13 Mayıs 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 20.10.2023 10:23 | Son Güncelleme: 20.10.2023 17:22

Mimar Ali Artun: Yeter ki hayallerimizi akla feda etmeyelim

Mimar Ali Artun Soda Galeri’de açılan Hayalperest Mimarlık-Özgür Aletlerin Mimarlığı sergisi, işlevi değil hayal gücünün sınırsızlığını, olasılıkların sonsuzluğunu gösteren bir sergi
Ali Artun (Fotoğraf: İsmail Orhan Toraman)
Ali Artun (Fotoğraf: İsmail Orhan Toraman)

Hayal etmenin doğanın/tanrının yarattığı ve sonrasında insanlığın yapıp etmeleri ile çoğalan onca şey arasında hayal edeni özerk kıldığı gerçeği iflah olmaz bir çekicilik taşır. Çünkü orada yaratma özgürlüğünün sınırları yoktur dahası sınırsızlığı ana kaynaktır. Şairler, yazarlar, sanatçılar ve mimarlar hayal gücü eşliğinde yeryüzüne bakarlar. Böylece kent, mimarlık ve mekân yaratıcı arzuyu o yerlerin kullanıcılarının arzularına bağlar. Arzu söz konusu olduğunda mimarlığın disiplini ona meydan okumayı da beraberinde getirir. Peki hayalperest mimarlık var mıdır? Hayalperest bir mimar neyin peşindedir?

SODA Galeri’de, sanat tarihçi, mimar ve Galeri Nev’in kurucularından Ali Artun’un solo sergisi açıldı: Hayalperest Mimarlık-Özgür Aletlerin Mimarlığı. 21 Ekim’e dek süren sergi yukarıda sorduğum sorulara birer heykele dönüşen aletler eşliğinde cevap veriyor. Ali Artun’un sözleriyle “akıl aleminden hayal alemine göçen aletler”’in sergisi bu. Şakül, makas, mengene, pergel, kum saati, kasnak, gibi türlü alet Artun’un oluşturduğu asemblajlar eşliğinde özerk dünyalarında bir oyun kuruyorlar adeta. Özgür Aletlerin Mimarlığı sergisi işlevi değil hayal gücünün sınırsızlığını, olasılıkların sonsuzluğunu, anlamın farklı bir araya gelişlerle nasıl da çoğaldığını gösteren bir sergi. Ali Artun bu çokluğu sanat/mimarlık tarihiyle, mimarlarla, sanatçılarla, müzikle temas ederek anlatıyor, gösteriyor İşlevden ziyade hayalgücünün çoğaldığı şiirsel ve gizemli bir hayalperest mimarlık geleneğinden söz ediyor. Sergiden kısa bir süre önce aynı isimle İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabı ve sergiyi Artun ile konuştuk.

Hayalperest mimarlık ne demek? Mimarların bazıları mı hayal kurar? Bu sergi bize ne söylüyor?

Hayalperest mimarlık demek, işlevselliğe değil de hayal gücüne dayanan, düşlere, büyüye, gizemciliğe dayanan bir mimarlık demek. Şiirsel mimarlık, hayali mimarlık, unbuilt gibi adlarla da karşılanıyor. 1950’lerde, İtalya’da, Bauhaus rasyonalizmine karşı Hayaperest Mimarlık diye, sonradan Situasyonizme katılacak avangard bir hareket örgütleniyor. Oradan aldım. Herkes hayal kurar, yeter ki hayallerimizi, arzularımızı özgürleştirelim; her daim akla feda etmeyelim.

Aletler ne zaman alet olmayı terk ederek, işlevlerinden arınırlar ve hatta özerkleşirler?

Aletler, bu sergideki gibi, zanaat aracı olmaktan kurtulup, sanata kaynadıkları zaman özerkleşirler. Ama aslında baştan beri aletlerin işlevleri dışında özerk bir cevheri de var. Balta sadece öldürmek, kesmek, kırmak-dökmek için kullanılmıyor. Aynı zamanda kutsal, tanrısal bir sembolizmi var. Şamanist ayinlerin bir ikonu. Şamanistler zaten demire adeta tapınıyorlar. Karya tanrısı Labrandos balta tanrısı. İsa, marangoz Yusuf’la Meryem’in oğludur. Nuh peygamber de marangozdur. Bu peygamberler hep aletlerle simgeselleştirilmişlerdir. Zaten aletlerin kendileri de ilahî işaretlerle donanmıştır…

Bir mimarla sanatçının ortak noktası nedir?

Aslında bu bahsettiğim geleneğin penceresinden bakılırsa mimarlık, bütün diğer sanatları içeren, en kapsayıcı, topyekün bir sanat eseridir (gesamskunstwerk). Örneğin, mimarlık donmuş müzik diye tanımlanmıştır çünkü müzikle oranlar konusunda aynı bilgilere ve ilkelere bağlıdırlar. Maleviç ve Lissitzki gibi Rus süprematist ve konstrüktivistleri sanatlarını mimarlıkla bileştirirler. Mimarlık özerkleştikçe sanatla özdeşleşir. Bence bunu en güzel ifade eden, 20. yüzyıl başının ekspresyonist-sosyalist Alman mimarı Bruno Taut’tur. Ona göre mimarlığın “güzel olmaktan başka işlevi yoktur.”

Jugendstil - Henry van de Velde’ya atfen, Jugendstil - Homage to Henry van de Velde, 2021, Dış çap pergeli, 50x50x33 cm


Bu sergi çok kısa bir süre önce İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni kitabınızla ilgili. Size bu kitabı yazdıran mesele nedir? Kitapta fotoğraf sanatçısı Kayhan Kaygusuz’un gözünden, eserleri sembolleştiren fotoğraflar da var.

Adını ne koyarsak koyalım, baştan beri, ta Mısır antikitesinden beri, işleve, rasyonalizme, bina yapmaya, inşa etmeye dayalı müesses mimarlıktan başka bir mimarlık mevcut. Bu gelenek bugüne kadar geliyor. Örneğin, 1970’lerden sonraki postmodern mimarlar Eisenmann, Tschumi, Zaha Hadid, Liebeskind gibi mimarlar, zamanlarının Derrida gibi filozoflarından etkilenerek modernist, rasyonalist mimarlığa meydan okumuşlar ve mimarlığı bir dil, şiir gibi hayal etmişler. Gutenberg öncesinde de mimarlık, özellikle katedraller, bir metin gibi okunur. İşte benim Hayalperest Mimarlık kitabım bu geleneğin tarihçesini içeriyor. Ve bu geleneğin tarihini çalışırken kapıldığım kendi mimarlık hayallerimin/oyunlarımın fotoğraflarını içeriyor. 

Sergi 28 Ekim’e kadar SODA Galeri’de.

Hayalperest Mimarlık-Özgür Aletlerin Mimarlığı / Ali Artun / Fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz / İletişim Yayınları / Mimari / 184 Sayfa