05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 25.07.2025 15:06 | Son Güncelleme: 25.07.2025 15:46

Guardian inceledi: Yeni film Şirinler'in komünist köklerine ihanet mi ediyor?

Chris Miller imzalı yeni CGI filmi "Şirinler", gişede başarısız oldu ama eski dünyanın ruhuna da sadık kalamıyor. The Guardian yazarı Philip Oltermann, Peyo’nun kolektifçi ütopyasına karşı filmin bireyci mesajlarını sorguluyor
Guardian inceledi: Yeni film Şirinler'in komünist köklerine ihanet mi ediyor?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Paramount Pictures’ın CGI şöleni Şirinler, Chris Miller imzasıyla vizyona girdi. Animasyon efsanesinin bu yeni yorumu hem eleştirmenlerden olumsuz not aldı hem de gişede tökezledi. Yine de film, Belçikalı çizer Pierre “Peyo” Culliford’un 1958’de yarattığı, üç elma boyundaki tuhaf karakterlerin özünü hatırlatma görevini fena yapmıyor. 

Filmde James Corden, Şirinler Köyü’nde diğer sakinler gibi kendine has bir özelliği olmayan ve bu nedenle varoluşsal bir bunalıma giren “İsimsiz Şirin”e ses veriyor. Hikaye boyunca onun “özgün yeteneği”nin aslında “büyü” olduğu ortaya çıkıyor. Rihanna’nın seslendirdiği Şirine’nin şarkılarla destek verdiği bu yolculukta İsimsiz, kendi içindeki “benzersiz değeri” keşfetmeye çağrılıyor: “Kimsenin sana bir hiç olduğunu söylemesine izin verme, çünkü sen zaten harika doğdun.”

Peyo'nun evreniyle ters düşüyor

Böyle bir kimlik krizi, bol konuşmasıyla bilinen İngiliz aktör için yeni olabilir ama Peyo’nun 67 yıllık mavi kozmosu açısından kesinlikle bir ilk – hatta adeta bir çelişki. Zira Peyo’nun orijinal, proto-komünist vizyonunda iyi bir Şirin olmak, bireyselliği değil, kolektifi yüceltmek anlamına geliyordu.

Fransız sosyolog ve “Şirinolog” Antoine Buéno’ya göre Şirin Köyü’nün ilk 100 sakini arasında “yaklaşık yüzde 90’ı tamamen ayırt edilemezdi. Hepsi aynı görünüyordu, aynı giyiniyordu.” İsimle anılan bazı Şirinler vardı ama bu da genellikle topluma nasıl fayda sağladıklarıyla ilgili bir beceri üzerinden tanımlanıyordu. “Şirin toplumu, tam anlamıyla bir korporatist toplum örneğidir. Yani isimle anılan her bir Şirin, belirli bir toplumsal işlevi temsil eder” diyor Buéno.

Bireysellik ve kolektivizmin çelişkisi

Oysa Miller’ın yeni yorumunda bireyselliği keşfetmek, sorunların çözümü olarak sunuluyor. Peyo’nun orijinal kitaplarında ise bu, genellikle felaketin sebebi. “Her seferinde bir Şirin bireysel olmaya kalktığında bu bir felakete yol açar” diyor Buéno.

Örneğin, 1965 tarihli Kral Şirin adlı ikinci kitapta, Şirin Baba’nın yokluğunda köyde geçici bir lider seçimi yapılır. İsimsiz bir Şirin, seçmenlere boş vaatler vererek sistemi manipüle eder ve kazanır. Ancak seçildikten sonra baskıcı bir rejim kurar, Güçlü Şirin aracılığıyla köylülere saray yaptırır. Kitap, Flamanca’ya De Smurführer (Şirinfuhrer) adıyla çevrilmiştir.

“Toplumdaki tüm bozulmalar bireysellikten gelir; bu, özel mülkiyetle de bağlantılıdır” diyor Buéno. “Köyde her ne zaman özel mülk iddiası ortaya çıksa, bu tüm dengeyi bozar.”

Buéno’nun Şirinler’in gizli ideolojik alt metinlerini irdelediği 2011 tarihli kitabı üçük Mavi Kitap: Şirin Toplumunun Eleştirel ve Politik Analizi, sadık hayranlardan sert tepkiler alsa da, çizgi romanların üstü kapalı mesajlarını açıkça yorumlamaktan çekinmeyen polemikçi bir metindi. Devrimci Frig şapkalarının (kırmızı: Şirin Baba, beyaz: diğerleri) anlamlı olabileceğini söyleyen Buéno, sakallı Şirin Baba’yı Marx,  Gözlüklü Şirin’i ise Troçki’ye benzetmekte o kadar emin değil.

Kahramanlığın kolektif eylemde yattığı bir hikâye evreni

Şirin kitaplarında mesaj aramak, aslında onların ne kadar özgün bir anlatı denemesi olduğunun gözden kaçmasına da neden olmuş olabilir: Yüz karakterin neredeyse hepsinin aynı göründüğü, kahramanlığın kolektif eylemde yattığı bir hikâye evreni.

The Guardian’a konuşan Buéno, kitabının yayımlanmasından on yılı aşkın bir süre sonra artık daha dengeli bir yorum yapıyor: “Benim teorim her zaman şuydu: Peyo siyasete hiç ilgi duymuyordu. Ama dehası, ortak politik tarihimizden beslenen bir ütopya yaratmak ve herkese hitap eden imgelerle bunu sunabilmekti.”

Smurf Köyü’nün işleyen bir sosyalizm örneği olarak görülmesi ise yalnızca yeni yeniden yapımla değil, Peyo’nun 1970’lerde Şirinler’in haklarını satmasıyla tamamen ortadan kalktı. “Bence Şirinler’de yaşadığımız şey, Guy Debord’un kapitalizm analizinin birebir yansıması” diyor Buéno. “Kapitalizmin gücü, düşmanlarını doğrudan yok etmekte değil, onları içine alıp sindirebilmesindedir.”

Kaynak: Gazete Oksijen