Lara Mutlu / [email protected]
İstanbul açıklarında bir takımada olan Prens Adaları’nın hikayesi hiç bitmez. Bir zamanlar yazarların, şairlerin uğruna methiyeler düzdüğü Adalar’dan geriye ne Sait Faik’in Burgaz’ı kalmıştır, ne Zahrad’ın Kınalı’sı ne de Hüseyin Rahmi’nin, Yahya Kemal’in Büyükada’sı. Gelgelelim bir yaşam kültürü olarak “Ada’ya çıkmak” deyimi her daim geçerliliğini korur.
Yazlıkçıları, kışlıkçıları vardır Adalar’ın. Ben ve benim gibi yazlıkçılar, en geç haziran ortası adaya çıkar, eylül sonu İstanbul’a iner. Yaz boyunca da adanın tüm nimetlerinden faydalanır. Misal benim Büyükada’da bir günüm, terasta yarısını kedilerin, diğer yarısını kargaların, ucundan bir parçasını da benim yediğim, Büyükada Fırını’ndan alınmış krikrak, beyaz peynir ve taze şeftali reçelli bir kahvaltıyla başlar. Anadolu Kulübü’nde denize girip kitap okuyarak devam eder.
Kulüp dönüşü ya Dondurmacı Yunus’un tezgahından bir top vişne-limon dondurma alınır ya da Yalovalı Kardeşler’den patates kroket. Akşam ise genellikle iskelenin sağ tarafına boylu boyunca sıralanmış balıkçılarda (En iyileri Milto, Alibaba ve Milano) birer kadeh eşliğinde balık yenir. Hem 2024 yazında Adalar’a açılan yeni mekanları hem de klasik haline gelen mekanlardan öne çıkanları derledik.