The Telegraph, rock’tan pop’a, soul’dan elektronik müziğe uzanan, her biri kendi döneminin sınırlarını zorlayan ve müzikseverlerin hafızasında silinmez izler bırakan 50 albümü listeledi. İşte tüm zamanların en iyi 50 albümünün listesi:
50. Elton John – Goodbye Yellow Brick Road

Elton John’un süperstarlığının ilk döneminde sadece iki haftada yazılıp kaydedilen Goodbye Yellow Brick Road, sanatçının yaratıcı enerjisinin doruk noktasını yansıtıyor. Bernie Taupin’in Amerikan pop kültürüne dair nostaljik, hüzünlü sözlerini Elton John’un büyüleyici melodileriyle buluşturan albüm, sanatçının en zengin ve renkli çalışması olarak kabul ediliyor.
49. The Beach Boys – Pet Sounds

Brian Wilson, pop tarihinin en özel isimlerinden biri olarak, gençlik coşkusundan yola çıkarak Pet Sounds ile türün sınırlarını yeniden çizdi. Rock’n’roll’u klasik armoniler ve barok tınılarla harmanlayan albüm, stüdyo mükemmeliyetçiliğinin sembolü haline geldi. God Only Knows aşkın en saf hâlini anlatırken, Good Vibrations adeta farklı boyutlar arasında geçiş yapan bir ses yolculuğu sunuyor. Beatles da bu albümden ilham alarak müzikal sınırlarını genişletti.
48. R.E.M. – Automatic for the People

Post-punk ve grunge öncesi dönemin en özgün Amerikalı gruplarından R.E.M., kendi yolunu açarak alternatif rock’a yeni bir soluk getirdi. Automatic for the People, grubun en içe dönük ve duygusal albümü olarak öne çıkıyor.
47. The Smiths – The Queen Is Dead

1980’lerin kısa ömürlü ama etkisi büyük grubu The Smiths, The Queen Is Dead ile müzik tarihinde kalıcı bir iz bıraktı. Morrissey’in şiirsel sözleri ve melankolik sesi, Johnny Marr’ın yaratıcı gitar melodileriyle birleşerek unutulmaz bir bütün oluşturdu. Albüm, başlıktaki politik göndermeden There Is a Light That Never Goes Out’un umutsuz romantizmine kadar, hem karanlık hem de ironik bir güzellik taşıyor.
46. Taylor Swift – 1989

Taylor Swift, hem müzikte hem iş dünyasında ustalığını kanıtladı. 1989, sanatçının country köklerinden tamamen koparak global pop arenasına adım attığı albüm oldu. Yapımcı Max Martin’in önderliğinde 1980’lerin neon ışıltılı pop estetiğini modern üretimle birleştiren albüm, Blank Space, Style ve Shake It Off gibi dev hitlerle dolu.
45. Van Morrison – Astral Weeks

Them grubuyla elde ettiği pop başarısının ardından solo kariyerine yönelen Van Morrison, Astral Weeks ile müzik dünyasına tamamen farklı bir kapı açtı. Albüm, caz, blues, folk ve soul etkilerini doğaçlama biçimde harmanlayan, duygusal derinliği yüksek bir çalışmadır.
44. Madonna – Like a Prayer

Madonna, müzik endüstrisinde hem sanatçı hem pazarlama dehası olarak eşsiz bir konum elde etti. Like a Prayer, kariyerinin dönüm noktası oldu.
43. Amy Winehouse – Back to Black

Amy Winehouse, 1960’ların soul ve caz tınılarını 21. yüzyıla taşıyarak kendi kuşağının en özgün seslerinden biri oldu. Back to Black, hem kişisel hem müzikal olarak onun en samimi itirafıydı. Rehab yanlışlıkla bir başkaldırı şarkısı olarak yorumlansa da aslında derin bir çöküşün işaretiydi. Back to Black parçası, yıkıcı bir aşkın ardından gelen boşluğu büyüleyici bir finalle anlatır.
42. Kendrick Lamar – To Pimp a Butterfly

