Güldür Güldür Show 10. yılını kutluyor: Baskı olsa da zeka daima yolunu bulur
Yine de yaşama sevincimiz büsbütün kaybolmasın diye uğraşan sanatçılar var. Sahnede mizahın bazen akını bazen de karasını yaparak bize nefes aldıranlar. Devekuşu Kabare’nin, Ortaoyuncular’ın, Ertem Eğilmez’in, Oğuz Aral’ın, Levent Kırca’nın, Haldun Taner’in mirasçıları.
Güldür Güldür Show’u tanıyorsunuz. Bu yıl onuncu yaşlarını kutluyorlar. Takdir edersiniz ki sürekliliğin zor, başarının aslanın midesinde olduğu gösteri dünyasında az buz süre değil. Mizahlarını hiçbir mahalleyi rencide etmeden ve duruşlarını bozmadan yapmaları da hayranlık verici.
Güldür Güldür Show’a ilk ne zaman kapıldığımı hatırlamaya çalışırken, aklıma yıllar önceki “Kaymakam Karşılama” skeci geldi. Hani köye kaymakam gelecektir ve karşılama merasimi için çalgıcılara ihtiyaç duyulur. Muhtar ve sivri zekâlı yancısı, köyün İstanbul’a gidip müzisyen olmuş çocuğunu çağırmayı uygun görürler. Ama grubuyla beraber geldiğinde elemanın Black Metal gitaristi olduğu ortaya çıkar. Grubu gotik sahne makyajlarıyla gören ahali onların üç harflilerden olduğunu zanneder ve olaylar çılgınca gelişir. Skeç öyle incelikli yazılmıştır ki Black Sabbath hayranlarını da Anadolu insanını da güldürecek kıvamdadır.
Hal böyle olunca insanın sosyolojik tespitler yapası, Kemal Tahir ya da Şerif Mardin’den alıntılar sıralayası geliyor ama telaşa mahal yok, yapmayacağım. Marifetin samimiyet olduğunu söyleyeceğim sadece.
Gazetemiz Güldür Güldür Show’u yazmamı istediğinde, basit bir plan yaptım: Bir polisiye yazarı olarak içlerine sızacak ve açıklarını kollayacaktım. Bakalım neydi on yıldır her şeye rağmen yola devam edebilmelerinin sırrı. İşin mutfağı yazarlık makamı olduğundan, önce onlara uzanayım dedim. Perde arkasındaki o yüzlerini görmediğimiz, seslerini duymadığımız gizemli şahıslara. Eşeğime ters binip vardım huzurlarına. Ayağımın tozuyla da sordum sorumu: “Ey mizah erbabı insanlar, bu skeçleri yazarken bizim seyrederken eğlendiğimiz kadar eğleniyor musunuz?”
Herkese normal geleni komik görmek
Hiç tereddütsüz “Eğleniyoruz!” dediler. “Bu eğlence yazarın o konudaki eğlenceyi görmesiyle başlıyor. Bir komedi yazarı olarak hayata bakmanın güzelliklerinden biri de bu. Herkese normal geleni komik görmek, bazen de tam tersi. Yazar o hafta yazmak istediği konudan herkese bahsediyor ve ekipçe o konuda espriler yapıyoruz.”
Dediklerine göre sistemleri hem yazarı hem de programı her hafta üretmenin vahşetinden korumak üzerine kuruluymuş. Öncelikle yazarlar konularını bulup tüm ekibe bahsediyorlarmış. Eğer yazar o hafta konu bulmadıysa da beyin fırtınasıyla konu yaratılıyormuş. Konu belli olduktan sonra başlıyormuş esprileri bulma faslı. Skeç yazıldıktan sonra en az beş ayrı göz tarafından tekrar okunup revize ediliyor, yeni espriler ekleniyormuş. Provayı izledikten sonra da yazdıklarını rötuşluyorlarmış. Benden duymuş olmayın ama çalışırken gerildikleri, hatta inceden küfürleştikleri bile oluyormuş.