22 Nisan 2025, Salı Gazete Oksijen
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 13.04.2025 21:55 | Son Güncelleme: 13.04.2025 21:56

Trump'ın gümrük vergileri Brexit'in mirası mı?

Brexit'in ekonomik ve siyasi etkileri hâlâ hissedilirken, Trump'ın benzer politikaları ABD'de yeni bir belirsizlik dalgası yaratıyor. Uzmanlar, Brexit sonrası Britanya’nın yaşadığı krizlerin, Trump sonrası ABD’yi de bekleyebileceği yönünde uyarıda bulunuyor
Fotoğraf: Andrew Testa/New York Times
Fotoğraf: Andrew Testa/New York Times
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Mark Landler / New York Times

İngiltere, ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergilerini hem şaşkınlık hem de hayranlıkla izledi. Ne de olsa ülke, 2016 yılında Avrupa Birliği'nden ayrılma yönünde oy kullandığında benzer bir ekonomik izolasyona gitmişti. Brexit referandumundan yaklaşık dokuz yıl sonra İngiltere, hala bunun maliyetiyle hesaplaşıyor.

Trump, ABD'nin etrafına duvarlar örmek için benzer bir yol izlerken, Brexit'ten alınan dersler aniden yeniden gündeme geldi. Eleştirmenler bir zamanlar Brexit'i İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde bir Batı ülkesinin kendi kendine verdiği en büyük ekonomik zarar olarak tanımlamıştı. Şimdi Atlantik'in öte yakasında da bunun karşılığını alıyor olabilirler.

Trump'ın geçen hafta tahvil piyasalarının isyanı karşısında gümrük vergilerinin bir kısmını aniden geri çekmesi bile, kısa ömürlü bir başbakan olan Liz Truss'un piyasaları korkutan radikal vergi indirimlerinden geri adım atmak zorunda kaldığı İngiltere'yi hatırlattı.

Onun yanlış denemesi, İngiltere'nin dünyanın en büyük ticaret bloğunu terk etme kararıyla başlayan aşırı politikalar döngüsünün doruk noktasıydı.

İngiltere ABD ile AB arasında zor bir seçimle yüz yüze

Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcılığı yapmış olan İngiliz diplomat Mark Malloch Brown, “Bir bakıma Brexit'in en kötü miraslarından bazıları hala önümüzde duruyor” dedi. İngiltere'nin şimdi Avrupa ile ticari bağlarını yeniden inşa etmek ya da Trump'ın Amerika'sı ile korumak arasında zor bir seçimle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Malloch Brown, “Temel mesele en büyük ticaret ortağımızla aramızdaki kopukluk olmaya devam ediyor” dedi ve ekledi: “Eğer İngiltere artık ABD ile çalışamayacağı için Avrupa'nın kucağına düşerse, bu sadece yarım bir zafer olur”

Trump Brexit'i yüksek sesle destekledi

Trump 2016'da Brexit'in ateşli bir savunucusuydu ve Brexit ile kendi yürüttüğü siyasi hareket arasında bağ kuruyordu. Başlangıçta İngiltere'ye AB'den daha düşük gümrük vergileri uyguladı ve bazıları bunu İngiltere'nin ayrılma kararının bir ödülü olarak değerlendirdi.

Brexit'in Britanya ekonomisi üzerindeki etkisi artık çok fazla tartışılmıyor, ancak etkilerini Covid-19 pandemisi, Ukrayna'daki savaş ve şimdi de Trump'ın gümrük tarifelerinin yol açtığı sonraki şoklardan ayırmak zaman zaman zor oldu.

Hükümetin Bütçe Sorumluluğu Ofisi, İngiltere'nin genel ticaret hacminin AB'de kalması durumunda olacağından yaklaşık %15 daha düşük olduğunu tahmin ediyor. Uzun vadeli verimlilik ise Avrupa ile olan ticari engeller nedeniyle olması gerekenden %4 daha düşük.

Verimlilik Brexit'ten önce de geriliyordu ancak Avrupa'dan kopuş, özel yatırımları soğutan belirsizlik tohumları ekerek sorunu daha da derinleştirdi. Britanya'nın çıkış koşullarına ilişkin tartışmalarla zorlu bir süreç izlendi.

Fotoğraf: Haiyun Jiang/New York Times



Ekonomist John Springford'un Brexit'in olmadığı bir Britanya'yı temsil etmek üzere karşılaştırılabilir ekonomilerden oluşan bir sepet kullandığı modele göre, 2022'nin ortasına gelindiğinde Britanya'daki yatırımlar Brexit'in olmadığı duruma kıyasla %11 daha düşüktü. Londra'da bir düşünce kuruluşu olan Avrupa Reform Merkezi'nde çalışan Springford'a göre mal ticareti %7, gayrisafi yurtiçi hasıla ise %5,5 daha düşüktü.

Trump, çeşitli gümrük vergileri uygulayarak, bunları iki katına çıkararak ve ardından durdurarak daha da fazla dalgalanma başlattı. Elbette Trump'ın eylemleri başta ABD ve Çin olmak üzere onlarca ülkeyi etkiliyor. Şimdiden resesyon ve yeni bir enflasyon dalgası öngörülüyor.