Kendrick Lamar’ın üçüncü stüdyo albümü, onu çağının en etkili hip-hop sanatçılarından biri haline getirdi. To Pimp a Butterfly, caz, funk, soul ve hip-hop’u politik bir bilinçle harmanlayan bir müzikal manifestodur. For Free?’de slam şiir tarzında akıcı bir rap sergileyen Lamar, The Last Poets ve Gil Scott-Heron gibi öncüllerine selam gönderir. George Clinton işbirlikleriyle P-Funk tınıları yakalarken, modern ırkçılık ve kimlik meselelerini cesurca işler. Albüm, hem kişisel hem toplumsal bir aydınlanma hikâyesidir.
41. Paul Simon – Graceland

Paul Simon, Graceland ile müziğinde ritmi merkezine alarak farklı kültürleri birleştirdi. Apartheid döneminde Güney Afrikalı müzisyenlerle yaptığı iş birlikleri tartışma yaratsa da sonuç büyüleyici bir eserdi. Albüm, Afrika ezgilerini Amerikan folk ve rock unsurlarıyla buluşturur. You Can Call Me Al’ın mizahi anlatımı, Diamonds on the Soles of Her Shoes’un saf neşesi ve The Boy in the Bubble’ın teknolojik şaşkınlığı, Simon’ın söz ustalığını ve ritim duygusunu yansıtır. Politik tartışmaların ötesinde, Graceland insan bağlantısına dair evrensel bir kutlamadır.
40. Bob Marley & The Wailers – Exodus

Exodus, Marley’nin hayatına düzenlenen suikast girişiminin ardından Londra’daki sürgün döneminde kaydettiği onuncu stüdyo albümüydü. İngiltere’nin başkenti, o dönemde yükselen punk ve disko sahneleriyle sanatçıya yeni bir ilham kaynağı sundu. Albüm, reggae’nin gevşek ritimlerini rock tınıları ve hipnotik groove’larla harmanlayan zengin bir müzikal dokuya sahip.
39. Aretha Franklin: Lady Soul

Aretha Franklin, kendi çağının ve belki de tüm zamanların en büyük soul şarkıcısı. Genç, yetenekli ve siyah bir kadın olarak 1960’ların sonlarında doruğa ulaşmış, sanki sivil haklar hareketinin canlı hali, feminizmin vücut bulmuş şekli, özgürlük ve eşitliğin sesi olmuştu. Lady Soul, Franklin’in gücünün zirvesine ulaştığı albümdür. Şarkıdan şarkıya, notadan notaya bu albüm, muhtemelen yapılmış en iyi soul albümüdür.
38. Kraftwerk: Trans-Europe Express

Kraftwerk, bilgisayar çağının Beatles’ıdır. Trans-Europe Express, grubun en bütünlüklü vizyonunu temsil eder, içsel bir yolculuğun, dış dünyadaki mekânlarla yansıtıldığı, saf elektronik seslerle birleşmiş melankolik bir deneyim. Çıktığı dönemde kulağa inanılmaz derecede tuhaf gelse de, 21. yüzyıl pop listelerine baktığınızda robotların artık dünyayı ele geçirdiğini düşünebilirsiniz. Bu albüm geçmiş ile gelecek arasında bir köprüydü; şimdi hepimiz Kraftwerk’in dünyasında yaşıyoruz.
37. Black Sabbath: Paranoid

Paranoid, hâlâ aşılamadı. “Paranoid”in öfkeli riff’lerinden “War Pigs”in grotesk protestosuna, “Planet Caravan”ın cazla karışık uzay tınılarından “Iron Man”in kıyamet grind’ına kadar her parçada bir ihtişam ve tuhaflık var. Kısacası: hâlâ devasa bir güçle sarsıyor.
36. Leonard Cohen: I’m Your Man

