Güney Kore’de sanal K-pop idolleri, metaverse ortamında hızla büyüyen bir müzik akımı haline geldi. Hareket algılayıcı sensörlü özel giysiler giyen gerçek kişiler tarafından yönetilen bu sanal gruplar, kısa sürede geniş hayran kitlelerine ulaşarak ülkenin ana akım eğlence sektörüne girmeyi başardı. Rest of World’ün aktardığına göre, “görsel idol” ve yayıncılardan oluşan küresel pazarın 2029 yılına kadar 4 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Güney Kore hükümeti ise K-pop’un küresel başarısından yararlanmak ve kültürel etkisini artırmak amacıyla metaverse yatırımlarına milyonlarca dolar ayırıyor. Ancak uzmanlar, bu yeni fenomenin beraberinde siber zorbalık, kimlik gizliliği ve emek hakları gibi tartışmaları da gündeme taşıdığına dikkat çekiyor.
Rest of Word'de Michelle Kim imzasıyla yayımlanan yazı özetle şöyle:
Re:Revolution grubunun üyelerinden Jack, metaverse’teki performansında siberpunk tarzı savaş kıyafetiyle sahne alıyor. Aynı anda Seul’deki bir stüdyoda bulunan sanatçı, giydiği özel kıyafet sayesinde hareketlerini ve sesini dijital avatarına aktarıyor. Yıllarca K-pop yıldızı olma hayaliyle eğitim aldığını ancak güzellik standartları ve rekabet baskısı nedeniyle bu hayalinden vazgeçtiğini söyleyen Jack, “Sanal bir idol olarak artık dış görünüşümle ilgili güvensizlik yaşamıyorum” diyor.
BTS ve Blackpink gibi dünya çapında fenomenlerin çıktığı Güney Kore’de sanal idoller artık yeni bir müzik türü haline geldi. Re:Revolution, Plave ve Isegye Idol gibi gruplar YouTube ve CHZZK gibi platformlarda on binlerce izleyiciye ulaşıyor, sanal konserler veriyor ve oyun tabanlı içerikler üretiyor. Mayıs ayında Isegye Idol, Seul’deki Gocheok Sky Dome’u tamamen doldurarak 16.500 hayranına konser verdi.
Bazı gruplar, sanatçılar tarafından kontrol edilirken; Mave gibi tamamen yapay zeka, 3D modelleme ve deepfake teknolojileriyle üretilen idoller de bulunuyor. Bu sistemler, K-pop endüstrisinde büyük plak şirketlerinin tekelini kırmak isteyen küçük stüdyolar için yeni fırsatlar yaratıyor.
İfşa tehditleri ve siber zorbalık
Ancak sanal yıldızların arkasındaki gerçek sanatçılar için bu hayatın zorlukları da var. Kimliklerini gizli tutmak zorunda olan sanatçılar, sık sık ifşa tehditleri ve siber saldırılarla karşılaşıyor. Re:Revolution üyeleri, dijital karakterleri ile gerçek kimlikleri arasında denge kurmakta zorlandıklarını anlatıyor.
Grubun üyelerinden Ryu, “Avatarım çok çalışıyor ama ben geride kalmış gibi hissediyorum,” derken, Onyu ise “Karakterim benden daha kusursuz, bazen bu rol beni tüketiyor,” ifadelerini kullanıyor.
Hızla büyüen bir pazar
Pazar araştırma şirketi QYResearch, sanal idol ve yayıncı pazarının 2029’a kadar 4 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağını öngörüyor. Güney Kore hükümeti de metaverse alanına milyonlarca dolarlık yatırım yaparken, bu alandaki şirketleri destekleyen dünyanın ilk “metaverse yasası”nı yürürlüğe koydu.
Uzmanlara göre sanal idoller, K-pop sektörüne yeni bir yön kazandırıyor. Gerçek sanatçılara kıyasla çok daha düşük maliyetlerle üretilen bu idoller, daha az skandalla ve daha hızlı şekilde sahneye çıkabiliyor. Ancak kimlikleri gizli olduğu için emek hakları ve hukuki koruma konuları belirsizliğini koruyor.
Son dönemde mahkemeler, sanal karakterlere yönelik hakaretlerin de kişisel itibar ihlali sayılabileceğine hükmetti. Bu karar, sanal karakterlerin yalnızca dijital varlıklar değil, aynı zamanda bireylerin kendilerini ifade etme biçimleri olarak görülmeye başlandığını gösteriyor.
Tüm zorluklara rağmen, Re:Revolution üyesi Jack gibi birçok sanatçı için metaverse, yarım kalan bir hayali gerçekleştirme fırsatı sunuyor. “Yıllarca bu hayali erteledim,” diyor Jack. “Ama şimdi, pikselden yapılmış bir dünyada bile olsa sahnede parlıyorum.”
Kaynak: Gazete Oksijen
