22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 06.12.2024 04:30 | Son Güncelleme: 10.12.2024 15:37

39 Derecede Aşk İzmir’e davet ediyor

Prime Video’nun yeni filminde asıl yıldız İzmir… Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın başrollerini paylaştığı 39 Derecede Aşk’ta hayatın sürprizleriyle dolu bir İzmir macerası bizi bekliyor
Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç. İkilinin Meryem dizisinden sonra yeniden bir araya gelişi, hayranları çok sevindirdi.
Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç. İkilinin Meryem dizisinden sonra yeniden bir araya gelişi, hayranları çok sevindirdi.

İzmir’in canlı ruhu ve sıcak atmosferi, 6 Aralık’ta 39 Derecede Aşk ile Prime Video ekranlarına taşınıyor. Başrollerini Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın paylaştığı filmde, boyoz kokuları eşliğinde Alsancak sokaklarında koşturan Kumru ve Fatih, İzmir’in sıcakkanlı ahalisiyle iç içe. “Asfalyalarımı attırma”, “hallederiz” gibi İzmir’e özgü konuşmalarla, körfeziyle, neşesiyle bu filmi izlerken kendinizi 35 plakalı ilimizin kalbinde hissedeceksiniz.

Uygar Şirin’in kaleminden çıkan 39 Derecede Aşk, Bir Film imzasıyla hayata geçirildi. Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın enerjileriyle ekrana taşınan romantik komedinin yönetmen koltuğunda ise Tunç Şahin oturuyor.

İzmir sokaklarında unutulmaz anlar

39 Derecede Aşk’ta İstanbul’un hırslı avukatı Kumru ve İzmir’in rahat ve kaygısız müzisyeni Fatih’in hayatları beklenmedik bir karşılaşmayla tamamen değişiyor. Kumru’nun üstlendiği bir boşanma davası, onu yıllar önce acı bir ayrılık yaşayarak dönmemek üzere bıraktığı İzmir’e yeniden sürüklüyor. Müzikle mi uğraşacak, yoksa babasının araba kiralama şirketinde mi çalışacak diye kararsız olan Fatih’in hayatı, Kumru ile tanışmasıyla bambaşka bir yöne evriliyor. Kumru’ya şoförlük yapmaya başlamasıyla birlikte, ikili birlikte unutulmaz bir gün geçiriyor. Aldatan eşin ihanetini kanıtlayacak delil toplamaktan, teknede rakı-balık sefasına, Kumru’nun renkli karakterli annesinin coşkulu tepkilerini idare etmeye, Kumru’nun eski arkadaşının düğününe yetişmeye kadar birçok zorluğun üstesinden gelmeye çalışan çift, İzmir sokaklarında unutulmaz anlar yaşıyor.

39 Derecede Aşk, neşeli, gönlünden geçen aşkı bulmanın mümkün olduğunu gösteren sıcak bir film.

 

Sadece bir günde yaşanan olaylarla İzmir’in tüm güzellikleri ekrana yansıyor. İstanbul’un hızlı temposundan kaçan Kumru, İzmir’in rahatlığı ve neşesiyle tanışırken, hayatın planlanamayacağını ve sürprizlere açık olmanın önemini öğreniyor.

Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç’ın uyumlu performansları, filmi daha da hareketlendiriyor. Özellikle Furkan Andıç’ın kendi sesiyle söylediği şarkı ise ayrı bir renk katıyor. Cem Davran’ın canlandırdığı her türlü sorunu çözen İskender, Kumru’nun en yakın arkadaşı Gülcem rolündeki Zeynep Oymak, müzisyen Cemo karakteriyle Ulaşcan Kutlu ve Kumru’nun annesi rolündeki Pelinsu Pir gibi oyuncular, hikayeyi zenginleştiriyor.

39 Derecede Aşk, neşeli, gönlünden geçen aşkı bulmanın mümkün olduğunu gösteren sıcak bir film. Kendini hayatın akışına bırakmanın, tesadüflerin gücüne inanmanın ve tabii ki aşkın evrensel dilini konu alıyor. İstanbul’dan İzmir’e uzanan bu sıcak rüzgar, sizin de kalbinizi İzmir’e götürecek.

