19 Mayıs 2025, Pazartesi
Haber Giriş: 02.05.2025 13:20 | Son Güncelleme: 02.05.2025 13:25

Yanis Varoufakis analizi: Trump ve teknolordların zaferi

Yanis Varoufakis’in Project Syndicate'e yazdığı analiz, Trump’ın yükselişiyle birlikte neoliberalizmin yerini “teknolordizm”e bıraktığını ve bulut sermayenin küresel düzeni yeniden şekillendirdiğini savunuyor. Varoufakis'e göre Trump teknofeodalistler için bir nimet
Yanis Varoufakis analizi: Trump ve teknolordların zaferi
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Yanis Varoufakis / Project Syndicate

Yunanistan eski maliye bakanı, MeRA25 partisinin lideri ve Atina Üniversitesi’nde ekonomi profesörüdür.


Neoliberalizm, 50 yıl önce hâkim hale geldiğinde ne gerçekten yeniydi ne de özellikle liberaldi. En büyük avantajı, klasik liberalizmden keskin bir sapma göstermesiydi. Her ne kadar liberal düşünürlere saygı duruşunda bulunsa da, neoliberalizm onların ne yöntemini ne de piyasa anlayışını paylaşıyordu. Bugün, benzer ölçüde derin bir ideolojik dönüşümün eşiğindeyiz.

Adam Smith ya da John Stuart Mill’in aksine, neoliberal düşünürler, serbest bırakılmış piyasaların özel kâr arayışını toplumsal refaha dönüştüreceği koşulları teorik ya da ampirik olarak ispatlamak gibi bir sorumluluk hissetmediler. Görünmez el kutsaldı, yanılmazdı. Piyasa başarısız olsa bile, bunu düzeltmeye yönelik herhangi bir kolektif girişimin daha da büyük bir başarısızlıkla sonuçlanacağı iddia edilirdi. Bu tutum, Wall Street'in işine fazlasıyla geliyordu.

1970’ler, finansal piyasaların tamamen serbestleştirilmesinin sonuçlarına dair gerçek kanıtları göz ardı eden böylesi bir doktrinel kayıtsızlığı arzuluyordu. Amerika bir açıklar ülkesi haline geldikten ve Başkan Richard Nixon 1971’de doları altına endekslemekten vazgeçtiğinde, ardı ardına gelen yönetimler, ülkenin küresel hegemonyasını kısıtlamak değil, büyütmek amacıyla mali ve ticaret açıklarını artırmayı tercih etti.

Beklendiği üzere, Wall Street bankalarına, bu açıklarla artan dış talepten kazanılan dolarları ABD tahvillerine, hisse senetlerine ve gayrimenkule yönlendirme görevi verildi. Ancak bu cesur küresel döngüleme planının merkezi olabilmeleri için, bankacıların düzenleyici kısıtlamalardan kurtulmaları gerekiyordu. Bu da, 1929’dan bu yana kontrolsüz bir Wall Street’ten korkmayı öğrenmiş halkın ve yasama organlarının yeniden eğitilmesini zorunlu kılıyordu. Neoliberalizmin serbest piyasanın kutsallığını yücelten katı doktrini, “hukuk ve ekonomi” hareketinin artan etkisiyle birlikte, bu ihtiyacı mükemmel biçimde karşıladı.

Bugün, bulut sermaye olarak adlandırabileceğimiz yeni bir sermaye biçiminin yükselişiyle karşı karşıyayız. Bu; algoritmalarla çalışan, ağlara bağlı makineler aracılığıyla sahiplerine insan davranışını değiştirme gücü veren bir sistem.  Ben bu yeni sisteme teknofeodalizmadını verdim - bulut sermayesinden güç alan, piyasaları bulut tımarlarıyla (Amazon gibi) ve kapitalist kârları bulut kiralarıyla değiştiren bir üretim ve dağıtım tarzı.

