05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 03.10.2025 04:30 | Son Güncelleme: 04.10.2025 23:37

Hallyu’dan Next K’ya: Kore kültür devrimi hikayesi

Netflix’teki KPop: Demon Hunters dizisinin seslendirmesi yapılırken...
Netflix’teki KPop: Demon Hunters dizisinin seslendirmesi yapılırken...
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Hallyu, parıldayan bir sahneydi. Ancak şimdi sahnenin arkasında yeni bir şeyler oluyor. Hallyu, daha çok tüketim odaklı ve Kore merkezli bir deneyim sunuyordu. Yeni aşama olan Next K’da türler arasındaki sınırlar eriyor, teknoloji sanata dönüşüyor ve en önemlisi Kore diasporasının sesi bu yeni evrende yankılanıyor


Belgin Sait

Netflix tarihinin en çok izlenen animasyon filmi olan KPop: Demon Hunters (KDH), haziran ayında Netflix’te gösterime girdi. Yayına girdiği ilk hafta Top10’de ilk sıraya yükseldi. Devam eden haftalarda 400 milyon dolarlık hasılata ve 239 milyon izlenmeye ulaştı. Çoğumuz çocuk bölümünde yayınlanan bu animasyon filminin şarkılarını, çocukları okula bıraktıktan sonra bile, arabada farkında olmadan mırıldanıyoruz. Kırmızı ışıkta beklerken, önünüzden geçen çocukların ‘up up up’ diye dans ettiğini fark ederseniz şaşırmayın! “Hallyu dalgasının etkisinde” deyip geçin…

K-pop yıldızlarının, demonic bir gruba karşı verdiği savaşın müzik üzerinden anlatıldığı bu etkileyici animasyon filmi, geçen üç ay içerisinde dünyayı kasıp kavurdu. Filme ait şarkılar her yaştan insan tarafından ezberlendi, kostümleri festivallerde giyildi, anahtarlık ve oyuncakları ise yok sattı. Ve sanırım Kore’nin Hallyu dalgası, bu filmle birlikte başka bir boyuta ulaştı; Next K… Film sadece Kore için değil, aynı zamanda dünyanın kültürel geleceği için de büyük bir kırılma noktası oldu.

Hallyu’nun doğuşu ve yükselişi

Her büyük hikayenin bir başlangıcı vardır. Hallyu’nun hikayesi de belki basit bir otomobil, bir film ve bir devlet başkanının vizyonuyla başladı. Hikayenin tam olarak nerede başladığı kesin değil ama bu durum, bence anlatının büyüsünü daha da pekiştiriyor. Rivayete göre, 90’ların ortalarında, Kore’nin devlet başkanı, 20 bin adet Hyundai otomobilin satışından elde edilen gelirin, o yıl en çok hasılat yapan Hollywood filmi olan Jurassic Park’ın gişe gelirine denk olduğunu öğrenir. Bu kıyaslama, onu derinden sarsar ve basit bir hesapla: “Eğer bir film, bir ulusun en önemli sanayi ürünlerinden birinin gelirine denk geliyorsa, asıl altın madeni kültür endüstrisidir!” diye düşünür. İşte Hallyu’nun tohumları, masala göre bu vizyonla atılır ve Kore, yıllar içinde yaratıcılığın cenneti haline gelir.

Hallyu’nun yükselişi tabii ki sadece istatistiklerden ibaret değil; her bir kilometre taşı, bu kültürel hareketin nasıl bir küresel güce dönüştüğünü anlatıyor aslında. 1997’de Çin Merkez Televizyonu CCTV’de yayınlanan, geleneksel değerler ile modern yaşam arasında gidip gelen What Is Love dizisi, yayınlandığı dönemde yüzde 4.2’lik izleyici oranıyla Çin’deki en popüler yabancı dizilerden biri haline gelerek, bu kültürel yayılımın denizaşırı topraklarda yankı bulmasını sağladı. Sanıyorum ki o zamanlar hiç kimse bu minik başlangıcın nereye varacağını tahmin edememişti.