Başrol oyuncuları Ayça Ayşin Turan ve Furkan Andıç O2’nin sorularını yanıtladılar:

“Furkan çok güzel bir oyun arkadaşı benim için.”

Ayça Ayşin Turan - Kumru

● Kumru; hedefleri olan, programlı, sınırların dışına çıkmayı sevmeyen, prensipli ve köşeli bir kadın. Önceden ben de Kumru gibi köşeli, belli çizgilerin ve sınırların dışına çıkmayı sevmeyen bir insandım; ama zamanla hayatı gördükçe, deneyimledikçe hayatın bu kadar siyah beyaz değil, grilere hatta farklı renklere de ihtiyacı olduğunu görüyorsun. Kumru da bence bu süreçte onu gördü.

● Hikaye boyunca Kumru’nun eli Fatih’e, Fatih’in eli Kumru’ya değiyor ve ikisinin de hayata bakış açıları değişiyor, uyumlanıyorlar. İnsanın gözüne bazen bir perde iner ve bir şeyi görmez ya da görmezden gelir. Kumru ve Fatih birbirlerinin hayatlarına bir şekilde dokunup, görmek istemedikleri ya da kaçtıkları gerçeklerle yüzleşiyorlar. Ayça ve Furkan olarak ise birlikte ikinci projemiz ve yıllar sonra yeniden Furkan’la çalışıyor olmak, onunla karşılıklı oynamak benim için mükemmel bir keyifti.

● O kadar eğlenceli ve tatlı bir setti ki yaşanan hiçbir zorluğu hatırlamıyorum desem yeridir. Tarihi asansörlerin merdivenlerini çıktığımız bir sahne vardı, bir tek orada sıcaktan zorlandığımızı hatırlıyorum.

● İzmir’in, filmin bir repliğinde de geçtiği gibi acayip kozmik bir dengesi var, sanırım benim de en çok sevdiğim tarafı bu olabilir. Şöyle söyleyebilirim, Kumru başta İzmir’i hep reddeden, İzmirli olmasına rağmen sevmeyi kabullenemeyen bir karakter olduğu için, başta belki Kumru’nun duygusuna kapılmış olabilirim; ama Kumru’yla beraber ben de yavaş yavaş İzmir’e alıştım ve o güzel lezzetlerini tattıkça bir bağ oluşturdum.İzmir mutfağından sevdiğim o kadar çok lezzet var ki, seçemem. Her gün hangi gevrek, hangi boyoz daha iyi vs. diyerek geçiyordu günlerimiz. Balkabaklı pide diye bir şey var,  işte o benim için unutulmaz bir lezzet.

● Kumru İstanbul’u, Fatih de İzmir’i temsil ediyor. İstanbul’da enerjik, kaotik, ritmik ve sistemden dolayı acele bir yaşam, İzmir’deyse daha rahat, sakin ve huzurlu bir hayat var. İkisinin de gerekli olduğunu düşünüyorum. Hem sakinliğe hem de hareket, enerji ve akışta kalmaya ihtiyacımız var.

● Hayat sen planlar yaparken tamamıyla başına gelenlerdir. Anda yaşamak ve anın tadını kaçırmamak gerektiğini bence bu film ile seyirciye bir kere daha hatırlatmış olacağız. Herkes anda kalmayı savunur ama hayatın akışında ya da kargaşasında bazen bunları unutuyoruz, bunun farkında olamayabiliyoruz. Belki hiç önemi olmayan bir sorunu büyütebiliyoruz. Belirli şeylere takılı kalıp, anın tadını çıkarmaktan kopabiliyoruz. Bu film bence seyirciye bunu hatırlatacak diye düşünüyorum. Her düşündüğümüz ya da inandığımız şey doğru olmayabilir. Hayatın sana getirdiklerini güzellikle kucaklamak gerek.

“Ayça ile aynı dili konuşuyorduk diyebilirim.”