53 yaşındaki Kanadalı ozan Leonard Cohen, bu albümde davul makineleri, synth’ler ve funk baslarla elektronik pop’a geçti ve sonuç tam anlamıyla aydınlatıcıydı. Cohen’in karanlık mizahı ve entelektüel derinliği, burada zarif bir dengeye kavuştu. Uzun süredir birlikte çalıştığı Jennifer Warnes liderliğindeki vokal grubu, neredeyse tatlılıktan yumuşaklaşan melodiler söylerken, Cohen’in kuru ve derin sesiyle muhteşem bir kontrast yaratıyor.
35. Lauryn Hill: The Miseducation of Lauryn Hill

1990’ların çoğu rap albümü gangster temalarına yaslanırken, Hill kendini bir sınıfta konumlandırıyor; dersini öz gelişim ve toplumsal yükseliş üzerine kuruyor, ama asla didaktikleşmeden. Gospel, caz, soul ve rock’tan beslenen Hill, hem düşündüren hem keyif veren bir başyapıt ortaya koyuyor; ilham dolu melodilerle dolu, özgüvenli, hayat dolu bir şaheser.
34. Massive Attack: Protection

Günümüzde müzik türlerin ötesine geçtiyse, bunun temelinde Massive Attack gibi gruplar vardır. 1991’deki harika çıkış albümleri Blue Lines’ın ardından gelen Protection, türlerarası füzyonun doruk noktasıdır. Bristol’lü üçlü —DJ ve prodüktörlerden oluşan— punk, funk, ambient, reggae, pop, hip hop ve soul’u ustalıkla harmanlayarak modern Britanya’nın kültürel çeşitliliğini mükemmel bir şekilde yansıtan bir albüm yarattı.
33. The Sex Pistols: Never Mind the Bollocks, Here’s the Sex Pistols

“Bodies” hâlâ rock tarihinin en sarsıcı parçası sayılır. “Pretty Vacant”, “God Save The Queen” ve “Anarchy in the UK” gibi şarkılar, grubun yıkıcı enerjisi altında gizli bir pop zekâsını da gösterir. 1977’de bu albüm kıyamet gibi gelmişti; şimdi baktığımızda, aslında yeni bir çağın başlangıcıymış.
32. Kanye West: My Beautiful Dark Twisted Fantasy

Kanye West, çağımızın en tartışmalı süperstarlarından biri haline geldi. Ruhsal sorunları ve uç noktalardaki açıklamalarıyla sık sık gündeme geliyor. Ancak her şey dağılmadan önce, 21. yüzyılın en cesur ve etkili müzik dehalarından biriydi; hip hop’un David Bowie’si gibiydi. My Beautiful Dark Twisted Fantasy, onun büyüklenmeci ama kusursuz başyapıtıdır: hip hop’un sample geleneğini stadyum rock’un ölçeğiyle, kulüp ritimleriyle ve soul’un duygusuyla birleştirir.
Smokey Robinson, Aphex Twin, Bon Iver, Gil Scott-Heron ve King Crimson gibi çok farklı kaynaklardan alınan sesler, senfonik yapılar içinde birleşir; elektronik parıltılar ve klasik orkestrasyonlar iç içe geçer. Albüm, Jay-Z, Nicki Minaj, John Legend ve Rihanna gibi isimlerin katkılarıyla dolu.
31. The Eagles: Hotel California

1970’lerin ortalarına gelindiğinde Eagles, yumuşak tınılı country rock formülünü mükemmelleştirmişti ve Greatest Hits albümleri on yılın en çok satanlarından biri olmuştu. Ancak asıl şaheserleri, Amerikan rüyasının çekici ama yalan yüzünü anlattıkları Hotel California ile geldi.
30. Elvis Presley – Elvis Presley

Elvis Presley’nin ilk albümü, sahnede kendinden geçmiş bir şekilde şarkı söylediği efsanevi kapağıyla hafızalara kazındı. Tekli döneminde yayımlanan bu albüm, aceleyle hazırlanmış olsa da o dönemin enerjisini kusursuz biçimde yansıtıyor. Presley’nin neşeli, özgüven dolu vokali, honky-tonk ve boogie piyano ritimleriyle iç içe geçiyor.
29. The Jimi Hendrix Experience – Electric Ladyland

