25 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 29.06.2024 09:41 | Son Güncelleme: 29.06.2024 10:03

Gena ile John

oris Spremo/Toronto Star via Getty Images)
oris Spremo/Toronto Star via Getty Images)

35 yıllık evliliklerinin başlarında, John Cassavetes, Gena Rowlands'a Yunanca bir şeyler öğretmiş.

Eğer kendilerini bir kalabalığın içinde anlamsız hissederlerse, Rowlands o dilde belirli kelimeleri veya cümleleri oradan çıkmaları için özel bir sinyal olarak kullanabiliyormuş.

Gena, Yunanca "Hadi yok olalım buradan!" diyordu yüksek sesle ve oradan sessizce uzaklaşıyorlardı.

Aralarında oynadıkları hoş bir küçük oyun, evet, ama aynı zamanda kendi evrenlerinin yönetmen ve oyuncu olarak, koca ve karı olarak nasıl işlediğine dair bir ipucu.

"Birlikte ne gibi oyunlar oynayacağımızı bulmaya devam ediyoruz" dedi Cassavetes 1971'de Playboy ile yaptığı bir röportajda, "Mesela onun ayağına parmaklarını incitmeden basabilirim veya o benimkine basabilir ve birden orada damarına basılmış gibi birlikte bir patırtı çıkarabiliriz."

Gena, Amerikan Drama Sanatları Akademisi'nde okurken John ile tanıştı, her ikisi de kariyerlerinin başında mücadele veren iki genç insandı.

Gena parlak derecede güzel, hassas, zeki, sanata yatkın ve yetenekli olduğu kadar bağımsızlığına düşkün biriydi.

John yakışıklı, sıcakkanlı bir bekârdı. Deliliğe yakın bir deha ve yüzeyin altında köpüren bir parlaklık sadece çıkış bekliyordu.

Cassavetes ateşli bir kıskanç ve sahipleniciydi; azimli ve özerkti. Tüm aşk/iş yaşamları boyunca, aralarında kalan tek değişmez şey ne kadar farklı olduklarıydı, yaşam tarzı ve zevkleri hemen hemen her şekilde zıttı. Yine de aralarındaki benzemezlikler ne olursa olsun, onları bir araya getiren ve ilişkilerini büyüleyici kılan düşündükleri veya hissettikleri değil, onları birbirlerine iletebilmek için seçtikleri yollar ve bunun için duydukları arzunun biricikliğiydi.

Ama belki de aşklarının en iyi özeti Cassavetes'in, onu tanıdıktan sonra karısı, iş arkadaşı ve oyucusu olarak hiç vaz geçmediği “aşk damarı” Gena ile tartışıp tartışmadıkları sorulduğunda Playboy'a verdiği cevapta bulunabilir.

"Aynı fikirde olmayan herhangi iki kişinin gerçekten ellerinden geldiğince ileri gitmesi gerektiğine inanıyorum ve bence biz öyleyiz: Çığlık atmak, bağırmak, küçük düşmanlıklar ve hatta zulüm eylemleri…ama bunların hepsi anlamsız" dedi.
"Onlar, aşk oradaysa, anlamsız.

"Onlar, aşk oradaysa, anlamsız.
Esnettiğiniz bir lastik bant gibi, ne kadar uzağa çekerseniz çekin ve çekerken sizi acıtsa bile geri döner. Aşk yeniden ortaya çıkıyor.

Not:
Bu sabah Gena Rowlands'a Alzheimer teşhisi konulduğunu öğrendim. Kimilerince en iyi aşk filmleri arasında gösterilen The Notebook (2004) filminde Allie karakterinin yaşlı halini canlandırmıştı. Gena 94 yaşında.
John 1989’de henüz 60 yaşındayken, filmlerinde “yalnızca parlak ışıklardan ibaret olmadığını” göstermek istediği Newyork’ta ölmüştü.
"Bu ülkede insanlar duygusal olarak 21 yaşında, belki daha genç yaşta ölüyorlar, bir sanatçı olarak benim sorumluluğum onların 21 yaşını geçmelerine yardımcı olmaktır” sözü onundur.
Onlarla ilgili İngilizce bir not epeydir bir kenarda duruyordu. Dün sabah ona bir kez daha bakmak gelmişti içimden. Sonra da bu yazıyı yazdım.
Ferit Edgü, ilhamın ona nasıl geldiği sorulduğunda, “İlham size gelmez. Siz ona gidersiniz” demişti.

Bülent Korman, Haziran 2024