22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.04.2023 17:28 | Son Güncelleme: 10.04.2023 17:56

“Yazmak huzur bozan bir mutluluk”

Everest İlk Roman Yarışması’nın 2022 yılı kazananı Elif Demirel imzalı Geceden Beri, ortak noktası Gece adlı kadın kahraman olan birçok öyküden meydana geliyor
“Yazmak huzur bozan bir mutluluk”

2022 Everest İlk Roman Yarışması’nın ödüle değer görülen romanı Geceden Beri geçtiğimiz hafta raflardaki yerini aldı. Romanın yazarı Elif Demirel’in daha önce Hazin adıyla yayımladığı bir öykü kitabı var. Geceden Beri, aslında birçok öyküden oluşuyor ama hepsi Gece adlı kadının öyküsünde birleşiyor ve kendine özgü bir anlatım çatısı kuruyor yazar. Bu açıdan cesur bulduğum romanın başkahramanı ise Gece adında bir kadın. Everest İlk Roman Yarışması’nın açıkladığı karardaki “Batıl ile aklı, masal ile gerçeği güçlü imgelerle yoğuran…” ifadesi romanın merkezinde. Tabii bir de vicdan meselesi var ki romanı okuyanlar eminim bunun üzerine çok düşünecek. Şifacı, büyücü, ermiş, cinli diye anılan Gece’nin doğumundan öncesine, büyümesine ve romanın geçtiği şimdiki zamanına eşlik ederken birçok farklı karakterin de yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Elif Demirel’le, “olağanüstü bir kocakarı” olan kahramanımız Gece’nin önce yazarın rüyasına sonra da bu romana gelme hikâyesini konuştuk.

Hadi önce sizi tanımakla başlayalım biraz. Kimdir Elif Demirel, edebiyatla yolu nasıl kesişmiştir?

İstanbul’da doğup büyüdüm. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun oldum. Okurken bir süre Milliyet ve Agos gazetelerinde çalıştım. Onun dışında hiç gazetecilik yapmadım. Yaklaşık iki yıl önce Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Çalışmaları alanında yüksek lisansımı tamamladım. Kendimi bildim bileli kitaplarla aram iyidir. Okumayı çok severim. Evimizde de çok fazla kitap vardı. Yazıyla olan ilişkim de okuma yazma öğrenir öğrenmez günlük tutmaya başlamamla başladı, diyebilirim. Sonra yazdıkça rahatladığımı değil de mutlu olduğumu fark ettim, huzur veren değil de huzur bozan türden bir mutluluk, yazmayı bu yüzden bırakmamış olabilirim. Kitapları, kumaşları, kıyafetleri severim. Çok şaşaalı bir hikâyem yok yani.

"Kitabın kilit noktası olan olayı rüyamda gördüm"

Geceden Beri sizin aslında ikinci kitabınız ama ilk romanınız. İlki öyküydü. Geceden Beri’yi roman yapan neydi?

Geceden Beri çok yoğun bir hikâye bana sorarsanız. Bu yoğunlukta bir hikâyenin roman türünde olması kaçınılmazdı. Evet, ilk kitabım Hazin öykü türünde. Hazin’i tamamladıktan sonra bir roman yazmak istiyordum ama ne yazacağıma bir türlü karar verememiştim. Derken bir rüya gördüm. Kitapta Gece’nin hikâyesinin başlangıcı ve kilit noktası sayılabilecek olayı aynen rüyamda görmüştüm. Tabii rüyamda olay benim başıma geliyordu. Uyanır uyanmaz rüyayı hemen not etmiştim, unuturum diye çok korkuyordum. Bu yüzden bu roman bana “yaz” diyen bir rüyanın sonucunda ortaya çıktı. Yazarken hiç sıkıntı çekmedim, zorlanmadım, yazının başına oturdum ve yazdıkça yazdım. Gece, bana kendi kendini yazdırdı sanki. İşte bu yüzden benim için büyülü ve yeri apayrı.

Karakter olarak Gece’yi anlatır mısınız, sizin için nasıl biri Gece?

Gece biraz karanlık, gizemli bir karakter. Taşıdığı lanet var bir kere, elinde olmadan dokunduğu, değdiği her hayatın ışığını söndürüyor. Ama onun bir suçu yok tabii, baktığınız zaman Gece de bir anlamda kurban çünkü, o da annesinin hatasının bedelini ödüyor. Yalnız yaşayan, orta yaşlı, gizemli, kimsesiz biri olduğu için mahalle sakinleri ona şifacı gibi bir rol biçmişler. Halbuki Gece’nin ağzından bir kez bile ben şifacıyım, dertlerinize derman olabilirim, tarzı cümleler duymuyoruz. Öyle bir iddiası yok ama şifa bulmak üzere kapısına gelenleri de -onlara iyi gelmeyeceğini bile bile- geri çevirmiyor. Bence bunu, herkes seçimlerinin sonuçlarına katlansın gibi bir düşünceyle yapıyor. İnsan, derdine deva olsun diye bir kocakarıdan medet umuyorsa bunun sonuçlarına da hazır olmalıdır, diyor belki. O gecekondu mahallesinde kurduğu, yaşadığı hayat bana Gece’nin çok güçlü biri olduğunu düşündürüyor. Ağzından çıkan her söz konuklarını çok etkiliyor. Onun bilgeliğini, zarafetini, çiçeklerini, saçıyla eş zamanlı uçuşan kloş eteklerini çok seviyorum. Gece benim için gerçekten karizmatik ve olağanüstü bir kocakarı.