Jimi Hendrix, New York’taki kendi stüdyosunu yalnızca bir kayıt alanı değil, yaratıcı bir enstrüman olarak kullandı. Ortaya çıkan bu çift albüm, doğaçlamayla titiz ses tasarımını ustaca bir araya getiriyor. Crosstown Traffic’in yoğun funk ritminden, Bob Dylan’ın All Along the Watchtower’ını yeniden yorumlayarak adeta elektrikle yeniden doğurduğu noktaya kadar Hendrix burada en geniş, en özgür hâliyle karşımıza çıkıyor.
28. Patti Smith – Horses

Horses, satış rakamlarının çok ötesinde bir etki yarattı. Takipçileri için neredeyse kutsal bir metin haline geldi. Patti Smith’in 1975 tarihli ilk albümü, şiirle ilkel rock’ın çarpıştığı bir volkan gibidir; doğrudan ilhamın sinir uçlarından fışkıran üç akorlu bir vaaz.
27. Lou Reed – Transformer

Transformer, Lou Reed’in parlak zekâsını en ulaşılabilir biçimde özetler. David Bowie ve Mick Ronson’ın teatral prodüksiyonu sayesinde albüm, her notasında zarafet, alaycı mizah ve kışkırtıcı cazibe taşır.
26. The Clash – London Calling

Punk, aşırılıklara son vermek için doğmuştu ama London Calling, bu akımın sınırlarını genişleten devasa bir müzikal ziyafet oldu. Londra’nın tutkulu dört genci, rockabilly’den reggae’ye, ska’dan caz ve popa kadar her türü kucakladı. Albüm kapağı, Elvis Presley’nin 1956 tarihli ilk albümüne saygı duruşu niteliğindeydi.
25. Carole King – Tapestry

25 milyondan fazla satan Tapestry, evinde plak çaları olan herkesin koleksiyonunda yer aldı. Carole King, çocukluk aşkı ve söz yazarı ortağı Gerry Goffin’den boşandıktan sonra kendi hikâyesini anlatmaya karar verdi ve olgun kadınlığın duygusal inceliklerini evrensel bir dile dönüştürdü.
24. The Who – Who’s Next

Kapakta grubun bir beton anıta idrarını yaparken görülmesi, The Who’nun dünyaya meydan okuyan tavrının simgesidir. Who’s Next, rock müziği 1960’ların ham enerjisinden çıkarıp teknik mükemmeliyet çağına taşıdı. Gitarist Pete Townshend’in synthesizer kullanımı, grubun güçlü sound’una bilim kurgu havası kattı. Açılış şarkısı Baba O’Riley, gençlik hayal kırıklığını destansı bir enerjiyle anlatır.
23. U2 – Achtung Baby

U2, rock tarihinin en inançlı ve politik gruplarından biri olarak anılır. Achtung Baby, 1991’de yayımlandığında grubun geçmişini tamamen yıktı ve geleceğini yeniden inşa etti. The Fly’daki metalik riffler ve bozulmuş vokaller, Bono’yu âdeta şeytanın sesiyle konuşturur.
22. Miles Davis – Bitches Brew

1969’da Miles Davis, New York’taki Columbia Stüdyoları’nda 12 virtüöz müzisyeni bir araya getirdi ve üç gün süren doğaçlamalarla cazın rotasını değiştirdi. Bitches Brew, caz füzyonunun doğum anıdır.
21. Radiohead – OK Computer

OK Computer, modern rock’ın beynini yeniden programladı. Thom Yorke’un karanlık, parçalanmış sözleri dijital çağın yabancılaşmasını anlatırken, Jonny Greenwood’un elektronik deneyleri ve orkestral düzenlemeleri müziğe hem güzellik hem kaos katar.
20. The Beatles – Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band

1960’ların psikedelik ruhunu simgeleyen Sgt. Pepper, zamanla müzik tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri haline geldi. Lennon ve McCartney’nin dâhiyane söz yazımı, George Martin’in üretkenliği ve grubun kolektif enerjisi bir araya geldiğinde ortaya türünün ilk “konsept albümü” çıktı.
19. Stevie Wonder – Songs in the Key of Life