Ardından 2002’de Japonya’da yayınlanan, dokunaklı aşk hikayesi Winter Sonata gibi yapımlar ile bu kültürel atılım Japonya’da zirveye ulaştı. Dizi, Japonya’da yayınlandığında yüzde 20’yi aşan izlenme oranları elde etti ve öyle bir tutku yarattı ki, dizinin çekildiği yerler adeta birer hac noktasına dönüştü. Ardından, 2012’de PSY’ın Gangnam Style şarkısı geldi ve o an, bu kültürel fırtına bir anda kontrol edilemez bir güç kazandı. Şarkının YouTube’da 1 milyar izlenmeyi geçen ilk video olması, rakamların ötesinde bir olaydı; dünya, hiç bilmediği bir melodiyle dans ediyor, kültürün evrensel diliyle köprüler kuruluyor ve gerçekten sınırlar ilk defa anlamsızlaşıyordu.

Ama Hallyu’nun gerçek dönüşümü, sanırım BTS ile yaşandı. Onların ulaştığı milyar dolarlık değer, sadece müzik sektöründe bir başarı değil, bir ulusun yaratıcılığının ekonomik bir göstergesiydi. 2023’te ABD Başkanı Biden’ı ziyaret etmeleri, Kore’nin yumuşak gücünün artık sadece eğlenceyle sınırlı kalmadığını, küresel bir diplomatik nüfuza dönüştüğünü kanıtladı. Onların müziği artık yalnızca sahnelerde değil, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bile yankılanıyordu. Bu kültürel yükselişin turizme etkisi de tabii ki sayıların üstündeydi. Ülkeye gelen yabancı turist sayısının 2000’de 5.3 milyonken 2023’te 11 milyona çıkması, Hollywood’un bile tek başına başaramadığı bir şeydi. Artık insanlar sadece deniz ve kum için değil, sevdikleri filmin çekildiği Nami Adası’nı görmek için de seyahat ediyordu. Kültür, Kore’nin en güçlü ihracatı haline gelmişti.

Parasite ve Kore sinemasının mirası

Hallyu’nun cesur zamanlarından sonra ve Next K’nın taze başlangıcından önce, bahsetmemiz gereken çok önemli filmler var. Parasite onlardan sadece biri… 2019’da Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’yi kazanması ve ardından En İyi Film olmak üzere dört Oscar ödülü alması, sadece Kore sineması için değil, dünya sineması için de bir dönüm noktasıydı. Parasite, toplumsal eşitsizliğe dair en keskin yorumlarından birini yapmıştı ve bu, filmi evrensel bir başarıya götürmüştü.

Parasite, Kore sinemasının vitrin yüzü olan filmlerden biri.

 

Filmin yönetmeni Bong Joon-ho’nun filmografisine baktığımızda, Memories of Murder (2003), The Host (2006), Mother (2009) ve Snowpiercer (2013) gibi yapıtlarla, türler arası geçişkenlikte ve görsel anlatım konusunda ne kadar ustalaştığını görebiliyoruz. Ancak Parasite ile tüm bu unsurlar, daha geniş bir kitleye ulaştı ve evrensel bir karşılık buldu. Film zengin ve fakir arasındaki uçurumu, kara mizah, gerilim ve dram unsurlarını ustalıkla harmanlayarak anlatırken, aynı zamanda aile, sınıf, hırs ve umut gibi temaları da derinlemesine işlemişti. İşte bu yetenek, bir kültürü sadece popüler değil, aynı zamanda derinlikli kılan şeydi.

Parasite, Kore sinemasının vitrin yüzü olsa da en az onun kadar üzerinde bahsedilmeye değer, Park Chan-Wook’un Oldboy’u, Kim Ki-duk’un minimalist ve şiirsel anlatımı, Lee Chang-dong’un toplumsal gerçekçiliği ve Hong Sang-soo’nun gündelik hayatın absürtlüğünü yansıtan filmleri, Kore sinemasının bugün geldiği aşamanın bir tesadüf olmadığını bence yeter derecede kanıtlıyor. Bu filmlerin her biri, kendi başına birer başyapıtken, hepsi bir araya gelerek Kore’nin kültürel DNA’sını yazıyordu sanki.