İlk kitabınız Hazin sonrası verdiğiniz bir röportajda “Anlatmaya çalıştığım hikâyeyle öyle doluyum ki bazen delirdiğimi düşünüyorum” demişsiniz. Biraz anlatır mısınız o süreci?

Geceden Beri beni çok heyecanlandıran bir hikâyeydi. Yoğun ve katmanlıydı. Uzun bir süre onunla yatıp onunla kalktım. Yazının başına oturduğumda büyük bir arzu ve tutkuyla yazıyordum, o masadan bir kez dahi hayal kırıklığı ile kalkmadım. Kitaptaki karakterler günlük rutinimi de ele geçirmişti, bir arkadaşımla konuştuğumda bile onu dinlediğimi zannederken aslında romanı ve o sırada yazdığımı bölümü düşündüğümü fark ediyordum. Alt tarafı kurgu bir metin insanı bu denli kuşatıp heyecanlandırabiliyorsa insana delirdiğini de hissettirebilir pekâlâ.

Geceden Beri / Elif Demirel / Everest Yayınları / Roman / 144 Sayfa

Kurgu dili, yapısı, matematiği olarak aslında bildiğimiz roman kurgusundan uzak ama kendine özgü bir kurgu çatısı var romanın. Bu yazarken mi oldu, kurgu kendini mi buldu yoksa en başından böyle mi yazmak istediniz?

Yazmadan önce romanın bir haritasını çıkarttım. Her şey planlıydı, harita bittikten sonra oturup yazmaya başladım. Gece’yle görüşecek karakterler, o karakterlerin dertleri, isimleri, cisimleri, bölümlerin adları her şey önceden çıkardığım haritada belliydi ve sonuna dek de o haritaya sadık kalarak ilerledim. Gece’nin geçmişini bilmeden bugününde ilerlememiz mantıksız olurdu, o sebepten bir köydeki hayata bir de o gecekondu mahallesindeki hayata yer vererek ilerledim. Evet, belki kurgusal olarak biraz farklı ama en nihayetinde bütün resmin tamamlandığını düşünüyorum.

"Vicdan kiminin başının tepesinde, kiminin göğüs kafesinde"

Gece’nin annesi Menekşe ve vicdan meselesi ile okuru nereye götürmek istediniz? siz bu romanın yazarı olarak orada ne bulup çıkarmak istediniz?

Bir akrabamız kahve içmek için bize uğramıştı, anneme hararetli bir şekilde bir mesele anlatıyordu. Bir noktada “öyle yaparsam benim vicdanım rahat etmez ki” gibi bir cümle kurdu. Vicdanım derken eliyle başını işaret etmişti, buna gerçekten çok şaşırmıştım. Kitapta Adil’in de düşündüğü gibi, evet vicdan belki pek gezentidir ama o kadar da yukarılarda olamaz herhalde, diye düşünmüştüm. İnsan vicdanı niye başının tepesine yerleştirir? O kadının tek bir hareketi vicdanla ilgili epey kafamı karıştırmıştı. Menekşe gençken fazlasıyla acımasız bir kadın aslında. Hırçın, öfkeli bir tarafı da var. Yaş aldıkça biraz daha ehlileşip sakinleşiyor. Adil’in, karısı için söylediği cümle doğru, vicdan Menekşe’ye yaş aldığı vakit sirayet etmeye başlıyor ama yanlış yerlerde konaklıyor belli ki. Bedenlerimiz, suretlerimiz gibi her şeyimiz birbirimizden çok farklı. Vicdan kiminin başının tepesinde, kiminin göğüs kafesinde geziniyor. Çok kutsal saydığımız duyguları, durumları aynı yerde barındırmıyoruz, aynı şekilde besleyip büyütmüyoruz. Ruhun haritası da çok farklı, onu söylemek istedim belki de.

"Bu ödül beni iyileştirdi"

Everest ilk Roman Ödülü’ne değer görüldü romanınız. Adettendir sorayım; ne hissediyorsunuz? Bu ödül, yazma serüveninizde neyi değiştirecek ya da etkileyecek?

Mutluyum elbette. Gece’nin beni yarı yolda bırakmayacağını, bir şekilde okurunu bulacağını biliyordum. Yorumları da fazlasıyla merak ediyorum. Yazma serüvenimde ne değişecek henüz öngöremiyorum ama bende özel yeri olan bir karakterle bu ödülü almak büyük bir mutluluk olarak kalacak hep. Ödülü kazandığım haberini almadan birkaç gün öncesine kadar yerin dibinde gezindiğimi hissettiğim çok kötü bir süreç yaşıyordum. Ardından Geceden Beri’nin haberi geldi ve iyileştim. Gece’nin bu iyiliğini ölsem unutmam.

Geceden Beri / Elif Demirel / Everest Yayınları / Roman / 144 Sayfa