Brexit'in etkileri

Brexit ve sonrasında yaşananların hem ekonomik hem de siyasi birçok ikinci dereceden etkisi oldu. Truss'un İngiltere'nin durgun ekonomisini canlandırmak için borçla finanse edilen vergi indirimleri planı, yatırımcıların önerilerinden geri adım atmasıyla İngiliz devlet tahvillerinin satışını tetikledi.

Amerikan tahvillerinde de benzer bir satış dalgası geçen hafta başladı ve ABD için geniş kapsamlı sonuçlar doğurdu. Yükselen tahvil faizleri hükümetler üzerinde baskı yaratıyor çünkü bu, borçlanmak için daha fazla ödeme yapmaları gerektiği anlamına geliyor. Satışlar aynı zamanda istikrarı da bozma eğiliminde çünkü bir ülkenin kredi itibarına ilişkin daha derin kaygılara işaret ediyor.

Truss'ı koltuğundan etti

İngiltere örneğinde, kredi krizi korkusu Truss'u vergi indirimlerini rafa kaldırmaya zorladı ve kısa süre sonra koltuğundan oldu. Bu durum piyasaları sakinleştirse de, yatırımcılar arasında İngiltere hakkında şüphe bıraktı. Mortgage oranları aylarca yüksek kaldı.

Yatırımcılar arasındaki bu tedirginlik, İngiltere Maliye Bakanı Rachel Reeves'in ekonomiyi canlandırmak için daha cesur önlemler almasını engelledi. Başbakan Keir Starmer geçen hafta, Truss'un serbest piyasa deneyinin geri tepmesini gerekçe göstererek hükümetin kendi koyduğu mali kısıtlamaları gevşetmeyi reddetti.

Malloch Brown, “Bu kadar küçük muhafazakar bir başbakana sahip olmamızın nedeninin Truss ile yaşadığımız deneyim olduğunu iddia ediyorum. Bu doğrudan Truss etkisini tekrar yaşamak istemememizle ilgili” dedi.

İngiltere'nin aksine, Amerika Birleşik Devletleri hala dünyanın rezerv para birimi olan dolara sahip ve geçen haftaya kadar Hazine tahvilleri yatırımcılar için bir sığınak olmaya devam etti. Ancak ekonomistler her ikisinin de Trump yönetiminde daha fazla baskıya maruz kalacağını tahmin ediyor.

"Güven sarsıldı"

London Business School'da ekonomi profesörü olan Richard Portes, “Güven sarsıldı. İnsanlar artık politika tutarsızlığına ve politika sorumsuzluğuna karşı çok daha duyarlı” dedi. 

Brexit aynı zamanda İngiltere'nin diplomasi sahnesindeki etkisini de azalttı ve Starmer'ın Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasında bir köprü görevi görme çabalarıyla bu etki yeni yeni telafi edilmeye başlandı.

Brexit'in mirası

Trump'ın Amerika'nın NATO için bir güvenlik şemsiyesi olma rolünden çekilmesi Britanya'yı Avrupa'ya yaklaştırdı. Ancak Britanyalılar hala Brexit'in mirasıyla boğuşuyor. Örneğin AB ile yapılacak bir savunma anlaşması, Fransa'nın Brexit müzakerelerinden kalan balıkçılık hakları konusunda İngiltere'nin taviz vermesini talep etmesi nedeniyle gecikiyor.

Brexit'in destekçileri projeyi, küreselleşen ekonominin yol açtığı sorunları çözecek sihirli bir değnek olarak anlattılar. Bu da Trump'ın gümrük vergilerinin devlet hazinesi için bir fırsat ve küresel ticaretin adaletsizliklerine bir çare olacağı iddialarından farklı değil. Uzmanlar her iki durumda da böyle her derde deva bir çözümün mevcut olmadığını söylüyor.

"Brexit işleri daha da kötü hale getirdi"

London School of Economics'ten Tony Travers, “Gerçek şu ki, Brexit sanayisizleşmenin neden olduğu sorunların hiçbirini düzeltmedi. Aksine Brexit sorunları daha da kötüleştirdi”

Ekonomi ve göç konusundaki hayal kırıklıkları, seçmenlerin Starmer'in seçmesinde önemli bir faktördü. Ancak Starmer'in hükümeti bu sorunlarla ve İngiltere'nin Avrupa'dan ayrılmasının ardından yaşanan sorunlarla boğuşmaya devam ediyor.

Trump'ın koalisyonu, Brexit yanlılarıyla aynı ideolojik fay hatlarına sahip ve Steve Bannon gibi ekonomik milliyetçilerle Elon Musk gibi küreselcileri karşı karşıya getiriyor. Bu da analistlerin Trump sonrası ABD siyasetinin Brexit sonrası İngiltere siyasetine benzeyip benzemeyeceğini merak etmelerine yol açıyor.

© 2025 The New York Times Company