Bulut sermayesinin tüm gücünün farkına varmak için, sahipleri (Jeff Bezos, Peter Thiel, Mark Zuckerberg ve Elon Musk gibi insanlar) yeni bir ideolojiye ihtiyaç duyuyor. Tıpkı Wall Street finansörlerinin Nixon şokundan sonra neoliberalizme ihtiyaç duyması gibi, bu yeni ideoloji de bulut sermayesinin genişleyen etki alanını üç şekilde desteklemelidir:

İlk olarak, insan çabasının sömürgeleştirilmesini meşrulaştırmalıdır. Örneğin sürücüsüz araçlar ve yapay zeka güdümlü tıbbi ve hukuki hizmetleri düzenleyen kuralların gevşetilmesiyle başlayan ideoloji, bize zevk veren (şiir çevirmek gibi) ya da yapmak istememiz gereken (çocuk yetiştirmek gibi) işler de dahil olmak üzere her alanda yanılabilir, inatçı insanların bulut sermayesi güdümlü makineler tarafından sınırsızca değiştirilmesini meşrulaştırmalıdır. Bulut sermayesi şimdiye kadar insanlar tarafından gerçekleştirilen görevlere ne kadar derinlemesine nüfuz edebilirse, teknofeodal sınıfa akan bulut rantları da o kadar büyük olacaktır.

İkinci olarak, yeni ideoloji devlet kurumlarının sömürgeleştirilmesini, özellikle de kamu verilerinin Büyük Teknoloji'nin bulut sermayesine devredilerek özelleştirilmesini meşrulaştırmalıdır. Örneğin Musk'ın bulut sermaye sistemlerini İç Gelir Servisi de dahil olmak üzere çeşitli federal kurumlara bağlamak için Devlet Verimliliği Departmanını kullanmasını ya da Thiel'in savunma şirketi Palantir ve Google'ın Pentagon'a arayüzlerini bağlayarak bulut sermayelerini askeri-endüstriyel kompleks için vazgeçilmez hale getirmesini meşrulaştırmalıdır.

Üçüncüsü, Wall Street'in sömürgeleştirilmesini meşrulaştırmalıdır. Zuckerberg kendi dijital para birimi Libra'yı yaratmaya çalışan ilk teknofeodalistti. Wall Street onu engelledi. Ancak daha sonra Musk'ın Twitter'ı, şimdi de X' i satın alması, Wall Street'in ödeme tekeline meydan okuyan bir "Her Şey Uygulaması" yaratmaya yönelik daha cesur bir girişime dönüştü. Başkan Donald Trump'ın Federal Rezerv'i stratejik bir kripto rezervi oluşturmaya yönlendiren kararnamesinden cesaret alan Big Tech, geleneksel finans piyasalarının dışında sınırsız bulut finansmanı sağlamak istiyor ve bulut sermayesinin finansal hizmetlerle birleşmesini haklı çıkarmak için her zamankinden daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.

Bu yeni ideoloji çoktan sahnede ve ben buna teknolordizm diyorum. Bu, transhümanizmin bir mutasyonu: organik olanla sentetik olanı bulanıklaştırmayı, böylece artırılmış insanların özgürleşmesini veya ölümsüzlüğe ulaşmasını savunan bir inanç sistemi. Nasıl ki neoliberalizm klasik liberalizmi ödünç alıp ona tanrısal bir piyasa inancı eklediyse, teknolordizm de Homo Economicus’un yerine “HumAIn” adını verdiği, insan ile yapay zekânın birleşiminden oluşan şekilsiz bir varlık koyuyor. Aynı zamanda, piyasa mekanizmasının yerini alan kutsal algoritmayı da tanrılaştırıyor – tıpkı Amazon’un tamamen merkezileşmiş alıcı-satıcı eşleştirme sistemi gibi.

Teknoloji ağalığının hızlandırdığı toplumsal dönüşümün yansımaları nefes kesicidir. Bunlar arasında eşi benzeri görülmemiş makroekonomik istikrarsızlık (bulut kiralarının toplam talebi azaltması), bir ideal olarak bile demokrasinin çöküşü (teknoloji lordluğunun ilk peygamberlerinden Thiel tarafından savunulan bir pozisyon) ve üniversitelerin sonu (yerini kişiselleştirilmiş yapay zeka güdümlü büyütmelerin alması) yer almaktadır.

Bu açıdan bakıldığında Trump teknofeodalistler için bir nimettir. Trump'ın gündemi -YZ güdümlü hizmetlerini tamamen serbest bırakmak, kriptoyu desteklemek ve bulut rantlarını vergiden muaf tutmak- bulut sermayesinin rant elde etme gücünü artırıyor. Yeni egemen sınıf için, Trump'ın gümrük vergisi hayallerinden kısa vadede kaybedecekleri para ne olursa olsun, muhteşem bir uzun vadeli yatırım gibi görünüyor olmalı.

© Project Syndicate, 2025