19 Haziran 2025, Perşembe
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 14.05.2025 09:35 | Son Güncelleme: 14.05.2025 10:15
Makaleyi sesli dinle • 0:00

Ayasofya’da tarihî restorasyon başladı: Deprem riskine karşı 1500 yıllık miras güvence altına alınıyor

Ayasofya’nın tarihindeki en büyük restorasyonlardan biri başlatıldı. The Guardian’ın haberine göre çalışmalar, ana kubbenin güçlendirilmesini ve gizli kalmış tarihî katmanların gün yüzüne çıkarılmasını amaçlıyor
Fotoğraf: Depo Photos
Fotoğraf: Depo Photos
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült
email [#52C1F5] Created with Sketch. Her gün aynı saatte, en önemli gelişmeler e-posta kutunda! Şimdi ücretsiz üye ol, gündemi kaçırma!

İstanbul’un simge yapılarından Ayasofya, bin beş yüz yıllık tarihine rağmen hâlâ ayakta duruyor. Ancak uzmanlar, her geçen gün artan deprem riski karşısında yapının daha fazla korunması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu kapsamda, mimar, mühendis ve sanat tarihçilerinden oluşan bir ekip tarafından kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatıldı.

Restorasyonun başındaki isim olan mimar Hasan Fırat Diker, The Guardian’a yaptığı açıklamada, “Sadece bu yapıya değil, tüm dünya kamuoyuna karşı sorumluyuz” diyerek çalışmanın küresel önemine dikkat çekti.

Kubbe ve minareler güçlendirilecek

The Guardian’ın haberine göre, restorasyon çalışmaları kapsamında Ayasofya’nın ana kubbesini örten kurşun tabaka kaldırılacak, yarım kubbeler ile merkez kubbe arasındaki zayıf bağlantı noktaları güçlendirilecek. Ayrıca dört taşıyıcı sütun ve yer altı yapısı da detaylı şekilde incelenecek.

Hasan Fırat Diker, bu çalışmaların "Türkiye’de son yıllarda gerçekleştirilen en kapsamlı restorasyonlardan biri" olabileceğini belirtiyor. Yapılan açıklamalara göre, iç mekânda kurulacak iskeleler ziyaret akışını engellemeyecek şekilde tasarlanırken, kubbe yüzeyini yağmur ve sıcaklardan korumak için özel bir örtü kullanılacak.

Sarsıntılar hatırlatıyor: Ayasofya ne kadar dayanıklı?

Restorasyonun aciliyeti, geçtiğimiz ay İstanbul açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremle bir kez daha gündeme geldi. Diker, sarsıntının ardından yapının içini hızla kontrol ettiğini ve olası zararları incelediğini söyledi.

Türkiye’nin iki büyük fay hattı üzerinde yer alması, İstanbul gibi yoğun yerleşimli ve tarihi yapılara ev sahipliği yapan şehirlerde kaygıları artırıyor. Diker, “En kötü senaryoda bir deprem, ana kubbeyle yarım kubbeleri birleştiren kemerde çatlaklara, hatta minarenin kubbeye çarpmasına neden olabilir” uyarısında bulundu.

Gizli katmanlar ve tarihî izler açığa çıkacak

Restorasyon yalnızca yapısal güçlendirme ile sınırlı kalmayacak. Ekip, Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan dönemlerde yapılan onarımlarla kubbe yüzeyinde oluşan tarihî katmanları da inceleyecek. Ayrıca Osmanlı dönemine ait olduğu düşünülen ve altın sarısı yüzeylerin altında kalan duvar resimlerinin de ortaya çıkarılması hedefleniyor.

Şu an için restorasyonun ne zaman tamamlanacağına dair net bir takvim bulunmasa da çalışmalar sırasında Ayasofya ziyarete açık kalacak. Diker, “Ziyaretçilerin konforunu önemsiyoruz. Restorasyon devam ederken bile gelen herkes Ayasofya’nın mümkün olduğunca büyük bir bölümünü görebilmeli” diyerek sürecin şeffaflıkla yürütüleceğini vurguladı.