“Güzellik uykusu” ifadesi, genellikle erken yatmak istediğimizde yaptığımız esprili bir söylem olarak bilinir. Ancak uyku üzerine çalışan bir nörolog, bunun aslında hiç de şaka olmadığını söylüyor. Uzmanlara göre uykunun kalitesi, cildin kendini onarma sürecini ve genç görünümünü doğrudan etkiliyor. Ayrıca, bu durum başkalarının sizi algılama biçimini de değiştiriyor.
Derin uykuya daldığınızda, vücut gün boyunca oluşan hasarı onarmaya başlıyor. Büyüme hormonu yükseliyor ve kolajen üretimi hız kazanıyor. İstediğiniz dolgun ve sağlıklı cilt, büyük ölçüde kolajene bağlı. Bunun yanında stres hormonu kortizol düşüyor. Bu kombinasyon, iltihaplanmayı azaltıyor, cilt dokusundaki küçük yırtıkları onarıyor ve nemi ciltte hapsediyor. Sonuç olarak cilt daha pürüzsüz ve “dik” bir görünüm kazanıyor.
The Vice'ın haberine göre gece boyunca yaşadığımız farklı uyku evreleri de cilt sağlığı için önemli. Rüya gördüğümüz REM evresinde, cilde giden kan akışı artıyor ve hücre yenilenmesi hızlanıyor. Daha hafif uyku evreleri ise nem dengesini koruyor ve cildin koruyucu bariyerini güçlendiriyor. Tüm bu evreler, hiçbir serum veya takviye ile sağlanamayacak bir onarım sistemi oluşturuyor.
Bilim ne diyor?
Uyku süresini kısaltırsanız bu denge bozuluyor. Bu durumda ciltte kuruluk ve iltihaplanma görülüyor. Dermatologlar, bu durumu genellikle mat bir cilt, sivilceler ve ince çizgiler şeklinde gözlemliyor. Aylarca düzensiz uyuyan kişilerde ise “yetersiz uyku sendromu” ortaya çıkıyor. Bu durum, cilt onarım süreçlerini aksatıyor, kolajen üretimini düşürüyor ve iyileşme süresini kısaltıyor. Ayrıca biyolojik yaşlanmayı hızlandırıyor; ve kimse olduğundan daha yaşlı görünmek istemiyor.
Fark, düşündüğünüzden çok daha kısa sürede ortaya çıkabiliyor. Kontrollü çalışmalarda, birkaç gece kötü uyuyan kişiler, diğer katılımcılar tarafından sürekli olarak daha az çekici, daha az sağlıklı ve daha yorgun olarak değerlendirildi. Bu durumun belirtileri oldukça net: Soluk bir cilt, göz altı morlukları, kırmızı veya şiş gözler ve düşen göz kapakları. Bu fiziksel değişiklikler, katılımcıların davranışlarını bile etkiliyor; uykusuz görünen biriyle etkileşime girme veya yaklaşma isteği azalıyor.
Uyku, kişinin kendini algılamasını da etkiliyor. Yorgun hissetmek, insanlar arasında görünümden memnuniyetsizliği artırıyor. Buna karşılık, iyi dinlenmiş katılımcılar kendilerini daha özgüvenli hissediyor ve başkalarını da daha olumlu değerlendiriyor. Bu karşılıklı etki, düzenli ve kaliteli uykunun sosyal yaşamı, randevulardan iş görüşmelerine kadar, nasıl olumlu etkileyebileceğini açıklıyor.
Aylarca kötü uyku alışkanlığını tek bir mucize ürünle telafi etmek mümkün değil. Cilt bakım rutinleri yardımcı olsa da araştırmacılar, düzenli ve dinlendirici uykunun gerçek temel olduğunu vurguluyor.
Kaynak: Gazete Oksijen