Papua Yeni Gine denince akla genellikle yemyeşil yağmur ormanları, uçsuz bucaksız dağlık araziler ve dumanı tüten volkanlar geliyor. Ancak yaklaşık on yıldır adada yaşayan insanların sağlığını inceleyen bilim insanları için asıl ilgi çekici olan, onların beslenme şekli. Bu beslenme tarzı, “NiMe” diyeti olarak adlandırılıyor.
Birleşik Krallık’ta tabaklarımızı dolduran aşırı işlenmiş, yüksek kalorili ve şekerli yiyeceklerin tam tersine, Papua Yeni Gine halkının beslenmesi “kişisel bahçelerde yetiştirilen ve pazarlarda satılan işlenmemiş, bütün bitkisel gıdalardan zengin”. University College Cork ve APC Microbiome Ireland’dan ekoloji, beslenme ve mikrobiyom profesörü Jens Walter “Yeşil yapraklı sebzeler, biberler ve salatalıkları düşünün” diye açıkladı.
Avustralya’nın yaklaşık 2.400 km kuzeyinde yer alan adada yaşayan insanların dışkı örneklerini inceleyen Prof. Walter, onların çok daha çeşitli bağırsak mikrobiyomuna sahip olduklarını ve diyabet ile artrit gibi kronik hastalıkların daha düşük seviyelerde görüldüğünü tespit etti.
Bu bulgular, Walter ve ekibini Papua Yeni Gine halkının beslenme düzeninden esinlenerek NiMe diyetini oluşturup Kanada’da onlarca gönüllü üzerinde denemeye yöneltti.
Tipik bir gün nasıl geçiyor?
The Telegraph gazetesinde yer alan habere göre klasik bir menüde kahvaltıda darı lapası, öğle yemeğinde sarı bezelye çorbası, akşam yemeğinde ise Brüksel lahanası ve tatlı patates eşliğinde somon bulunuyor.
Prof. Walter “Çarpıcı sonuçlar gördük” dedi. Yeni yayımlanan çalışmaya göre, katılımcılar sadece üç haftada yağ kaybetti, kalp ve bağırsak sağlıklarını iyileştirdi ve iltihap seviyelerini düşürdü. İşte aynı sağlık resetini nasıl uygulayabileceğiniz…
Ne yemeli?
NiMe diyetinde izin verilen besinler:
- Meyve ve sebzeler
- Tam tahıllar
- Baklagiller
- Kuruyemiş ve tohumlar
- Su, çay ve kahve
- Et (ölçülü miktarda)
- Diyetin merkezinde sebzeler, meyveler, baklagiller, kuruyemişler ve tohumlar yer alıyor. Günlük 45 gram lif tüketmek gerekiyor; bu miktar, Birleşik Krallık’ta tavsiye edilen 30 gramın üzerinde ve ortalama günlük alımın (18 g) iki katından fazla.
Her öğünde tabağın yarısı sebze (tercihen nişastasız) ve meyvelerle dolmalı: yeşil yapraklılar, biber, kereviz, portakal ve armut gibi.
Aşırı işlenmiş gıdalar, süt ürünleri, sığır eti ve buğday ise ya tamamen yasak ya da sınırlandırılmış durumda; zira Papua Yeni Gine’nin geleneksel beslenmesinde bu gıdalar yok.
Bunun yerine kinoa, arpa ve darı gibi tam tahıllar ile bezelye, mercimek, tofu gibi bitkisel protein kaynakları öne çıkıyor. Balık, kümes hayvanları veya yumurta günde sadece bir küçük porsiyonla sınırlı. Yağsız kırmızı et ise haftada yalnızca bir kez tüketilebiliyor.
Sıvı alımında su temel kaynak olmalı; çay ve kahve de serbest. Ancak şekerli içecekler ve meyve suları kesinlikle tavsiye edilmiyor.
Faydaları
1. Kilo kaybı
NiMe diyetini uygulayan gönüllüler üç haftada vücut ağırlıklarının %1,4’ünü kaybetti. Bu, ortalama bir İngiliz erkeğin 1,1 kg, bir kadının ise yaklaşık 1 kg vermesi demek. Üstelik bu kilo kaybı, katılımcılar günlük aynı kaloriyi (erkeklerde yaklaşık 2.500, kadınlarda 2.000) almaya devam etmelerine rağmen gerçekleşti.
Walter, bunun muhtemel açıklamasını şöyle yapıyor: “Bütün bitkisel gıdalardaki kaloriler sindirim enzimlerimiz tarafından kolayca erişilebilir değil”
2. Kalp sağlığı
Kan testlerinde, “kötü kolesterol” olarak bilinen LDL seviyeleri üç haftada %17 azaldı. Kalp hastalığı riskini gösteren bir başka belirteç olan C-reaktif protein seviyeleri ise %14 düştü.
3. Tip 2 diyabet riskinin azalması
NiMe diyetini uygulayanlarda kan şekeri %6 düştü. Ayrıca, Tip 2 diyabet ve sinir hasarına karşı koruyucu etkisi bilinen indol-3-propiyonik asit seviyelerinde artış görüldü.
4. Bağırsak sağlığının güçlenmesi
Prof. Walter “Batı tipi düşük lifli beslenmede bağırsak mikrobiyomu bağırsak mukus tabakasını parçalayarak iltihaba yol açıyor” dedi. Yüksek lifli NiMe diyeti ise bu bariyeri koruyarak iltihabı azaltıyor. Ayrıca bağırsakta sindirim ve bağışıklığı destekleyen kısa zincirli yağ asitleri de arttı.
5. Kanser riskinin azalması
Düşük lifli beslenmede bağırsak mikropları yeterli lif bulamadığında proteini fermente eder. Bu süreçte kolon kanserine katkıda bulunabilecek zararlı yan ürünler ortaya çıkar. NiMe diyeti ise karbonhidrat fermantasyonunu artırıp protein fermantasyonunu azaltarak sekonder safra asitleri ve 8-hidroksiguanozin gibi kansere bağlanan metabolitleri düşürdü.
Riskler
NiMe diyeti lif bakımından çok zengin olduğundan, soğan veya baklagiller gibi bazı besinlerde olduğu gibi şişkinlik ve gaz gibi mide-bağırsak rahatsızlıkları yaratabilir. Walter “Bu belirtiler kişiden kişiye değişir. Lif intoleransı olanlar için uygun olmayabilir” dedi.
Günlük hayata nasıl uyarlanır?
Prof. Walter, “Diyeti ben de olabildiğince uyguluyorum” dedi. Alışverişte yalnızca bu diyete uygun ürünler alıyor. En çok zorlandığı nokta, peynir ve işlenmiş etleri bırakmak olmuş. Aşırı işlenmiş yiyecekleri bırakmak ise daha kolay gelmiş. Ancak yoğunluk nedeniyle öğle yemeklerinde hâlâ sık sık sandviç yediğini ve bunun NiMe’ye uygun olmadığını ekliyor.
Kimler uygulamalı?
Walter “Veriler NiMe diyetinin Tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve kanser gibi kronik hastalıkların risk göstergelerini azalttığını ortaya koyuyor. Sağlıklı kalmak isteyen herkesin fayda sağlayabileceğini düşünüyoruz” dedi.
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının ömür süresini uzattığı ve sağlıklı geçirilen yılları artırdığı biliniyor. Walter, NiMe diyetinin de bu etkiye sahip olup olmadığını incelemeyi planlıyor.
Kaynak: Gazete Oksijen