Furkan Andıç - Fatih

● Fatih’e hayat verirken öncelikle karakterin hikayenin içindeki konumuna ve işlevine odaklandım. Neye hizmet ettiğini bilmekilk etapta işimi kolaylaştıran bir unsur oldu. Diğer karakterlerin Fatih’e bakışı ve Fatih’in onlara bakışı benim için önemliydi. Ayrıca olayları ele alış şekli ve değerlendirmesi onu anlamam için bana yardımcı oldu.

● Ayça ile bundan yedi sene önce “Meryem” projesinde birlikte çalışma şansımız oldu. Hali hazırda zaten mesaimiz olması ikimiz için de işleri kolaylaştırdı. Kendisi eski oyun arkadaşım diyebilirim. Bu film için de bir aya yakın prova sürecimiz oldu. Bu bize elimizde olan metne ve karakterlerimize hakim olmamız konusunda çok yardımcı oldu. Sahnelerimiz ve karakterlerimiz üzerine üretmekten yeni şeyler denemekten çekinmeyen biri Ayça. Aynı dili konuşuyorduk diyebilirim.

● Genellikle romantik komedi türündeki projelerde kamera önündeki her detay kadar kamera arkası da filmin duygusuna katkıda bulunuyor bana sorarsanız. Bu anlamda çok şanslı bir ekiptik diyebilirim. Kayıt sırasında yaşanan şeylerden ziyade kamera arkasında da bir eğlence ve şakalaşma söz konusuydu. İşimizi keyifle ve eğlenerek yaptık diyebilirim. Bu sebeple başta yönetmenimiz Tunç Şahin’e, ekibine ve şahane kamera arkası ekibimize çok teşekkür etmek istiyorum. Harika bir 8 hafta geçirdim. Elbette zorlandığımız sahneler oldu. Zorluklarla da eğlenerek baş ettik. Bir asansör sahnemiz vardı mesela bizi, daha çok Ayça’yı zorlayan. Ben sıcak seven biri olarak şikayetçi değildim ama İzmir’deki çekimler sırasında sıcak aynı şekilde ekibi zorlayan bir etken oldu diyebilirim.

● İki karakterimiz de kendi doğalarına uyan daha doğrusu konfor alanları olan şehirlerde yaşıyor ve o şehirleri seviyorlar. Aslında meselenin şehirler değil de kendileriyle ilgili olduklarını anlayacakları bir yolculuğa çıkıyorlar. Canlandırdığım karakterlerdeki dönüşümler en çok dikkat ettiğim şeylerden biri ve bu iki karakterimizin de İstanbul ve İzmir’i temsil ettiği karakteristik özelliklerinin bazıları organik bir şekilde değişime uğrayacak.

● Uzun yıllardır yaz kış İzmir’e gider gelirim. Orada çok samimi dostluklarım da vardır. Benim için İzmir’in en güzel yanı insanının İstanbul’da yaşayan insanlar gibi zamanla bir mücadele halinde olmamaları. Farkında olmasak da yetişmeye çalıştığımız bir hayat bizi içten içe yoruyor. Bir diğer güzel yanı ise saniyelerin ve insanların daha ağır hareket ediyor olması. Lezzet olarak da Kemeraltı Çarşısı’nda yediğim Manisa kebabı diyorum.

● İhtimallerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Her saniye her şeyin değiştiği bir dünyada hazırlıklı olmak, fazla düşünüp gelecek için endişe etmenize sebep olabilir. Bazısını bu ihtimaller korkuturken beni çoğunlukla heyecanlandırır. Şems i Tebrizi’nin lafı geldi aklıma:“Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?”

● Ben her zaman hayatta keyif aldığım mutlu olduğum şeyleri yapmak isterim. Tabi ki hayatta yapmak zorunda olduğumuz şeyler de var. O zaman da bunları nasıl keyifli ve eğlenceli hale çevirebilirim diye düşünürüm. Şarkı söylemek başta beni tedirgin etse de süreç içinde keyif aldığım bir şey haline geldi. Vokal koçum Nilüfer Çelik’e teşekkür etmek isterim. Gelecekteki projeler için nasıl kapılar açacağını filmi izledikten sonra hep beraber değerlendiririz artık.