25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 16.09.2022 21:56 | Son Güncelleme: 16.09.2022 22:03

Jeff Koons ve onun Rüya Otomobil'i İstanbul’da

Yalnızca 99 adet üretilen BMW M850i xDrive Gran Coupé tasarımıyla Contemporary Istanbul’a katılan, günümüzün en ünlü çağdaş sanatçılarından Jeff Koons’la birlikteydik
Jeff Koons ve onun Rüya Otomobil'i İstanbul’da

“Bu benim Türkiye’ye ilk gelişim. Dün gece eşimle birlikte Boğaz’da bir yemek yedik. Burası kıtaların birleştiği önemli bir kesişim noktası ve inanılmaz bir enerjisi var. Burada olmaktan inanılmaz mutluyum,” diyor sahnedeki, samimi heyecanı yüzüne yansıyan ve cin gibi gözlerinin içi gülen, sade görünümlü ancak bir o kadar da cana yakın ve alçak gönüllü adam. Adam dediğime bakmayın, karşımızdaki kişi çağımızın sanat dünyasının yaşayan efsaneleri arasında gösterilen Amerikalı sanatçı Jeff Koons

İkonik tasarımlarından biri olan paslanmaz çelik tavşan çalışması, 2019'da Christie's müzayedesinde 91 milyon dolara satılarak, -zaten sahip olduğu- yaşayan en pahalı sanatçı rekorunu bir kez daha kazanan sanatçı bu! Ve şimdi İstanbul’da bütün samimiyetiyle konuşuyor, onunla sohbet etmek isteyenleri kırmadan “tatlı tatlı” gülümsüyor. Acaba diye düşünüyorum bu içten gelen huzurlu hal, istediği hemen her rekoru kırmış olan efsanevi bir sanatçı olmasından mı kaynaklanıyor yoksa karakterine özgü bir durum mu? 

Her neyse konuyu uzatmayalım. Ben bu düşüncelere kapıldığım sırada, (popüler kültürü ve günlük yaşama dair objeleri odağına alan işleriyle dikkat çeken, balondan ve paslanmaz çelikten ürettiği ikonik hayvan heykelleriyle tanınan, günümüzün en ünlü çağdaş sanatçılarından) Jeff Koons, Borusan Holding ve BMW Türkiye’nin davetlisi olarak İstanbul’da, Mandarin Otel’in sahnesinde BMW AG Kültürel İş Birlikleri Başkanı Thomas Girst ve Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik ile söyleşiyor.

Buraya gelme amacı ise yalnızca 99 adet üretilen BMW M850i xDrive Gran Coupé tasarımıyla Contemporary İstanbul’a katılıyor olmak. Esasında bu Koons’un BMW için yaptığı ilk otomobil tasarımı değil. Daha önce de 2010 yılında, BMW’nin 17. Sanat otomobilini (Art Car) tasarlamış (ki bu BMW’nin uzun yıllardır aralarında Andy Warhol gibi isimlerin de olduğu sanatçılarla iş birliği içinde devam ettiği bir geleneğe dönüşmüş ve süre gelen bir durum). 

Koons’un 2010’daki sanatsal tasarımı olan BMW M3 GT2, Le Mans’da da yarışmış. Ancak bugüne dek bu gelenek tek bir otomobil tasarlamak ve daha sonra BMW’nin özel müzesinde sergilemek iken bu kez 99 adet üretilen özel el tasarımı BMW M850i xDrive Gran Coupé, çağdaş sanat tutkunlarının yanı sıra otomobil meraklılarının da büyük ilgisini toplamış. BMW Group’un Dingolfing ve Landshut’taki fabrikalarında onlarca tasarımcı ve mühendisten oluşan ekiplerin 200 saatlik el emeğiyle boyanan otomobiller, gövdesinde taşıdığı maviden gümüşe, sarıdan siyaha kadar 11 farklı renk ile büyük beğeni toplamış. 

İşte bu Jeff Koons tasarımı özel modeller şimdi dünya sanat fuarlarında da sergileniyor ve bunların içinde en önde gelenlerinden biri de 17. Contemporary Istanbul oluyor. Ayrıca BMW AG Kültürel İş Birlikleri Başkanı Thomas Girst’ün kendi sözleriyle belirttiği gibi “Bu otomobil, sadece müzelerde bir koleksiyonun imrenilen bir parçası olarak sergilenmekle kalmayacak, aynı zamanda yollarda bir heykel edasıyla seyreden benzersiz bir BMW otomobili olarak tarihe geçecek.”