Next K: Bir sonraki kültürel evre ve yaratıcılığın kutsal ittifakı

Hallyu, parıldayan bir sahneydi. Ancak şimdi sahnenin arkasında yeni bir şeyler oluyor. Hallyu, daha çok tüketim odaklı ve Kore merkezli bir deneyim sunmasına karşın, yeni aşama olan Next K’da türler arasındaki sınırlar eriyor, teknoloji sanata dönüşüyor ve en önemlisi Kore diasporasının sesi bu yeni evrende yankılanıyordu. Artık sadece izlemek yerine, hikayenin bir parçası olduğunuz ve sınırların şeffaflaştığı bir evreden bahsediyoruz. Bu noktada, oyuna yeni bir oyuncu katılıyor: Kore diasporası. Kore sinemasının artık sadece Kore’den değil, dünyanın dört bir yanına yayılmış Koreli ruhlardan beslendiği, Hallyu’nun bir sonraki evresi olan özgün bir evre…

KPop: Demon Hunters filmi, işte bu yeni dönemin somut bir örneği. Bu yapım, ilk defa Kore finansmanı olmadan, ancak Kore’yi konu alarak Amerikalı yapımcılar tarafından üretildi. Bu, bana göre aslında kültürel bir devrim. Düşünün! Ortaya bir ürün çıkarıyorsunuz ve o ürün öngörülemez bir şekilde büyüyor. O kadar büyüyor ki, özünde sizin olan şey, artık dünyaya ait evrensel bir nesne haline geliyor.

Ortada fenomen olan bir film ve keşfedilmek istenen, kolayca metaya dönüşebilen bir toplum varken, işin uzmanı olan sosyal bilimcilerin ne dediğini elbette merak ediyoruz. Prof. Lee, K. (Yonsei Üniversitesi) “Next K, teknolojinin ve interaktif medyanın, kültürel üretim ve tüketim üzerindeki dönüştürücü etkisinin bir yansımasıdır” diyor. KDH’ın başarısı, bu alıntıyı doğrular nitelikte. Hayranlar, artık dizinin sadece pasif izleyicileri değiller, aynı zamanda aktif katılımcıları oldular.

Kore Üniversitesi’nden Dr. Park ise şunları söylüyor: “Next K, kültürel melezleşmenin ve sınırların aşılmasının bir örneğidir.” Batılı anlatım tekniğiyle yapılan bir animasyon filmi, Anadolu’nun ücra bir köşesinde yaşayan birinin ya da 14 yaşındaki bir TikTok fenomeninin kliplerini süsleyebiliyor. Melezleşme ve sınırların yok olmasından kastettiğimiz şey tam da bu. Kültürlerin birbirine karışması, birbirini zenginleştirmesi… 

Next K ve Kore kültürünün geleceği

Next K, Kore sinemasının bu zengin mirasını devralarak, yeni teknolojilerle, farklı türlerle ve daha evrensel bir bakış açısıyla, adım adım öteye taşıyor. KDH gibi yapımlar, animasyon, K-pop ve fantastik unsurları bir araya getirerek, genç nesilleri oyuna çekiyor ve Kore kültürünü daha geniş bir kitleye tanıtıyor.

Next K, sadece Kore’nin dünyaya sunduğu değil, aynı zamanda dünyanın Kore’den aldığı da bir şey. Bu karşılıklı etkileşim sayesinde, farklı disiplinlerden sanatçıların, farklı kültürlerden yapımcıların ve farklı coğrafyalardan hayranların bir araya gelmesiyle, kültürel sınırların çok şenlikli bir şeye dönüşeceğinden eminim.

Kore’nin bu başarısı, dünyaya açılma cesaretinin ve yaratıcılığa verilen değerin bir sonucu. Yeni dünya düzeninde, diplomasinin artık kültürel işbirliği ve yaratıcı anlatım terimleri üzerinden gerçekleşeceğini söylemek sanırım yanlış olmaz.