Bir dönem dayanıklılık ve ustalıkla özdeşleştirilen lüks moda ürünleri, son dönemde kalite tartışmalarının merkezine oturdu. ABD’li model ve influencer Wisdom Kaye’nin İtalyan moda markası Miu Miu’dan yaklaşık 18 bin dolarlık alışverişinin ardından paylaştığı videolar, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı.
Kaye, ürünleri evde açarken düğmelerin koptuğunu ve fermuarların kırıldığını söyleyerek “Eve gelir gelmez her şey bozuldu” ifadelerini kullandı.
CNN'in aktardığına göre Kaye’nin paylaşımlarının ardından benzer şikâyetler başka kullanıcılar tarafından da dile getirildi. ABD’de yaşayan Tiffany Kim, Miu Miu’dan aldığı 2 bin dolarlık bir ceketin bir ay içinde zarar gördüğünü belirtirken, tasarımcı Elena Qiu ise Maison Margiela imzalı 1.000 dolarlık ayakkabısının topuğunun içinin plastik ve boş olduğunu gösteren bir video paylaştı. Bu içerikler, lüks ürünlerin fiyatlarıyla sunduğu kalite arasındaki uçuruma dikkat çekti.
Miu Miu’nun bağlı olduğu Prada Group, söz konusu vakaların “izole” olduğunu ve markanın genel kalite standartlarını yansıtmadığını savundu. Şirket, küresel iade oranlarının yüzde 0,2–0,3 aralığında olduğunu açıkladı. Maison Margiela ise CNN’in yorum talebine yanıt vermedi.
Moda sektörünü uzun yıllardır takip eden gazeteci ve yazar Dana Thomas’a göre ise sorun yeni değil. Thomas, 2000’li yıllarda yayımlanan Deluxe: How Luxury Lost Its Luster adlı kitabında da benzer kalite düşüşlerine dikkat çektiğini hatırlatarak, artan fiyatlara karşın ürün kalitesinin gerilediğini söyledi. Thomas, birçok markanın “güzel ürünlerden çok güzel kârlara” odaklandığını ifade etti.
Seri üretime benzer yöntemlere yöneliniyor
Deri uzmanı ve içerik üreticisi Tanner Leatherstein (Volkan Yılmaz) de sosyal medyanın şikâyetleri daha görünür kıldığını, ancak kalite düşüşünün gerçek olduğunu savundu. Yılmaz, eski üretim tekniklerinin daha zahmetli ve pahalı olduğunu, günümüzde ise talebi karşılamak için seri üretime benzer yöntemlere yönelindiğini belirtti. İtalya’da yürütülen soruşturmalar da bazı lüks markaların tedarik zincirlerinde düşük maliyetli ve sömürüye dayalı üretim modellerine başvurduğunu ortaya koydu.
Sektör temsilcilerine göre maliyet baskısı, kumaş ve malzeme kalitesinde de düşüşe yol açıyor. Premium üretici MAES London’ın kurucu ortağı Diana Kakkar, markaların ipek yerine viskon ya da polyester karışımlarına yöneldiğini, bunun da “kaygan bir yokuş” yarattığını söyledi.
Uzmanlar, Hermès gibi sınırlı üretim ve aile kontrolünü koruyan markaların hâlâ istisna oluşturduğunu vurguluyor. Buna karşılık tamamen halka açık şirketlerin, kâr baskısı nedeniyle lüks anlayışından uzaklaştığı değerlendirmesi yapılıyor.
Artan eleştiriler, orta segment markalara olan ilgiyi de artırdı. McKinsey’nin 2026 State of Fashion raporuna göre, daha ulaşılabilir fiyatlarla yüksek kalite sunan markalar, lüksün yerini almaya başladı. Uzmanlara göre sosyal medyadaki tepki, sektör için bir uyarı niteliğinde: Yüksek fiyat, artık tek başına “lüks” anlamına gelmiyor.
Kaynak: Gazete Oksijen