Funk, soul, caz ve elektronik seslerin iç içe geçtiği albümde Stevie Wonder çoğu enstrümanı kendi çalar. Love’s in Need of Love Today umut dolu bir açılış sunarken, Pastime Paradise’ın ritmik büyüsü ve Isn’t She Lovely’nin neşesi albümü insan sevgisiyle örer. Sir Duke, müziğin ruhu iyileştirme gücüne bir övgüdür.
18. Led Zeppelin – IV

Grubun dördüncü albümü, kaydedilmiş en saf ve güçlü “ağır rock” örneği olarak kabul edilir. Sekiz parçalık albüm; gürültülü blues (Black Dog), enerjik rockabilly (Rock and Roll), mistik folk (The Battle of Evermore), zarif armoniler (Going to California) ve efsanevi bir doruk noktası olan Stairway to Heaven arasında ustalıkla gezinir.
17. Bruce Springsteen – Darkness on the Edge of Town

“The Boss” lakabıyla tanınan sanatçı, hem derin bir vatanseverliği hem de eleştirel bir kuşkuyu aynı anda taşır. Darkness on the Edge of Town, onun önceki umut dolu kayıtlarından daha karanlık ve serttir. Dönemin ekonomik sıkıntılarını, işçi sınıfının hayal kırıklığını ve boşa çıkan rüyaları yansıtır.
16. Michael Jackson – Thriller

Michael Jackson, Thriller’ı yaptığında henüz 24 yaşındaydı ama çoktan bir şov dünyası emektarıydı. Prodüktör Quincy Jones’un caz ve film müziği geçmişiyle birleşen bu çalışma, siyah ve beyaz müzik geleneklerini yepyeni bir pop estetiğinde buluşturdu. Ortaya çıkan sonuç: hâlâ günümüz hitlerinin temelini oluşturan, sınır tanımayan bir pop devrimi.
15. Bob Dylan – Blonde on Blonde

1966’da Nashville’de kaydedilen Blonde on Blonde, rock tarihinin ilk büyük çift albümüydü. O dönem henüz 25 yaşında olan Bob Dylan, “civa gibi kaygan bir ses” arayışındaydı; bunu da doğaçlama, elektrikli blues ve şiirsel soyutlamalarla buldu.
14. Joni Mitchell – Hejira

Joni Mitchell’ın 1971 tarihli Blue albümü kırılganlığın simgesiyse, Hejira onun en olgun ve gizemli eseri sayılır. Şarkı sözlerinde Bob Dylan ve Leonard Cohen’le aynı düzeyde bir derinliğe ulaşan Mitchell, müzikal açıdan cazın karmaşık yapısını folk’un duygusallığıyla harmanlar.
13. Prince – Purple Rain

Purple Rain, çok yönlülüğün kusursuz bir birleşimidir. Albüm dokuz şarkıda 45 dakikada bir evren kurar: Let’s Go Crazy’nin enerjik açılışından When Doves Cry’ın buz gibi elektronik melankolisine, başlık parçasının unutulmaz gitar solosuna kadar.
12. David Bowie – Aladdin Sane

Ziggy Stardust turnesi sırasında yazılan albüm, şöhretin kaosu ile sanatsal yaratım arasındaki gerilimi yansıtıyor. Bowie, rock’tan kabareye, cazdan bilimkurgu baladına kadar her türü ustalıkla harmanlıyor. Mick Ronson’ın gitarları ve Mike Garson’ın avant-caz piyanosu büyüleyici bir diyalog yaratırken; The Jean Genie ve Panic in Detroit blues ve Detroit soul tınılarını iç içe geçiriyor.
11. The Beatles – Revolver

Beatles’ın ilk gerçek psikedelik eseri olan Revolver, grubun en uyumlu ve yaratıcı dönemini temsil eder. Her şarkı titizlikle işlenmiş bir mücevherdir. Vokaller büyüleyici, enstrümantasyon şaşırtıcı derecede çeşitli.
10. The Rolling Stones – Exile on Main St.

