Ebru D. Dedeoğlu / [email protected]
Çağdaş edebiyatımızın ödüllü roman ve öykü yazarı Behçet Çelik’in İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni romanı Turuncunun Kıvamı, yazarın güçlü kaleminden modern bir kadının yalnızlıkla ve dünyayla kurduğu karmaşık ilişkiyi anlatıyor. Romanın başkahramanı Arzu, şehir hayatında kendini ararken, içsel dünyasında sarsıcı bir yolculuğa çıkıyor. “Arzu’nun iç dünyasını sadece kelimelerle değil, bunların akışları, sesleri ve ritimleriyle de vermeye çalıştım” diyen Çelik, Arzu’nun içsel gelgitlerini ve dünyayla kurduğu mesafeli ama derin bağı çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Roman, yalnızca Arzu’nun iç dünyasını değil, çevresindeki karakterlerle olan karmaşık ilişkilerini de derinlemesine ele alıyor. Kenan, Arzu’nun hayatında entelektüel bir meydan okuma yaratan bir karakter; kitaplar ve şiirler üzerine yaptıkları sohbetler hem yakınlaşmalarına hem de çatışmalarına zemin hazırlıyor. Erdem ise onun geçmişinde önemli izler bırakmış, eski bir sevgili olarak bugünkü tercihlerini ve Kenan’la olan ilişkisini şekillendiren bir etki yaratıyor. Bu iki erkek, başkahramanımızın hem geçmişiyle hem de şimdiki hayatıyla kurduğu bağlarda belirleyici roller oynuyor. Şehir, yalnızlık ve turuncu rengin metaforik katmanları eşliğinde, okura ruhsal bir keşif ve içsel bir dans sunan Turuncunun Kıvamı’nı Behçet Çelik ile konuştuk.