerken güvenilirliğini korumasını zorlaştırdığını savunuyor.
Bloomberg Economics’in araştırma direktörü de olan Wilcox sözlerini şöyle sürdürdü: “İronik olan şu ki, yönetim, Fed’in kendi istediği yönde hareket etme olasılığını aslında azaltıyor. Bağımsızlığını korumaya özen gösteren bir Fed, faiz indirimi için gerekçelerin çok daha açık ve tartışmasız olmasını bekleyecektir”.
Faiz indirimlerine devam
Beyaz Saray’dan bağımsız bir şekilde işleyen bir Fed, borçlanma maliyetlerinin siyasi avantajlar yerine ekonomik gerçeklere göre belirlenmesini sağlamak açısından kritik önemde. Yüksek faiz oranları Amerikalılar için hayatı pahalılaştırabilir ve bir başkanın onay oranını düşürebilir, ama aynı zamanda enflasyonu kontrol altında tutmaya ve ekonomiyi uzun vadede istikrara kavuşturmaya yardımcı olabilir.
Ancak başkan, Fed’in bu yıl faiz indirimlerinden kaçınmasını “siyasi” bir karar olarak nitelendirdi. Bunun gerekçesi ise, merkez bankasının Kasım seçimlerinden sadece birkaç ay önce yarım puanlık faiz indirimi yapmış olması.
Fed yetkilileri ise bu yorumları reddediyor. Yetkililer, ekonominin, %4,25 ile %4,5 arasında tutulan faiz oranlarına rağmen şu ana kadar oldukça iyi durumda olduğunu ve Trump’ın politikalarının büyümeyi yavaşlatırken enflasyon riskini artırdığını savunuyor.
Fed faiz indirimine yaklaştığının ilk işaretini verdi
Ancak Fed’in faiz indirimi kararı alma noktasına yaklaştığına dair ilk işaretler de görülmeye başladı. Artık mesele zamanlama.
Trump tarafından atanan iki önemli Fed yetkilisi —Fed Valisi Christopher J. Waller ve Denetimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Michelle W. Bowman— iş gücü piyasasındaki kırılganlığı gerekçe göstererek, bu haftaki toplantıda faiz indirimi yapılmasını savundu. Bu, Fed’in faizleri sabit tutma kararına karşı çıkabilecekleri anlamına geliyor. Eğer böyle olursa, son 30 yılda ilk kez bu düzeyde iki yetkili karara muhalefet etmiş olacak.
Karara karşı çıkılması nadir de olsa, bu tür belirsiz dönemlerde sağlıklı bir tartışma işareti olarak görülür. Ancak Trump’ın merkez bankasına yönelik saldırıları bağlamında, ileride daha fazla bu tip tartışmaların yaşanması, Powell’ın politika belirleme komitesi üzerindeki etkisini kaybettiği izlenimini doğurabilir.
Purdue Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı ve St. Louis Fed eski Başkanı James Bullard, Fed’in Eylül’de faiz indirimine yeniden başlayacağını ve Aralık ayında çeyrek puanlık bir indirim daha yapacağını öngörüyor. Bu adımların zayıf iş gücü piyasasından değil, Fed’in politikalarını daha “nötr” bir seviyeye getirmekten kaynaklanacağını belirtiyor. Bu sayede Fed, “herhangi bir şok durumunda iyi bir pozisyonda” olabilir.
“Politika faizi şu anki durum için fazla yüksek” diyen Bullard şöyle devam etti: “Eğer gevşemeleri gerekseydi, katedecek çok yolları olurdu”
Ancak Trump’ın baskı kampanyasının kalıcı hasar verdiğine dair bir işaret de BNY Investments’tan ve eski Fed ekonomisti Vincent Reinhart’tan geldi. Reinhart, yakın vadede yapılacak herhangi bir faiz indiriminin “kötü görüneceğini” ve muhtemelen Aralık ayına kadar böyle bir ekonomik gerekçe oluşmayacağını savunuyor.
Yeni Fed başkan adayı Powell'ı daha fazla baskı altında bırakacak
Trump, şimdilik Powell’ı görevden alma tehdidinden geri adım atmış olabilir. Ancak elinde başka bir koz daha var: Yerine geçecek ismi erken açıklamak ve Powell’ın etkisini böylece azaltmak. Başkan, daha düşük faiz oranlarını destekleyecek birini arıyor; bu da yeni başkanın bağımsız davranamayacağı endişelerini artırıyor.
Hazine Bakanı Bessent’e göre yönetim, yeni başkanı belirlemek için “acele etmiyor.” Ancak bazı önde gelen adaylar halihazırda bu görev için açıkça kendilerini öne çıkarıyor; bu çabaların yıl içinde daha da yoğunlaşması bekleniyor.
Beyaz Saray’da öne çıkan iki aday —Bessent ve ekonomi başdanışmanı Kevin Hassett— Fed’in faiz indirimi yapması gerektiğini savunmuş durumda. Eski Fed yöneticisi Kevin Warsh ise faiz indiriminin Fed bilançosunun küçültülmesiyle birlikte yürütülmesini önerdi. Waller ise Trump’tan teklif gelirse görevi kabul edeceğini belirtti.
Wall Street, yarışta öne çıkan isimlerden gelen sinyallere her geçen hafta daha fazla kulak verecek gibi görünüyor ve Trump bir seçim yaptığında bu sinyaller çok daha etkili olacak.
RBC BlueBay Varlık Yönetimi’nde sabit getirili menkul kıymetlerden sorumlu yatırım direktörü Mark Dowding, “Her geçen hafta, Powell’ın söyledikleri daha az, yeni başkanın söyledikleri daha fazla önem taşıyacak. Bu kaçınılmaz” dedi.
© 2025 The New York Times Company