Exile on Main St., efsanelerle çevrili bir albüm. Fransa’da yıkık dökük bir villanın rutubetli bodrumunda, sabahlara kadar çalan, yorgun ama tutkulu bir grubun kaydı. Ritim ve blues, country, gospel ve soul birbirine karışıyor; ortaya kirli, terli, ama büyüleyici bir ses çıkıyor.
9. Daft Punk – Random Access Memories

Retro göndermelerle dolu olsa da RAM, nostaljik bir taklit değil geçmişe modern bir selam duruşu. 74 dakikalık bu yolculukta disko, soul, caz ve elektronik pop bir araya gelir, ama her zaman dans pistine uygun kalır. Akıllı, renkli ve keyifli, 21. yüzyılın en zarif dans albümlerinden biri.
8. Beyoncé – Lemonade

Lemonade, Beyoncé'nin en cesur ve duygusal çalışmasıdır. Kendi evliliğinde yaşadığı fırtınaları, aldatma ve öfke temalarını, siyah kadın kimliği ve güçlenme anlatısıyla birleştirir. Albüm, blues, country, caz, R&B ve elektronik unsurları bir araya getirir.
7. Nirvana – Nevermind

Nirvana’nın Nevermind albümü, belki de şimdiye kadar yapılmış en saf, en sarsıcı rock albümü. Rock’ı özüne, en ham seslerine ve duygularına kadar indiriyor. Sessiz-patlayıcı dinamikleriyle, bir anda içe kapanık bir kederden öfke patlamalarına geçiyor.
6. Kate Bush – Hounds of Love

İngiltere kırsalındaki çiftliğinde, ahıra dönüştürülmüş bir stüdyoda kaydedilen albüm, güçlü elektronik ritimlerle ve Bush’un kendi vokallerinden inşa ettiği dev ses evrenleriyle yankılanıyor.
5. Pink Floyd – The Dark Side of the Moon

Progressive rock döneminin en büyük konsept albümü olan The Dark Side of the Moon, elli yılı aşkın bir süre sonra bile hâlâ büyüleyici bir ihtişamla yankılanıyor. 1973’te Pink Floyd, deneysel köklerinden olgun bir evreye geçerken, Roger Waters’ın derin söz yazarlığı grubun yaratıcı enerjisini bir araya getirdi.
4. Fleetwood Mac – Rumours

Tarihin en büyük ayrılık albümlerinden biri olan Rumours, duygusal olarak yüklü şarkılarını yumuşak, zarif düzenlemelerle birleştiriyor. Don’t Stop, Go Your Own Way, Dreams, Songbird ve Oh Daddy gibi şarkılar, grubun içinde yaşanan fırtınaların yankısı. Albüm, sevgi, ihanet ve yeniden ayağa kalkma üzerine çok katmanlı bir anlatı sunuyor.
3. Marvin Gaye – What’s Going On

What’s Going On, modern soul ve R&B’nin temelini atan bir başyapıt; hem toplumsal bilinç hem de müzikal zarafet açısından zamansız bir klasik.
2. Bob Dylan – Blood on the Tracks

Blood on the Tracks, Bob Dylan'ın en kişisel ve en etkileyici eserlerinden biri. 1970’lerin ortasında, ilişkilerinin dağılması ve ilhamının sarsılmasıyla boğuşan Dylan, içsel karmaşasını anlatmak için dili “Picasso’nun boya gibi kullanmak” istediğini söylüyordu. Ortaya çıkan albüm, pişmanlık ve özlemle dolu sinematik bir hikâye dizisi.
1. The Beatles – Abbey Road

The Beatles, her şeyin başladığı yer. Abbey Road, grubun görkemli vedasıydı ve en olgun, en bütünlüklü, duygusal olarak en derin çalışması. 1969’da, uzun yıllar birlikte çalıştıkları yapımcı George Martin’le kaydedilen albüm, Beatles’ın hem bir dönemi kapattığını hem de müziğin geleceğine mektup bıraktığını hissettiriyor.
Kaynak: Gazete Oksijen