Esasında Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik’in de belirttiği gibi sanatsal iş birlikleri BMW için yeni bir şey değil. “Tüm dünyada çeşitli ülkelerde birçok farklı sanat disiplininde BMW de partnerlik ve sponsorluklarıyla bu etkinliklerin en önemli destekçileri arasında. Biz de BMW Türkiye olarak Türkiye’de önemli iş birlikleri ve sponsorluk faaliyetlerini ülkemizde destekliyoruz,” diyor ve ülkemizden örnekleri anlatıyor: Geçtiğimiz yıl dünyaca ünlü Türk medya sanatçısı Refik Anadol’un kişisel sergisi Makine Hatıraları: Uzay desteğimizle Pilevneli Dolapdere’de İstanbullu sanatseverlerle buluştu. Bu yıl CI Bloom’da da multidisipliner sanatçı Can Büyükberber, yeni BMW iX’ten ilham alarak benzersiz bir görsel-işitsel deneyim sunan eseri Monolit’i ortaya çıkardı. Bugün de olağanüstü BMW M850i tasarımıyla Jeff Koons’u İstanbul’da ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. 

Jeff Koons her ne kadar kendi ekolüne imzasını atan ikonik bir sanatçı olsa da motorlara, mekanik parçalara, hatta arabaların elektroniğine meraklı olmuş her zaman. “Her zaman araba sanayiinde çalışmak istedim,” diyen Koons: Kendimi BMW ailesinin bir parçası olarak görmekten gurur duyuyorum,” diyor öncelikle, BMW ile gerçekleştirdikleri iş birliği için ve ekliyor; “Geçmişte BMW için bir Art Car tasarlamak üzerine davet edilmek benim için büyük bir onurdu. Le Mans'taki otomobil yarışında tasarladığım Art Car’ı görmek hayatımın en heyecan verici anlarından biriydi. Şimdi ise BMW ile tekrar çalışma fırsatı yakaladığım için çok mutluyum. THE 8 X Jeff Koons Projesi, açıkçası beni çok zorlayan bir iş oldu. Bunun üzerine çok yoğun düşündüm. BMW M850i’nin özü nedir, gücün özü nedir? Bu soruların yanıtlarının peşindeydim. Akabinde bir otomobilin gücünün yalnızca motorundan, mühendisliğinden ibaret olmadığını onu kullanan insanın da bu gücün bir unsuru olduğunu düşündüm. BMW M850i’yi tasarlarken de otomobilin gücünü ve enerjisini temsil eden aynı zamanda da sportif ve lüks bir sedan yaratmaya çalıştım. Böyle bir fırsatı yakalamak benim için harika oldu.

"Aynı bir süper kahraman gibi"

Kendi deyimiyle onun “rüya otomobili” olan, Jeff Koons tasarımlı BMW M850i xDrive Gran Coupé’nin en çok dikkat çeken özelliklerinden biri ise kırmızı-mavi ağırlıklı rengi ile üstündeki pop imajlar ve hatta doğrudan “pop” yazısı. Aynı kırmızı mavi tonlar içerdeki koltuklar için de geçerli. Ve ilk bakışta Superman’in ikonik pelerinli kıyafetini anımsatıyor. “Peki ama neden bu şekilde tasarladınız?” diye sorulunca, Koons gülümseyerek “Çünkü” diyor, “bunun demokratik bir tasarım olmasını, hangi koltukta oturursanız oturun direksiyondaki kişi kadar güçlü hissetmenizi istedim. Yani bu otomobile binen herkesin koltuk farkı olmadan kendisini güçlü hissetmesini istedim. Aynı bir süper kahraman gibi!..” 

İlk başta aklıma takılan soruya gelince… Sahnedeki aslında ilk bakışta sıradan görünümlü adamın sahnede giderek devleştiğini ve salondaki tüm konukları enerjisiyle ele geçirdiğini izlerken artık onun bu huşu dolu özel ruh halinin dehanın benzersiz pırıltısından kaynaklandığını anlıyorum.

Dünya gözüyle bir efsaneyi görmenin bahtını yaşayan biz şanslı izleyiciler ise toplantı sonrası Koons’la birlikte bindiğimiz tekne ile Haliç’teki Contemporary Istanbul’a doğru yola koyulurken, bu kez de bu özel otomobili Koons’la birlikte yakından görecek olmanın heyecanıyla, adeta bir süper kahraman filminin olağanüstü atmosferindeymişiz gibi Boğaz’ın sularını yararak ilerliyoruz.